12 Ağustos 2015 Çarşamba

e-Haciz mi Yoksa B-Haciz mi?

Yazar: Mustafa ÖZKARA*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun, amme alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli tahsil dairelerine oldukça geniş ve sert yetkiler vermektedir. Hatta Kanun o kadar serttir ki borçlu, üzerinde bulunan haciz edilebilir değerli malları rızasıyla teslim etmediği takdirde Kanun’un 80. maddesi hükmü gereği borçlu şahsın zor kullanımı yoluna gidilebilir. Örneğin amme borçlusu kolundaki bileziği icra memuruna vermediği takdirde borçlunun kolundaki bilezik zor kullanmak suretiyle çıkarılıp alınabilir. Ancak 50 yılını devirmiş olan bu Kanun’daki her hükmün günümüzde bütün şiddetiyle uygulandığını söylemek mümkün değildir. Artık günümüzde, bilişim teknolojilerinden yararlanmak suretiyle elektronik haciz (e-Haciz) gibi yeni koruma yöntemleri tercih edilmektedir. Evet, gerçekten de artık borçlunun kolundaki bileziğe değil bankada bulunan parasına el konulmaktadır. Bir başka deyişle, amme alacağını korunurken artık daha “anestezik” yöntemler tercih edilmektedir. e-Haciz uygulaması yaptırım olarak fiili haciz müessesesi kadar yıpratıcı olmasa da amme alacağının tahsili noktasında oldukça etkin sonuçlar vermektedir. Ancak e-Haciz uygulaması vergi idaresi kadar olmasa da bankalar açısından da önemli bir gelir kaynağı olmaya başlamıştır. Nitekim e-Haciz uygulaması kapsamında bankalar borçlu mükelleflerin hesaplarından haczedilen tutarları ilgili vergi dairesi hesabına aktarırken farklı tutar ve oranlarda komisyon veya işlem ücreti adı altında kesintiler yapmaktadırlar. Yapılan kesinti işlemleri tamamen bankaların inisiyatifine göre şekillenmekte olup uygulama birliği bulunmamaktadır. Söz konusu kesintiler 6183 sayılı Kanun kapsamında takip masrafı olarak değerlendirilmekte ve borçlu mükellefin hesabından tahsil edilmektedir. Bir başka deyişle e-Haciz ile birlikte borçluya bir de B-Haciz (!) (Banka Haczi) yapılmış olmaktadır.
II- KONU İLE İLGİLİ MEVZUAT
A- e-HACİZ UYGULAMASINA İLİŞKİN MEVZUAT
Amme alacaklarının tahsiline amacına yönelik olarak uygulanan haciz işlemleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 62 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir. Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi ise aynı Kanun’un 79. maddesine göre yapılmaktadır. Söz konusu maddenin 5479 sayılı Kanun’un(1) 5. maddesiyle değişen halinde;
“Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
hükümlerine yer verilmiştir.
Söz konusu usul ve esaslara Seri A ve 1 Sıra No.lu Tahsilat Tebliğ’in 2. bölümünün II/15 kısmında yer verilmiştir. Bahse konu Tebliğ’de;
“6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinde tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilmesine imkân verilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlığımız yetkili kılınmıştır. Bu hükme istinaden, ayrıca bir düzenleme yapılıncaya kadar, alacaklı amme idarelerinin Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığı’nın) uygun görüşünü de almak suretiyle banka genel müdürlükleri ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. ile yapacakları anlaşmalar çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda sadece bu kurumlara tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda tebliğ edilecek haciz bildirilerinde yukarıda belirlenen tutar ile sınırlı kalınmaması, birden fazla amme borçlusu için tebligat yapılması ve cevaplarının alınması uygun görülmüştür.”
düzenlemesine yer verilmiştir.
B- BANKALARIN SUNDUKLARI HİZMET KARŞILIĞINDA SAĞLAYABİLECEKLERİ MENFAATLERE İLİŞKİN MEVZUAT
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesinin ve Bakanlar Kurulu’nun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı Kararı’nın verdiği yetki çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından çıkarılan “2006/1 sayılı Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ” düzenlemeleri uyarınca bankalar tarafından kullandırılan kredilerde uygulanacak faiz oranları, faiz dışında sağlanacak diğer menfaatler ve tahsil olunacak masrafların (dosya masrafı, istihbarat ücreti, tahsis komisyonu, ekspertiz ücreti, ipotek fek ücreti, rehin ve haciz kaldırma ücreti gibi) niteliklerinin ve sınırlarının serbestçe belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde bahse konu Kanun’un amaçları arasında tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması sayılmakta, “Müşteri Hakları” başlıklı 76. maddesinde ise müşterilerin işlemlere ilişkin “bilgi edinme, sözleşme ve bankacılık hizmetlerinden yararlanma” haklarına ilişkin bazı hususlar düzenlenmektedir.
