12 Ağustos 2015 Çarşamba

Aile Konutu ve Boşanma Davası

Yazar: Yusuf KAYAALP*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
Aile konutu kavramı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile hukukumuza girmiş olan önemli kavramlardan biridir. Aile konutunun Kanunumuzda bir tanımı yapılmamış olup, Türk Medeni Kanunu’nun 194, 240, 254, 279 ve 652. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu çalışmada, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve gerekçesi çerçevesinde aile konutu kavramı üzerinde durulacak ve boşanma davalarının aile konutu açısından sonuçları hakkında bilgi verilecektir.
II- AİLE KONUTU KAVRAMI
Türk Medeni Kanunu’nda “Aile Konutu”nun bir tanımı yapılmamış olmasına rağmen TMK’nın gerekçesinde, bu kavrama ilişkin bir tanıma yer verilmiştir. Buna göre aile konutu; eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir mekândır.”
Yine aile konutu hakkında, Tapu ve Kadast­ro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı, 4721 sayılı “Türk Medeni Kanunu” konulu Genelgesi’nde de bir tanım yer almakta olup aile konutu ile ilgili Genelge’nin I/3. maddesinde “eşlerin bütün ya­şam faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları mekân” olarak tanımlanmıştır.
Keza, doktrinde de aile konutu kavramı için buna yakın tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlardan yola çıkarak aile konutu için “sürekli tarzda ailenin kullanımına özgülenmiş, dolayısıyla ailevi faaliyetlerin merkezini oluşturan ve bu bağlamda konut işlevine sahip, genellikle sabit nitelikte olan mekan” denilebilir(1).
Bu tanımlardan da anlaşıldığı üzere, gerekli koşulları taşıyan konut aile konutu olarak nitelendirilecektir. Bunlar;
- Eşler konutu kullanmada süreklilik gösteren amaca sahip olmalıdır.
- Konutun ailenin ortak kullanımına özgülenmesi gerekir.
- Konut, ailevi faaliyetlerin merkezi haline gelmelidir.
Aile konutuna ilişkin hüküm, evlilik birliğini, çocukların varlığını ve kamusal menfaati koruyan bir hükümdür. Nitekim, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi gereğince;
“Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.”
Kanun maddesinden de anlaşıldığı üzere, getirilen düzenlemenin amacı, özellikle evlilik birliğinin sorunlarla karşılaştığı dönemlerde, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin, bu hakkına dayanarak yapacağı kötü niyetli işlemlere karşı, aile konutu üzerinde hak sahibi olmayan eşi ve çocukları korumaktır. 
Aile konutunu koruma süresi; resmi evlilik birliği içerisinde, eşlerce konutun aileye özgülen­mesiyle başlar, konutun aile konutu olma niteliği ortadan kalkana kadar devam eder. Dolayısıyla aile konutuna ilişkin koruma; evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanması neticesinde sona ermektedir.
III- BOŞANMA DAVASININ AİLE KONUTUNA ETKİSİ
Boşanma, eşlerden birinin Kanun’da sayılan nedenlerden birine dayanarak dava açması sonucunda evlilik birliğinin hakim kararı ile sona ermesidir. Yani evlilik birliği ancak mahkemenin kararının kesinleşmesi neticesinde sona erecektir. Ancak boşanma davası süresince aile bütünlüğü devam etmektedir.
Hal böyle iken, boşanma davası esnasında da, bir tedbir kararı verilinceye kadar, aile konutu ve dolayısıyla eş ve çocukların barınma haklarının korunmasında bir boşluk doğmaması açısından, aile ko­nutu niteliğinin devam ettiğinin kabulü gerekir.”(2)
Görüldüğü gibi Türk Hukukunda aile konutunun korunması kural olarak evlilik devam ettiği süre ile sınırlıdır. Bu bilgiler çerçevesinde, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin koruma amacı boşanma davası devam ederken de devam edecektir.
O halde, boşanma kararının kesinleşmesine kadar aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olan ve maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili olarak aile konutu şerhi verilmesini talep edebilecektir. Böylelikle, aile konutu niteliği taşıyan konutun mülkiyeti eşlerden birine ait olsa bile, bu eş aile konutunu başkasına devredemeyecek ve bağışlayamayacaktır. Aynı şekilde aile konutu üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan eş, intifa, sükna veya rehin gibi sınırlı ayni hakları da diğerinin rızası olmadıkça tek başına kuramayacaktır.
Öte yandan, bu aile konutunun eşler açısından “edinilmiş mal” veya “kişisel mal” olmasının da önemi yoktur. Aile konutu, tapuda arsa olarak görünse bile tapuya aile konutu şerhi işlenebilir(3). Eş, bu şerhi işleterek, kendisinin ve çocuklarının mağduriyetini engellemiş olacaktır. Kanun’un amacı da zaten bunu sağlamaktır.
Tapuya aile konutu şerhi konulabilmesi için eşlerden biri, evlilik cüzdanı ve bu konutun eşlerin yerleşim yeri olduğunu gösterir muhtardan alınan belgeyle Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvurur. Bunun sonucunda, tapu memuru gerekli işlemi yaparak aile konutu şerhini koyacaktır. Önemli olan, evliliğin mevcut olduğunun ve bu konutun aile konutu vasfına sahip olduğunun ispatıdır.
Ayrıca, görülmekte olan bir dava sürecinde veya bir dava olmaksızın da aile konutu şerhi konulması, hakimden talep edilebilecektir.
IV- SONUÇ
Ülkemizde, boşanma davası sürecinde genellikle mağdur olan taraf ekonomik olarak güçsüz olan eş ve çocuklardır. Türk Medeni Kanunu’nda aile konutuna ilişkin düzenlemenin amacı da tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Ailenin sosyal ve ekonomik yaşamı açısından önemli bir yeri olan aile konutu, Türk Medeni Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Böylece mülkiyete sahip eşin, diğer eşin rızası olmadan evi satmak gibi işlemleri yapmasının önüne geçilmiştir. Bu nedenle, söz konusu hüküm maddi ve manevi açıdan çocukları ve ekonomik olarak güçsüz olan tarafı koruyan bir düzenlemedir.


*           Hukukçu
(1)         Faruk ACAR, “Bir Boşanma Sebebi Olan Terk Kurumunun Konutun Aile Konutu Niteliğine Etkisi”, Kazancı Hukuk Eserleri Bilgi Bankası, İstanbul s2011
(2)         Şebnem NEBİOĞLU ÖNER, “Aile Konutunun Özellikleri, Unsurları, Koruma Süresi ve Korunma Nedenleri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 2011/97, s. 142
(3)         Yrg. 2. HD.’nin 03.05.2005 tarih ve E.2005/4553, K.2005/7237 sayılı Kararı (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

1 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim ayrıca sitemi ziyaret etmeyi unutmayın https://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil