Yazar: Yusuf BOĞUŞ*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, gelir bir gerçek kişinin
bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı
olarak tanımlanmıştır. Anılan Kanun’un 2. maddesinde ise, gelire giren
yedi ayrı kazanç ve irat sayılmış olup sayılan gelir unsurlarından
serbest meslek kazancı ile ücret gelirlerinin birbirinden ayrılmasının
bazı durumlarda zorlaştığı görülmektedir. Serbest meslek kazancı ile
ücret gelirlerinin birbirinden ayrılması gereği ise vergilendirmeye
ilişkin ödevlerin bihakkın yerine getirilmesi ihtiyacından doğmaktadır.
Örneğin bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olması durumunda bu
faaliyetten elde edilen kazanç için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi
ve ödemeyi yapanlar tarafından Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesine
göre serbest meslek kazançları için belirlenen oranda gelir vergisi
tevkifatı yapılması gerekmekte iken söz konusu faaliyetin
hizmetli-işveren ilişkisi çerçevesinde gerçekleşmesi durumunda elde
edilen gelir için ücretler için belirlenen oranda tevkifat yapılması ve
86-1/b maddesindeki şartların mevcudiyeti halinde beyan edilmesi
gerekmektedir. Benzer şekilde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.
maddesine göre serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan teslim ve
hizmetler (arızi olarak yapılmamak kaydıyla) katma değer vergisine
tabidir. Buna karşın ücretler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.
maddesinde sayılmadığı için katma değer vergisinin mevzuuna
girmemektedir. Bu yazımızın konusunu, serbest meslek erbabı olan Yeminli
Mali Müşavir (YMM) ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin (SMMM)
(yazının devamında YMM ve SMMM’ler kısaca meslek mensubu olarak ifade
edilecektir.), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından görevlendirilmesi
neticesinde Odalarda vermiş oldukları eğitim ve seminerler nedeniyle
Odalardan elde etmiş oldukları gelirlerin hangi gelir unsuruna girdiği
hususu oluşturmaktadır.
II- MEVZUAT VE AÇIKLAMALAR
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Yönetmeliği’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Meslek mensuplarının sürekli eğitimini sağlamak” TÜRMOB’un görevleri arasında sayılmıştır.
Serbest
Muhasebeci Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 18 ve 19. maddelerinde,
ilgili mevzuatın öngördüğü işler ile resmî mercilerce belirlenecek
işleri yapmak, meslek mensuplarının çalışma konuları arasında
sayılmıştır. Anılan Yönetmeliğin 43. maddesinde, meslek mensuplarının
kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde
bulunamayacakları düzenlemesi yapılmıştır. Yine, anılan Yönetmeliğin,
47. maddesinde, kadrolu olarak çalışmamak şartıyla öğretim ve eğitim
amacı ile ders verme ve seminer ve konferanslara katılma faaliyetlerinin
meslekle bağdaşan işler kapsamından olduğu ifade edilmiştir. Bu
düzenlemeler ışığında, meslek mensuplarının eğitim ve seminer
verebilmeleri konusunda herhangi bir sakınca olmadığı açıktır.
TÜRMOB’un “Meslek mensuplarının sürekli eğitimini sağlamak”
görevini ifa etmek maksadıyla seçmiş olduğu bazı meslek mensuplarına
eğitici unvanı vererek Odaların talebi doğrultusunda bu kişileri
odalarda eğitim ve seminer verme göreviyle görevlendirdiği, eğiticilerin
Odalarda diğer meslek mensuplarına vermiş olduğu eğitim ve seminerler
nedeniyle Odalardan gelir elde ettiği bilinmektedir.
Eğiticilerin
elde etmiş oldukları gelirlerin hangi durumlarda serbest meslek kazancı
olduğu, hangi durumlarda ücret olduğu mevzuu, söz konusu gelirlerin
vergilendirmesi hususunda önem arz etmektedir. Bilindiği üzere serbest
meslek kazancı ve ücret gelirleri sermayeden ziyade emeğe dayanan gelir
unsurlarıdır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde, işverene tabi ve
belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen
para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin
ücret olduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun’un 65. maddesinde,
her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek
kazancı olduğuna hükmedilmiş, serbest meslek faaliyeti ise sermayeden
ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve
ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi
sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olarak
tanımlanmıştır. Anlaşılacağı üzere, ücrette işverene tabilik ve iş
yerine bağlılık hususları önem arz ederken, serbest meslek kazancında
ise faaliyetin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi
nam ve hesabına yapılması hususu ehemmiyet kazanmaktadır.
Bu
minvalde, serbest meslek kazancı ve ücret ayrımının ayrıntılı olarak
irdelendiği 221 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği
düzenlemelerinin göz önüne alınması yararlı olacaktır. Anılan Tebliğ’e
göre ücret ile serbest meslek kazancının ayırımında esas alınacak en
önemli ölçüt; işyerine bağlılık ve işverene tabiliktir.
İş yerine bağlılıktan maksat; kendisine ait olmayan bir organizasyonun
işyerinde çalışılmasıdır. İşverene tabilikten maksat ise; işverenin
hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının
bulunup bulunmamasıdır. Bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi
açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden
bahsedilemeyecektir. Bu durumda, öncelikle eğiticilerin elde etmiş
oldukları gelirlerin ücret geliri olup olmadığına bakılmasında yarar
bulunmaktadır.
Eğiticilerin,
her ne kadar TÜRMOB tarafından görevlendirilmiş olsalar da, elde
ettikleri gelirlerini eğitim ve seminer faaliyetlerini icra ettikleri
Oda bütçesinden almaları nedeniyle işveren-hizmetli ilişkisinin TÜRMOB-Eğitici arasında değil de Oda-Eğitici
arasında aranması gerekmektedir. Oda ile eğitici arasında ilişkinin
işveren-hizmetli ilişkisi olup olmadığı hususuna gelince; iş yerine
bağlılık ve işverene tabilik ölçütlerinin değerlendirilmesi gerektiği
tabidir.
İş Yerine Bağlılık Unsuru: Eğiticilerin,
Oda bünyesinde çalışmadığı düşünüldüğünde kendilerine ait olmayan bir
organizasyonun işyerinde çalışması gibi bir durumun söz konusu olmadığı
görülecektir.
İşverene Tabilik Unsuru: Odaların, eğiticiler üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkı bulunmamaktadır.
Bu
bağlamda, işyerine bağlılık ve işverene tabilik ölçütlerinin
gerçekleşmemiş olması nedeniyle eğiticilerin elde etmiş olduğu
gelirlerin serbest meslek kazancı olduğu düşünülmektedir.
Nitekim, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın vermiş olduğu Özelge’de, “...
Vakfı tarafından düzenlenen kurslarda görevlendirilen eğitici
personelle Vakıf arasında herhangi bir hizmet akdi olması veya bu
kişilerin Vakfa bağlı, emir ve talimatları doğrultusunda çalışması
durumunda yapılan ödemelerin ücret kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği, diğer yandan, söz konusu eğitici personelin bu faaliyetleri
kendi nam ve hesaplarına yapmaları halinde serbest meslek erbabı olarak
değerlendirilecekleri, bu şahısların eğitim faaliyetini devamlı olarak
yapmaları halinde serbest meslek yönünden mükellefiyetlerinin olması
gerektiğinden ödemeler karşılığı serbest meslek makbuzu düzenlemeleri
gerektiği, devamlı olarak yapmamaları halinde ise bu faaliyetin arızi
olarak yapıldığı kabul edileceğinden bunlara yapılacak ödemeler
karşılığında Vakıfça gider pusulası düzenlenmesi gerekmediği görüşünü
ileri sürmüştür. Böylece, hizmet akdi ya da emir ve talimat altında
olmaksızın yapılan kurs faaliyetinin ücret olarak değerlendirilmeyeceği,
söz konusu faaliyetin serbest meslek faaliyeti olduğu”(1) açık bir şekilde belirtilmiştir.
Ayrıca,
meslek mensuplarının çalışma konuları arasında diğer mevzuatın
öngördüğü işler ile resmî mercilerce belirlenecek işlerin de sayılması
ve TÜRMOB Yönetmeliği’nde yer alan TÜRMOB’un meslek mensuplarının
mesleki eğitimini sağlamak görevine dayanarak meslek mensupları
arasından görevlendirme yapması hususları birlikte ele alındığında, söz
konusu eğitim faaliyetinin müşavirlik hizmetinin devamı niteliğinde
olduğu görülecektir. Dolayısıyla, eğiticilerin elde etmiş oldukları
gelirler nedeniyle eğitim ve seminer hizmetini verdiği Odaya serbest
meslek makbuzu düzenlemesi gerekmekte, odanın ise yapmış ödemeler
üzerinden 94. madde kapsamında serbest meslek faaliyetleri için
belirlenen oranda gelir vergisi tevkifatı
yapmaları gerekmektedir. Diğer yandan, eğiticilerin elde ettikleri
serbest meslek kazançları nedeniyle katma değer vergisi hesaplanması
gerektiği tabiidir.
Meslek
mensuplarının müşavirlik hizmeti kapsamı dışında, örneğin
üniversitelerde vereceği eğitim ve seminerler söz konusu olduğunda,
devamlı olmayan eğitim ve seminer faaliyetleri nedeniyle elde edilen
gelirler arızi serbest meslek kazancı olacak ve yapılan ödemeler
üzerinden 94. madde çerçevesinde tevkifat yapılacaktır. Ancak,
üniversitede verilecek böylesi bir seminerin yinelenmesi sonucunda arızi
serbest meslek kazancından söz edilemeyecek ve mükellefiyet tesis
edilmesi gerekecektir. Bu nedenle, devamlılık kesbedecek şekilde seminer
veren bir meslek mensubunun birden fazla serbest meslek faaliyeti
yönünden mükellefiyeti olabilecektir. Her ne kadar Serbest Muhasebeci,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma
Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 43. maddesinde meslek mensupları
için başka bir serbest meslek faaliyetinde bulunmama yasağı mevcut olsa
da anılan Yönetmeliğin, 47. maddesinde, kadrolu olarak çalışmamak
şartıyla öğretim ve eğitim amacı ile ders verme ve seminer ve
konferanslara katılma faaliyetlerinin meslekle bağdaşan işler kapsamında
sayılması nedeniyle birden fazla serbest meslek faaliyeti yönünden
mükellefiyetin olması söz konusu yasağa aykırılık teşkil etmeyecektir.
III- SONUÇ
Sonuç
olarak, meslek mensubu olup TÜRMOB tarafından eğitici olarak
görevlendirilerek Oda üyelerine eğitim ve seminer verenlerin bu
faaliyetleri müşavirlik hizmeti kapsamında serbest meslek faaliyeti
olarak değerlendirilmelidir. Eğiticilerin bu kapsamda elde etmiş
oldukları gelirler için hizmet verdikleri Odalara serbest meslek makbuzu
düzenlemeleri ve katma değer vergisi hesaplamaları, odaların ise yapmış
oldukları ödemeler için gelir vergisi tevkifatı yapmaları
gerekmektedir. Ayrıca, meslek mensuplarının müşavirlik hizmeti kapsamı
dışında verecekleri eğitim ve seminerlerin; arızi olması halinde sadece
gelir vergisi tevkifatıyla yetinilecek, devamlı olması halinde ise gelir
vergisi tevkifatının yapılmasının yanı sıra sürekli serbest meslek
faaliyeti yönünden mükellefiyet tesis edilerek serbest meslek makbuzu
düzenlenecek ve katma değer vergisi hesaplanması gerekecektir. Bu
şekilde iki ayrı serbest meslek faaliyeti yönünden mükellefiyetin
bulunması ise eğitim ve seminer faaliyetinin meslekle bağdaşan işlerden
olması nedeniyle başka bir serbest meslek faaliyeti olarak
değerlendirilmemesini iktiza edecektir.
* Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)
(1) Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 22.04.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-94-31-301 sayılı Özelgesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder