Yazar: Yusuf KAYAALP*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
Aile
konutu kavramı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile hukukumuza girmiş
olan önemli kavramlardan biridir. Aile konutunun Kanunumuzda bir tanımı
yapılmamış olup, Türk Medeni Kanunu’nun 194, 240, 254, 279 ve 652.
maddelerinde düzenlenmiştir. Bu çalışmada, 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu ve gerekçesi çerçevesinde aile konutu kavramı üzerinde durulacak
ve boşanma davalarının aile konutu açısından sonuçları hakkında bilgi
verilecektir.
II- AİLE KONUTU KAVRAMI
Türk Medeni Kanunu’nda “Aile Konutu”nun
bir tanımı yapılmamış olmasına rağmen TMK’nın gerekçesinde, bu kavrama
ilişkin bir tanıma yer verilmiştir. Buna göre aile konutu; “eşlerin
bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön
verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir
mekândır.”
Yine aile konutu hakkında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı, 4721 sayılı “Türk Medeni Kanunu” konulu Genelgesi’nde de bir tanım yer almakta olup aile konutu ile ilgili Genelge’nin I/3. maddesinde “eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları mekân” olarak tanımlanmıştır.
Keza, doktrinde de aile konutu kavramı için buna yakın tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlardan yola çıkarak aile konutu için “sürekli
tarzda ailenin kullanımına özgülenmiş, dolayısıyla ailevi faaliyetlerin
merkezini oluşturan ve bu bağlamda konut işlevine sahip, genellikle
sabit nitelikte olan mekan” denilebilir(1).
Bu tanımlardan da anlaşıldığı üzere, gerekli koşulları taşıyan konut aile konutu olarak nitelendirilecektir. Bunlar;
- Eşler konutu kullanmada süreklilik gösteren amaca sahip olmalıdır.
- Konutun ailenin ortak kullanımına özgülenmesi gerekir.
- Konut, ailevi faaliyetlerin merkezi haline gelmelidir.
Aile
konutuna ilişkin hüküm, evlilik birliğini, çocukların varlığını ve
kamusal menfaati koruyan bir hükümdür. Nitekim, Türk Medeni Kanunu’nun
194. maddesi gereğince;
“Eşlerden
biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira
sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu
üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir
sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini
isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan
eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa sözleşmenin
tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı
haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu
olur.”
Kanun
maddesinden de anlaşıldığı üzere, getirilen düzenlemenin amacı,
özellikle evlilik birliğinin sorunlarla karşılaştığı dönemlerde, aile
konutu üzerinde hak sahibi olan eşin, bu hakkına dayanarak yapacağı kötü
niyetli işlemlere karşı, aile konutu üzerinde hak sahibi olmayan eşi ve
çocukları korumaktır.
Aile
konutunu koruma süresi; resmi evlilik birliği içerisinde, eşlerce
konutun aileye özgülenmesiyle başlar, konutun aile konutu olma niteliği
ortadan kalkana kadar devam eder. Dolayısıyla aile konutuna ilişkin
koruma; evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanması
neticesinde sona ermektedir.
III- BOŞANMA DAVASININ AİLE KONUTUNA ETKİSİ
Boşanma,
eşlerden birinin Kanun’da sayılan nedenlerden birine dayanarak dava
açması sonucunda evlilik birliğinin hakim kararı ile sona ermesidir.
Yani evlilik birliği ancak mahkemenin kararının kesinleşmesi neticesinde
sona erecektir. Ancak boşanma davası süresince aile bütünlüğü devam
etmektedir.
Hal böyle iken, “boşanma
davası esnasında da, bir tedbir kararı verilinceye kadar, aile konutu
ve dolayısıyla eş ve çocukların barınma haklarının korunmasında bir
boşluk doğmaması açısından, aile konutu niteliğinin devam ettiğinin
kabulü gerekir.”(2)
Görüldüğü gibi Türk
Hukukunda aile konutunun korunması kural olarak evlilik devam ettiği
süre ile sınırlıdır. Bu bilgiler çerçevesinde, Türk Medeni Kanunu’nun
194. maddesinin koruma amacı boşanma davası devam ederken de devam
edecektir.
O
halde, boşanma kararının kesinleşmesine kadar aile konutu olarak
özgülenen taşınmazın maliki olan ve maliki olmayan eş, tapu kütüğüne
konutla ilgili olarak aile konutu şerhi verilmesini talep edebilecektir.
Böylelikle, aile konutu niteliği taşıyan konutun mülkiyeti eşlerden
birine ait olsa bile, bu eş aile konutunu başkasına devredemeyecek ve
bağışlayamayacaktır. Aynı şekilde aile konutu üzerinde mülkiyet hakkına
sahip olan eş, intifa, sükna veya rehin gibi sınırlı ayni hakları da
diğerinin rızası olmadıkça tek başına kuramayacaktır.
Öte yandan, bu aile konutunun eşler açısından “edinilmiş mal” veya “kişisel mal”
olmasının da önemi yoktur. Aile konutu, tapuda arsa olarak görünse bile
tapuya aile konutu şerhi işlenebilir(3). Eş, bu şerhi işleterek,
kendisinin ve çocuklarının mağduriyetini engellemiş olacaktır. Kanun’un
amacı da zaten bunu sağlamaktır.
Tapuya
aile konutu şerhi konulabilmesi için eşlerden biri, evlilik cüzdanı ve
bu konutun eşlerin yerleşim yeri olduğunu gösterir muhtardan alınan
belgeyle Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvurur. Bunun sonucunda, tapu memuru
gerekli işlemi yaparak aile konutu şerhini koyacaktır. Önemli olan,
evliliğin mevcut olduğunun ve bu konutun aile konutu vasfına sahip
olduğunun ispatıdır.
Ayrıca,
görülmekte olan bir dava sürecinde veya bir dava olmaksızın da aile
konutu şerhi konulması, hakimden talep edilebilecektir.
IV- SONUÇ
Ülkemizde, boşanma davası sürecinde genellikle mağdur olan taraf ekonomik olarak güçsüz olan eş
ve çocuklardır. Türk Medeni Kanunu’nda aile konutuna ilişkin
düzenlemenin amacı da tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Ailenin sosyal
ve ekonomik yaşamı açısından önemli bir yeri olan aile konutu, Türk
Medeni Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Böylece mülkiyete sahip
eşin, diğer eşin rızası olmadan evi satmak gibi işlemleri yapmasının
önüne geçilmiştir. Bu nedenle, söz konusu hüküm maddi ve manevi açıdan
çocukları ve ekonomik olarak güçsüz olan tarafı koruyan bir
düzenlemedir.
* Hukukçu
(1) Faruk ACAR, “Bir Boşanma Sebebi Olan Terk Kurumunun Konutun Aile Konutu Niteliğine Etkisi”, Kazancı Hukuk Eserleri Bilgi Bankası, İstanbul s2011
(2) Şebnem NEBİOĞLU ÖNER, “Aile Konutunun Özellikleri, Unsurları, Koruma Süresi ve Korunma Nedenleri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 2011/97, s. 142
(3) Yrg. 2. HD.’nin 03.05.2005 tarih ve E.2005/4553, K.2005/7237 sayılı Kararı (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
Çok teşekkür ederim ayrıca sitemi ziyaret etmeyi unutmayın https://islamguzelahlaktir.blogspot.com/
YanıtlaSil