Söz konusu hükümler kapsamında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 06.01.2011 tarih ve 2011/1 sayılı Genelge yayınlanmış olup, söz konusu Genelge uyarınca, bankalar; bireysel müşterilerine sundukları hizmetler (para aktarma işlemleri, bireysel krediler, kredi kartları ve banka kartları, mevduat hesapları, ATM kullanımı, kiralık kasa ücretleri, menkul kıymet işlemleri, çekler ve senetler ile diğer işlemler) karşılığı tahsil ettikleri masraf, ücret, komisyon gibi her türlü faiz dışı unsur ve yasal kesintinin yanı sıra bazı bankacılık ürünleri için faiz oranları bilgilerini BDDK’ya bildirmekte ve söz konusu bilgiler BDDK tarafından Banka Ürün ve Hizmet Ücretleri Bülteni ile yayımlanmaktadır(2).
III- e-HACİZ UYGULAMASI VE BANKALARIN KOMİSYON KESİNTİLERİ
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından geliştirilen elektronik haciz (e-Haciz) projesi, anlaşma sağlanan bankalar(3) ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. ile yürütülmektedir. Bu proje kapsamında vergi dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin banka genel merkezlerine, banka bildirimlerinin vergi dairelerine ve vergi dairesi değerlendirmelerinin banka genel merkezlerine aktarımı elektronik ortamda sağlanmaktadır. Elektronik haciz (e-Haciz) projesi ile kamu alacaklarının süratle tahsili, takip masrafları ile iş yükünün azaltılması ve zaman tasarrufunun sağlanması amaçlanmaktadır.
2012 yılında Maliye Bakanlığı tarafından; bankalara e-Haciz bildirisi gönderilen mükellef sayısının hakkında haciz varakası düzenlenmiş olan toplam mükellef sayısına oranı % 74 olarak gerçekleşmiştir(4).
Bankalara e-haciz bildirisi gönderilen mükellef sayısı
        Bankalara e-haciz bildirisi gönderilen mükellef sayısı
Hakkında haciz vakası düzenlenmiş olan toplam mükellef sayısı
Görüldüğü üzere haciz uygulamalarının dörtte üçü e-Haciz kapsamında bankalar marifetiyle yapılan haciz işlemleridir. Bu oran 2010 yılında % 51 olarak gerçekleşmişti(5). Vergi idaresi, uygulayacağı haciz işlemlerinin neredeyse tamamını (% 90) e-Haciz kapsamında gerçekleştirmeyi hedeflemektedir(6). Bu bakımdan vergi idaresince e-Haciz uygulamasının giderek daha yaygın olarak kullanılacağı ve projenin daha da önem kazanacağı kanaatindeyiz.
e-Haciz uygulamasında, vergi idaresine borçlu mükelleflerin protokolü imzalayan bankalar nezdindeki hesaplarına haciz tatbik edilmekte ve haczedilen tutarlar ilgili banka tarafından mükelleflerin vergi borçlarından mahsup edilmek üzere ilgili vergi dairesi hesaplarına aktarılmaktadır. Söz konusu aktarma işlemi elektronik fon transferi (EFT) ile gerçekleştirilmekte olup protokole katılan bankalar yaptıkları EFT işlemlerinden farklı tutar ve oranlarda komisyon veya işlem ücreti adı altında kesinti yapabilmektedir. Yapılan kesintilere ilişkin her hangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olup bankalar arasında bir uygulama birliği de bulunmamaktadır. Uygulama tamamen bankaların inisiyatifine göre şekillenmektedir. Yapılan kesintiler alacaklı amme idaresi açısından takip masrafı olarak değerlendirilmekte ve banka tarafından borçlu mükellefin hesabından yapılan tahsilata muvafakat edilmektedir.
Evet, bilindiği üzere bankalar ekonomimizin en hayati kurumlarındandır. Tasarrufları yatırıma dönüştürmedeki rolleri ekonomik büyümenin temel dinamiğidir. Kayıt içi ekonomiye katkıları yadsınamaz. Öte yandan e-Haciz her ne kadar 6183 sayılı Kanun’un vergi idaresine sağladığı erkten kaynaklanan bir cebri uygulama olsa da bankaların projeye gönüllü uyumu ve projenin uygulanmasında gösterdikleri işbirliği e-Haciz uygulamasının kısa zaman zarfında bu denli başarıya ulaşmasına yol açmıştır. Nitekim birkaç yıl gibi kısa bir zaman zarfında Maliye Bakanlığı’nın borçlu mükellefler nezdinde yürüttüğü cebri takip işlemlerinin büyük kısmını e-Haciz oluşturur hale gelmiştir. Öte yandan bu proje Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) gibi birçok kamu kurumuna da ilham kaynağı olmuş parafiskal kamu alacaklarının tahsilinde de e-Haciz projesi başlatılmıştır.
Ancak Maliye Bakanlığı ile eşgüdüm ve işbirliği içerisinde çalışarak e-Haciz projesinin başarılı olmasında önemli rolü olan bankalar, borçlu mükellefler adına haczedilen tutarları ilgili vergi dairesi hesabına gönderirken işlem ücreti/komisyon adı altında kesintiler yapabilmektedir. Hatta bazı durumlarda, borçlu mükelleflerin e-Haciz tatbik edilen hesaplarında yer alan tutarların EFT masrafını karşılamadığı gerekçesiyle hacze konu tutar ilgili banka tarafından vergi dairesi hesaplarına aktarılmamakta; bazen de banka tarafından EFT komisyon kesintisi yapıldıktan sonra vergi dairesine aktarılacak bir tutar kalmayabilmektedir. Böyle bir durumda, uygulanan haciz işlemi sonucunda ne amme alacağı tahsil edilebilmekte ne de mükellef borcunu vergi dairesine ödeyebilmekte, sadece bankaya EFT işleminden elde ettiği komisyon kârı kalmaktadır.
Tahsil işlemleri sırasında banka hesaplarında EFT masraflarını karşılayamayacak veya karşılamakla birlikte arta kalan tutarın çok küçük olması gibi durumlarda vergi dairesince bankalardan EFT talebinde bulunulmayarak tahsildar veya icra memuru marifetiyle tahsil işlemleri bizzat gerçekleştirilmekte, öte yandan ilgili banka şubesinin başka bir ilde bulunması halinde ise söz konusu şubenin bulunduğu yerdeki vergi dairesine tahsil işlemleri niyabeten yaptırılmaktadır.
Bankaların bahse konu kesinti uygulaması karşısında vergi idaresi, vergi dairelerinde vazifeli memurların hacze konu cüz’i tutarları tahsil etmek üzere banka şubelerine gönderilmelerini öngörmektedir. Söz konusu memurların sırf EFT masraflarının yol açtığı mali kaybı gidermek adına banka şubelerine gönderilmeleri hem işgücü ve zaman kaybına neden olmakta öte yandan ilgili memurların banka şubelerine intikali için daire aracının tahsis edilmesi veya toplu taşıma vb. yol masrafında bulunulması da ekstra maliyete yol açmaktadır. Keza niyabeten takip işlemleri de daireler arasında kırtasiyeciliğe sebep olduğu gibi gereksiz işgücü, emek ve zaman kaybına da neden olmaktadır. Hâlbuki bu durumlar e-Haciz projesinin ihdas edilme amaçlarından işgücü/emek/zaman kullanımında etkinliğin sağlanması esasına tamamen aykırıdır.
Öte yandan e-Haciz kapsamındaki EFT işlemlerinden genel itibarıyla bütün bankalar tarafından komisyon kesintisi yapılmakla birlikte bazı banka şubelerinin her hangi bir masraf veya komisyon kesintisinde bulunmadıkları da görülmektedir. Ancak bahse konu durum bankaların genel müdürlüklerine ait bir politika olmayıp şube nezdinde alınan bir inisiyatiftir. Zira aynı bankanın farklı bir şubesi EFT işleminden komisyon kesintisi yapabilmektedir. EFT işlemlerinde yapılan komisyon kesintilerinde uygulama birliğinin olmaması hem idare hem de mükellefler açısından olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bazı banka şubeleri nispi olarak fahiş tutarlarda EFT komisyon kesintisi yapabilmekte, ancak aynı bankanın farklı bir şubesi her hangi bir kesinti yapmaksızın mükellefin hesabındaki bütün tutarı, mükellefin vergi borcuna mahsuben ilgili vergi dairesi hesabına intikal ettirebilmektedir.
Bu durum EFT işleminden kesinti yapmayan banka şubelerinde hesapları bulunan borçlu mükellefler ile EFT işleminden kesinti yapan banka şubelerinde hesapları bulunan borçlu mükellefler arasında farklı sonuçlara yol açmaktadır. Aynı durumda olan borçlu mükelleflerin farklı sonuçlarla karşılaşıyor olmaları mükellefler nezdinde adalet duygusunun zedelenmesine yol açmaktadır. Bahse konu durum vergi idaresinin belirli bir iradesi doğrultusunda veya bankaların belirli bir politikası sonucunda oluşmuş değildir. Söz konusu uygulamada vergi idaresinin bir inisiyatifi olmadığı, kezâ bankaların da genel müdürlükleri nezdinde bu konuda bir politika ve standartlarının olmadığı kanaatindeyiz.
Vergi idaresi ve bankaların koordine olmaları halinde uygulamadaki bahse konu farklılık ve belirsizlikler protokoler bir zeminde çözüme kavuşturulabilir.
Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve TCMB 2006/1 sayılı Tebliğ düzenlemeleri uyarınca bankalar tarafından tahsil olunacak komisyon, işlem ücreti gibi masrafların niteliklerinin ve sınırlarının serbestçe belirleneceği hüküm altına alınmış olsa da bankaların bankacılık hizmetlerine ilişkin olarak müşterilerden hesap işletim ücreti, masraf, komisyon ve sair adlar altında talep ettikleri ücretlere ilişkin sınırlama getiren tâli bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısı ile bahse konu ücretlerde, sözleşme serbestisi ilkesi geçerlidir.
Ancak, bankacılık hizmetlerine ilişkin olarak hesap işletim ücreti, masraf, komisyon ve sair adlar altında bankaların talep edebilecekleri ödemelerde sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olması, bu hususlarda hukuki ve etik olarak hiçbir sınırlandırma olmayacağı anlamına gelmemektedir. Zira bütün sözleşme ilişkilerinde olduğu gibi bu husustaki sözleşme hükümleri de, genel hukuk hükümlerine, emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve adaba uygun olmak durumundadır.
Banka hesaplarına e-Haciz konulan mükelleflerin, hesaplarından aktarılan tutarlardan yapılan kesintilerde genel ve standart bir tarife bulunmamakla beraber uygulama bankaların inisiyatifine bırakılmaktadır. Söz konusu komisyon ve işlem ücreti kesintileri, hem mükellefin borcuna mahsup edilecek tutarın azalması dolayısı ile mükellef açısından, tahsil edilecek kamu alacağından kesinti yapılması nedeniyle idare açısından olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Söz konusu bankalar tarafından e-Haciz uygulaması kapsamında yapılan para aktarma işlemlerinde (EFT) komisyon veya işlem ücreti adı altında her hangi bir masraf kesintisi yapılmaması veya internet/telefon bankacılığında uygulandığı şekilde “mâkul” bir tarife uygulanması halinde, hem amme alacağının daha yüksek oranda tahsili sağlanmış olacak hem de mükellefler vergi idaresine daha yüksek tutarlarda ödeme imkânına kavuşacaklardır. Zira para transfer işlemi dolayısı ile yansıtılan komisyon ya da ücret banka tarafından haciz edilen tutardan mahsup edilmek suretiyle tahsil edilmektedir.
Bankalar, e-Haciz uygulaması kapsamında vergi idaresine yaptıkları para transferi işlemlerini ücretsiz olarak gerçekleştirmeleri halinde kamu menfaatine ve mükellef haklarının korunmasına büyük bir katkı yapmış olacaklardır. Bankalar, talep ettikleri EFT işlem ücretinden kamu yararına vazgeçmelerini veya makul bir tarife uygulamalarını bir nevi “sosyal sorumluluk projesi” kapsamında değerlendirebilirler. Nitekim esas itibarıyla, yapılan para transfer hizmeti her ne kadar mükellefe yani banka müşterisine sunuluyor gibi görünse de esasen sunulan hizmet kamu menfaatinedir.
Öte yandan bankalar, telefon ve internet bankacılığını teşvik kapsamında EFT işlemlerinden hiç ücret talep etmeyebilmekte veya cüzi maktu tutarlar talep etmektedirler. e-Haciz uygulaması kapsamında yapılan para transfer işlemlerini de bankalar bu kapsamda değerlendirebilir ve bu işlemlerden ücret talep etmeyebilirler. Nitekim e-Haciz kapsamında yapılan EFT işlemleri de bir nevi internet bankacılığı kapsamında değerlendirilebilir.
Yine protokol imzalayan bankalardan bazılarının şubeleri, e-Haciz kapsamında yaptıkları EFT işlemlerinden komisyon almamaktadır. Görüldüğü üzere EFT ücreti alıp almama banka şubesinin inisiyatifindedir. Demek ki EFT masrafı talep edilmemesi mümkün olabilmektedir. Aynı sorumluluk anlayışının sadece belirli banka şubeleri ile sınırlı kalmayıp genel müdürlük politikası ile bütün banka şubeleri itibarıyla ülke genelinde uygulanması sağlanabilir. Bankalardan; vizyonları, misyonları, temel değerleri ve sosyal sorumluluk anlayışları kapsamında mevcut ücretlendirme politikalarını yeniden gözden geçirmeleri beklentisi oluşmuştur. Bu durumda bankalar, e-Haciz kapsamında vergi dairesi hesaplarına gönderdikleri EFT işlemlerinden ücret/komisyon tahsil etmeyerek kamu menfaatine ve mükellef haklarının korunmasına büyük bir katkı yapmış olacaklardır.
IV- SONUÇ
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından geliştirilen elektronik haciz (e-Haciz) projesi, anlaşma sağlanan bankalar ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. ile yürütülmektedir.
2012 yılında Maliye Bakanlığı tarafından; bankalara e-Haciz bildirisi gönderilen mükellef sayısının hakkında haciz varakası düzenlenmiş olan toplam mükellef sayısına oranı % 74 olarak gerçekleşmiştir(7). Vergi idaresi, uygulayacağı haciz işlemlerinin neredeyse tamamını (% 90) e-Haciz kapsamında gerçekleştirmeyi hedeflemektedir(8). Bu bakımdan vergi idaresince e-Haciz uygulamasının giderek daha yaygın olarak kullanılacağı ve projenin daha da önem kazanacağı kanaatindeyiz.
Ancak e-Haciz uygulaması vergi idaresi kadar olmasa da bankalar açısından da önemli bir gelir kaynağı olmaya başlamıştır. Nitekim e-Haciz uygulaması kapsamında bankalar borçlu mükelleflerin hesaplarından haczedilen tutarları ilgili vergi dairesi hesabına aktarırken farklı tutar ve oranlarda komisyon veya işlem ücreti adı altında kesintiler yapmaktadırlar. Yapılan kesinti işlemleri tamamen bankaların inisiyatifine göre şekillenmekte olup herhangi bir uygulama birliği bulunmamaktadır. Söz konusu kesintiler 6183 sayılı Kanun kapsamında takip masrafı olarak değerlendirilmekte ve borçlu mükellefin hesabından tahsil edilmektedir. Bir başka deyişle e-Haciz ile birlikte borçluya bir de b-haciz (!) (Banka Haczi) yapılmış olmaktadır.
Bankacılık hizmetlerine ilişkin olarak hesap işletim ücreti, masraf, komisyon ve sair adlar altında bankaların talep edebilecekleri ödemelerde her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi geçerli olsa da, e-Haciz uygulaması kapsamında Maliye Bakanlığı’na yapılan para aktarma işlemlerine (EFT) komisyon veya işlem ücreti yansıtılarak bahse konu masrafın haczedilen tutarlardan bankaca mahsup edilmesi; hem mükellefin borcuna mahsup edilecek tutarın azalması dolayısı ile mükellef açısından, hem de tahsil edilecek amme alacağından kesinti yapılması nedeniyle vergi idaresi açısından olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu bankalar tarafından e-Haciz uygulaması kapsamında yapılan para aktarma işlemlerinden (EFT) komisyon veya işlem ücreti adı altında her hangi bir kesinti yapılmaması veya mâkul bir işlem ücretinin alınması halinde, hem amme alacağının daha yüksek oranda tahsili sağlanmış olacak hem de mükellefler vergi idaresine daha yüksek tutarlarda ödeme imkânına kavuşacaklardır.
Söz konusu tespit, değerlendirme ve çözüm önerilerinin e-Haciz projesinin geliştirilmesi aşamalarında dikkate alınarak konunun vergi idaresi ve bankalar arasında bir protokol zemininde çözüme kavuşturulabileceği kanaatindeyiz.


*           Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)
(1)         08.04.2006 tarih ve 26133 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
(2)         Bankacılık Hizmet ve Ürün Ücretleri http://ebulten.bddk.org.tr/TuketiciVerileri/Default.aspx
(3)         01.03.2012 itibariyle protokolde 39 banka yer almaktadır.
(4)         Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu, s. 70
(5)         Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Faaliyet Raporu, s.74
(6)         Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Faaliyet Raporu, s.74
(7)         Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu, s. 70
(8)         Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Faaliyet Raporu, s. 74

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder