12 Ağustos 2015 Çarşamba

Emeklilik İşlemi Yargı Kararıyla İptal Edilen Memura Ödenen Emekli İkramiyesinin İade Sorunu ve Çözüm Önerisi

Yazar: Ahmet ALTINTAŞ*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
Emekli aylığı bağlanması için gerekli olan hizmet süresi ve emeklilik yaşının doldurulması suretiyle emekli olmak, Devlet memurları için yalnızca emekli/yaşlılık aylığına hak kazanmak anlamına gelmemektedir. Memurlar bakımından emekliliğin bir diğer sonucu, gerekli şartların varlığı halinde kamu kesiminde geçen sigortalı süreler dahil sunulan memuriyet hizmeti karşılığında ödenen emekli ikramiyesine hak kazanılması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Bilindiği gibi, yıllar süren bir çalışma karşılığında ödenen ve miktarının yeterliliği, en fazla 30 hizmet yılı karşılığında ödenmesi, kamuda görev yapan işçilere ödenen kıdem tazminatına göre oldukça düşük kalması gibi çeşitli konularda her zaman için tartışma konusu olmuş olan bu ödeme, birçok kişi için belki de emekliliği daha erken tercih etme veya emekliliği teşvik[1] etkisine sahip bir ekonomik değer olarak memurlar için büyük bir önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nda memurlara emekli ikramiyesi ödenmesini gerektiren tek şart tahsis haklarından yararlanma, yani emekli, malullük (vazife malûllüğü dahil) aylığı bağlanması yada toptan ödeme yapılması olarak belirlenmiştir.
Bu çerçevede, emeklilik talebinde bulunmaları veya haklarında çeşitli nedenlerle emeklilik işlemi tesis edilerek kendilerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nca (SGK) aylık bağlanan memurların, emeklilik işlemlerinin, bir müddet geçtikten sonra başta yargı kararları olmak üzere iptali ya da, ilgili mevzuat çerçevesinde hükümsüz bırakılmasının bir sonucu olarak emeklilik statüsünün de ortadan kaldırılması, sadece emeklilik nedeniyle ödenen aylıkların değil, emekli ikramiyesinin ödenme gerekçesini de ortadan kaldırmaktadır.
Bu makalede, memurlar hakkında tesis edilen emeklilik işlemlerinin, daha sonra iptali üzerine, yapılan emekli ikramiyesi ödemesinin iadesi süreci bakımından, SGK, kamu kurumları ve memurların sorumluluğu inceleme konusu yapılmıştır.
II- EMEKLİ İKRAMİYESİ VE SGK’NIN EMEKLİ İKRAMİYESİ İŞLEMLERİ BAKIMINDAN ROLÜ
Memurlara SGK’ca ödenen emekli ikramiyesi, çalışma hayatında istikrar ve devamlılığı sağlamak amacıyla ve sosyal devlet ilkesi gereğince yapılan bir ödeme türüdür.[2] Bilindiği üzere, 5434 sayılı Kanun’un 89 ve ek 82. maddelerine göre, memurların kamu kurumlarında geçen hizmet sürelerine emekli ikramiyesi ödenebilmesi için öncelikli şart, ilgili mevzuat hükümleri uyarınca emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmasını veyahut toptan ödeme yapılmasını gerektiren bir tahsis işleminin bulunmasıdır.
Ayrıca, aylık bağlamaya esas alınan kadro ve görev unvanı/rütbesi, intibak ve ek gösterge gibi unsur farklılıkları nedeniyle her memur için aynı tutardan oluşmayan emekli ikramiyesi, her tam fiili hizmet yılı için ve en fazla 30 hizmet yılına karşılık olarak, aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığının emekli ikramiyesi ödenecek hizmet süresi ile çarpımı sonucu bulunan tutardan oluşmaktadır. Anılan 89 uncu maddeye göre, emekli ikramiyesini aldıktan sonra yeniden iştirakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye ayrılmalarında, sadece sonradan geçen hizmetlerine karşılık emekli ikramiyesi ödenmekte ve daha önce verilmiş olan ikramiye ile sonradan geçen hizmetler için ayrıca tahakkuk ettirilecek ikramiyenin hesabına esas alınan fiili hizmet süreleri toplamı yine 30 yıldan fazla olamamaktadır. Bunlardan, daha önce 30 hizmet yılı için emekli ikramiyesi ödenmiş olanlara ise hiçbir şekilde ikramiye ödenmemektedir.
Tablo-1- BAZI UNVANLAR İÇİN ÖDENEN EMEKLİ İKRAMİYESİ TUTARLARI
UNVAN / EK GÖSTERGE
EMEKLİ İKRAMİYESİ TUTARLARI* (TL)
01.07.2013-31.12.2013
01.01.2014-31.12.2014
Başbakanlık Müsteşarı (1/4+8000)
81.360,98
85.735,98
Genel Müdür (1/4+6400)
74.641,76
79.016,76
Genel Müdür Yardımcısı - Daire Başkanı – Müfettiş – Doktor - Mühendis (1/4+3600)
60.147,46
64.522,46
Bölge Müdürü – Öğretmen - Avukat (1/4+3000)
48.052,88
52.427,88
Şube Müdürü - Polis Memuru - Memur (1/4+2200)
46.517,06
50.892,06
Memur (5/1) 
35.545,54
39.920,54
* Emekli ikramiyesi tutarları 25 hizmet yılı için hesaplanmıştır.
Öte yandan, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 11. fıkrası; “Bu madde gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu’nca ödenen emekli ikramiyeleri, düzenlenecek fatura üzerine Sayıştay ve Danıştay başkanları için kendi kurumları, diğerleri için emekliye sevk onayını veren kurum tarafından karşılanır. Özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, kapatılan veya tasfiye edilen kamu idareleri tarafından karşılanması gereken emekli ikramiyesi tutarları ise, emekliye sevk onayı aranmaksızın ve faturası karşılığında Hazine tarafından karşılanır. Bu fıkraya göre Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılacak ödemelerin, fatura düzenlenmesini müteakip iki ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarılması zorunludur.” hükmünü içermektedir. Buna göre, SGK’ca ödenen emekli ikramiyesi tutarlarının, daha sonra fıkra ile belirlenen esaslar dahilinde ilgili kamu kurumu veya Hazine’den tahsil edilmesi nedeniyle, emekli ikramiyesi ödemeleri bakımından SGK’nın emeklilik/yaşlılık, malûllük aylığı bağlanan veya toptan ödeme yapılan memurlar ile emekliye sevk edildikleri veya görev yaptıkları kamu kurumları arasında aracılık görevi üstlendiğini belirtmek yanlış olmayacaktır.
Bu nedenle de, sosyal güvenlik mevzuatının tek çatı altında toplandığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, Kanun’un 4/1-(c) bendi kapsamında sigortalı olarak kabul edilen memurlar için emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aslında, kıdem tazminatı gibi verilen bir hizmetin karşılığı olan emekli ikramiyesi ödemesinin, sosyal güvenlik mevzuatına göre ödenen sigorta primleriyle herhangi bir bağı bulunmamakta ve 5510 sayılı Kanun ile güvence altına alınan kısa veya uzun vadeli riskler arasında sayılmamaktadır. Dolayısıyla, emekli ikramiyesi ödemelerinin SGK’ca yapılmaması amaçlanmıştır. Bu amaçla, 5510 sayılı Kanun’un Anayasa Mahkemesi’nce[3] bazı maddeleri iptal edilen ilk halinde[4] geçici 4. maddede; “Kamu görevlilerinin emeklilik ikramiyeleri, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümlerince hesaplanarak bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl süreyle, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesi ve bu Kanunla mülga 24.05.1983 tarihli ve 2829 sayılı Kanun ile personel kanunlarına göre Kurum’ca ödenir ve ilgili kurumlardan tahsilât, anılan maddedeki usûlle yapılır. Bir yıllık sürenin dolmasından itibaren emekli ikramiyeleri 08.06.1949 tarih ve 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesi hükümlerine göre kamu görevlisinin son defa çalıştığı kurumunca, çalıştığı son kurumun özelleştirilmesi halinde ise Hazine’ce ödenir.” hükmüne yer verilmek suretiyle SGK’nın emekli ikramiyesi konusundaki bahsi geçen aracılık görevinin, Kanun’un yürürlüğünden sonraki 1 yılın sonunda yani 01.01.2008 tarihinden itibaren sona ermesi öngörülmüştür. Ancak, uzun yıllardır devam eden bu uygulamanın değişimi ve emekli ikramiyesinin kurumlarca ödenemeye başlamasının ortaya çıkarabileceği mağduriyetleri göz önünde bulunduran Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararı uyarınca yapılan değişiklikler esas alınarak, memurlara emekli ikramiyesi halen SGK tarafından ödenmekte, bilahare ilgili kurumlar veya Hazine iki ay içinde faturası karşılığında ödemiş olduğu emekli ikramiyesini SGK’ya iade etmektedir.
Bununla birlikte, ilgili mevzuat uyarınca ödenen emekli ikramiyesine esas alınacak hizmet süresi ile ikramiye tutarının tespitinde dikkate alınan aylık bağlamaya esas tutarı oluşturan unsurların tespitinin SGK tarafından yapılması, bu konudaki uyuşmazlıkların asıl tarafı olarak SGK’nın görülmesini gerekli kılmaktadır.
III- EMEKLİLİK İŞLEMİNİN İPTALİ
Sosyal Güvenlik Kurumu’nca yürütülen emeklilik işlemlerinin başlangıcını, emeklilik mevzuatı çerçevesinde aylık bağlanması talebinde bulunan veya söz konusu mevzuat uyarınca aylık bağlanma koşullarının oluştuğu tespit edilen memurlar hakkında, kurumlarca alınacak emekliye sevk onayları oluşturmaktadır. Ancak, ilgilerin talep etmeleri veya kurumlarının bu talebi onaylamaları, talep eden ya da kurumunca emekliye sevk edilen memur hakkında SGK tarafından koşulsuz olarak emeklilik işleminin yapılmasını gerektirmemektedir. Memurların emeklilik mevzuatına göre aylığa hak kazanıp kazanmadıkları ve devamında gerek bağlanacak aylık, gerekse ödenecek emekli ikramiyesinin miktarının tespitinde önemli yer tutan, intibak, ek gösterge, hizmet süresi gibi asli unsurların nelerden oluşacağı SGK’nın yapmış olduğu uygunluk denetimi sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Diğer taraftan, gerçekleştirilen her emeklilik işlemi, memurların kendi rızalarıyla olmamaktadır. Kurumlarınca re’sen emekliye sevk edilme veya bir göreve son işlemi sonrasında elde edilen emeklilik statüsü, memurların kendi özgür iradeleriyle emekli olmalarıyla aynı anlamı ifade etmemektedir. Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere emeklilik taleplerine neden olan koşulların sonradan değişmesi ve bu aşamada ise emeklilikten vazgeçememeleri[5], yani emekli aylık ve ikramiyesinin miktarı bakımından önemli olan intibak ve ek gösterge gibi unsurlardaki değişim nedeniyle, daha düşük aylık ve daha düşük bir emekli ikramiyesi ile karşı karşıya kalınması, memurları istemedikleri bir statüye geçmelerine neden olabilmektedir.
Özellikle re’sen emeklilik ve uzun yıllar boyunca aylık alınacak olan düşük aylık derece ve kademesi ile ek gösterge rakamı üzerinden gerçekleştirilen işlemler olmak üzere, emeklilik işlemlerinin iptali talebiyle memurlarca gerek SGK, gerekse emekli olunan kurumları aleyhine açılan davalarda yargı organlarınca farklı kararlar verilmekle birlikte, memurlar lehine verilen ve emeklilik işleminin iptaline neden olan kararlar sonrasında, SGKà Kurum à Memur üçgeni içerisinde tersine işleyen bir süreç ortaya çıkmaktadır.
IV- EMEKLİLİK İŞLEMİ İPTAL EDİLEN MEMURA BU STATÜ GEREĞİ YAPILAN ÖDEMELERİN İADESİ
Emeklilik işleminin bir yargı kararıyla iptali, bu işlemin taraflarını çeşitli yükümlülükler altına sokmaktadır. Kuşkusuz, bu yükümlülüklerin derecesini ise emeklilik işleminin iptali amacıyla açılan davada yer alan talep ve bu talep çerçevesinde verilecek yargı kararları belirlemektedir.
Bilindiği üzere, Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu, 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, 138. maddesinin son fıkrasında ise, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir şekilde değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği düzenlenmiştir. Yine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.” denilmek suretiyle idarenin yargı kararlarını yerine getirmesi zorunluluğu bir kez daha vurgulanmıştır.
Buna göre, uygulamada daha çok re’sen emeklilik işleminin iptali talebiyle açılan davalarda verilen kararlarda olmak üzere, emeklilik işleminin baştan itibaren geçersizliğine karar verilirken, kurumlarca hatalı olarak tespit edilen intibak ve ek göstergeye dayalı olarak yapılan talep ve emeklilik işleminin iptali amacıyla açılan davalarda olduğu gibi bazı davalarda ise emeklilik işlemlerini geçerli kılacak şekilde ancak, memurlara ve kurumlarına belirtilen intibak ve ek gösterge kayıplarının giderilmesine yönelik iptal kararlarının verildiği de görülmektedir.
Yargı organlarınca emeklilik işleminin iptali talebiyle açılan davalarda verilen kararların içeriklerini çeşitlendirmek mümkün olmakla birlikte, genel olarak belirtilen iki tür iptal kararı sonrasında emeklilik işleminin taraflarının yükümlülükleri farklılık gösterebilmektedir. Bu kapsamda, yargı kararı ile emeklilik işlemi baştan itibaren iptal edilen bir memurun, emekliye sevk edildiği tarihten itibaren göreve iadesi, kurumuna, memura görevden uzak kaldığı süreye ilişkin aylık ve diğer özlük haklarının ödenmesini gerektirirken, memurun emeklilik statüsünde bulunduğu süre içerisinde almış olduğu emekli aylıklarını ise SGK’ya iadesini gerektirmektedir. Tabi bu arada emekli olma nedeniyle SGK tarafından ödenen emekli ikramiyesinin de ödenme gerekçesi ortadan kalktığından bu ödemenin de iadesi sorunu ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda ifade edilen ikinci tür yargı kararlarında, bir yandan emeklilik işlemi geçerli kabul edilip, diğer yandan da memurun göreve iadesine hükmedilmesinin sonuçları ise çok kapsamlı olmamaktadır. Yargı kararı uyarınca görevine iade edilen memurun göreve başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren aylıkları kesilmek suretiyle emeklilik statüsü sonlandırılırken, kurumunca ödenecek özlük haklarının başlangıcı da göreve başladığı tarih olmaktadır. Bu tür kararlar emeklilik nedeniyle ödenen gerek emekli aylıklarının, gerekse emekli ikramiyesinin iadesini gerektirmemektedir.
Diğer taraftan, emeklilik işleminin iptalini gerekli kılan bir başka hususa ilişkin olarak 5434 sayılı Kanun’a eklenen ek 83. maddeyle, kendi isteği ile emekliye ayrılan, ancak aylık bağlandıktan sonra SGK’ca, emeklilik işlem tarihinde hizmet süresinin eksik olduğu veya gerekli yaş şartını henüz haiz olmadığı tespit olunanların, emekli aylığı alınan süresi, eksik hizmet süresinden veya yaş şartının yerine getirilmesi için tamamlanması gereken süreden fazla olanların  emeklilik  işlemleri ise geçerliliğini sürdürmesine imkan tanınmıştır. Böylece, emeklilik işleminin iptali sonrasında gerek emekli aylık ve emekli ikramiyesi tutarlarının borç çıkartılması, gerekse ilgililere göreve iade nedeniyle aylık ve diğer özlük haklarının ödenmesini gerektiren bir işlem süreci ortadan kaldırılmıştır.
V- İPTAL EDİLEN EMEKLİLİK İŞLEMİNE BAĞLI OLARAK ÖDENEN EMEKLİ İKRAMİYESİNİN TAHSİLİ
Emeklilik işleminin yargı kararı ile iptali, bir memurun “emekli” sıfat/statüsüyle birlikte, kendisine SGK tarafından yapılan emekli ikramiyesi ödemesinin hukuki dayanağının da ortadan kalkması anlamına gelmektedir. II. Bölümde belirtildiği gibi memurlara emekli ikramiyesi ödenmesinin asıl şartı, kendisine ilgili mevzuat hükümleri uyarınca aylık bağlanması veyahut toptan ödeme yapılmasıdır. Bu nedenledir ki, tesis edilen emeklilik işleminin yargı kararı dahil herhangi bir nedenle iptali, ödenen emekli ikramiyesinin hukuki dayanağının da iptali sonucunu doğurmaktadır.
Öte yandan, memurlara emekli ikramiyesinin SGK’ca ödeneceğine ilişkin açık hükme rağmen, bu şekilde emeklilik işlemleri iptal edilenlere ödenen ikramiyenin nasıl ve hangi kurumca geri alınacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bu ödeme bakımından aracı durumunda olduğu ifade edilen SGK’nın, yapmış olduğu emekli ikramiyesi ödemesini faturası karşılığında geri alıyor olması, iptal edilen emeklilik işlemi nedeniyle iade edilecek emekli ikramiyesini tahsil edecek kurumun dolaylı olarak SGK’nın çıkarmış oluğu faturayı ödeyen kurum olmasını gerektirmektedir.
Nitekim SGK, 24.03.2011 tarih ve 2011/32 sayılı Genelgesi’nin[6] 14. maddesinde, “… kurumlar tarafından re’sen emekliye sevk edilenlerden idari yargıya başvurarak emeklilik işlemini iptal ettirenlerin tekrar görevlerine başlatılmaları sırasında, kendilerine ödenen emekli ikramiyesi ile emekli aylıkları hakkında ne gibi işlem yapılacağı hususlarında tereddütler ortaya çıkabildiğinden konu hakkında aşağıdaki açıklamalara göre işlem tesisi gerekmektedir. Buna göre;
a) Re’sen emekliye sevk edilenlerden emeklilik işlemi idari yargı kararı ile iptal edilenlerin emekli sıfatı ortadan kalktığından kendisine Kurumumuzca yapılan ikramiye ödemesinin hukuki dayanağı da ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle ilgililerin göreve başlatılmaları sırasında söz konusu ikramiyenin kurumlarca kendilerinden geri istenilmesi gerekmektedir. …” açıklamasına yer verilmek suretiyle, yargı kararları ile emeklilik işlemi iptal edilenlere ödenmiş olan emekli ikramiyesi tutarlarının, bu ödemeye esas olan işlemin ortadan kalkması nedeniyle tahsili ve bu işleminde ilgililerin kurumlarınca yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, yine uygulamada emekli ikramiyesinin ilgililerce göreve iadeleri sonrasında kısmen veya tamamen ödenmediği ve ilgililerin tekrar emekliye sevkleri sonrasında SGK’nın ikinci emeklilik nedeniyle ödenecek emeklilik ikramiyesinden tahsil edilmesi gereken tutarın mahsup işlemine tabi tutularak fark ikramiye tutarının ilgililere ödenmesi şeklinde bir işlemin yapılmasını gerekli kıldığı görülmektedir. Bu uygulama ise, enflasyonun büyük rakamlara ulaştığı geçmiş dönemler dikkate alındığında, emeklilikleri yargı kararlarıyla iptal edilen memurlar lehine olmak üzere, ödenen emekli ikramiyesinin geri alınmaması nedeniyle haksız kazancın ortaya çıkmasına ve ikramiyeyi ödeyen kurumların, dolayısıyla kamunun zarara uğramasına neden olabilmektedir.
Bununla birlikte, konuyu talebi dışında veya talebini sakatlayan hatalı işlemler nedeniyle hakkında emeklilik işlemi uygulanan memurlar açısından değerlendirdiğimizde ise, açmış olduğu dava nedeniyle ne tür bir kararla karşı karşıya kalacağını çok fazla kestiremeden ve uzunca bir süreyi içerebilen yargılama süreci dikkate alınarak, kendisine ödenen emekli ikramiyesini çeşitli şekilde değerlendiren bir memurun, lehine verilen bir karar sonrasında yüklü bir miktarı içeren emekli ikramiyesini iade yükümlülüğü altında tutmak, Anayasa’da yer alan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak bir başka uygulamanın yapılması sonucunu doğurmaktadır.
Nitekim, benzer bir konuya ilişkin 2003/36 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde[7];
“5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 3/4/2003 tarihli ve 4839 sayılı Kanunla değişik 40. maddesi uyarınca, 61 yaşını doldurmuş olmaları nedeniyle emekliye sevk edilen ve mezkûr Kanun’un yürürlüğe girdiği 17.04.2003 tarihi ile Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararının yürürlüğe girdiği 10.05.2003 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce emeklilik işlemleri sonuçlandırılanlardan görevlerine geri dönmek isteyenlerin, bu Genelge’nin yayımı tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kurumlarına yazılı olarak başvurmaları kaydıyla;
Danıştay Birinci Dairesinin konuya ilişkin 30.05.2003 tarihli ve E. 2003/71, K. 2003/69 sayılı istişari görüşü çerçevesinde;
1. Emekliye sevk tarihleri itibariyle görevlerine iade edilmeleri,
2. Emeklilik işlemi hiç gerçekleşmemiş kabul edilerek hesaplanacak aylıklarından emekli aylığı olarak ödenen kısmının mahsup edilerek geri kalan kısmının ödenmesi,
3. Emekli ikramiyelerinin kurumlarınca geri istenilmemesi
uygun görülmüştür.” denilmek suretiyle, bu kapsamda göreve iade edilen kamu personeline ödenen emekli ikramiyesinin mahsup işlemine konu olacak şekilde ilgililerden tahsil edilmemesi hususunda açıklama yapılmıştır.
Söz konusu Genelge’de bahsi geçen 30.05.2003 tarih ve E. 2003/71, K. 2003/69 sayılı istişari görüşte de; “… Emekliye sevk işlemleri hakkında idari yargı mercilerince verilen yürütmenin durdurulması veya iptal kararlarının uygulanması sonucu görevlerine iade edilenlere ödenmiş olan emekli ikramiyesinin kurumlarınca geri istenilmesi nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklarda verilen Danıştay kararlarının, ikramiyelerin iade edilmeyeceği yönünde olduğu görülmektedir. Aynı konuda Yargıtay’ca verilen kararlarda da, ödenmiş olan emekli ikramiyelerinin, görevlerine iade edilen iştirakçilerden istenilmesinin objektif iyi niyet kuralları, hakkaniyet ilkeleri ve hukuk devleti esaslarına ters düşeceğinin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, geri alma işlemleri ile iptal kararları aynı hukuki sonucu doğurduğundan, yaş haddinden emekliye sevk işlemlerinin idarece geri alınması üzerine, görevine iade edilen kamu görevlilerinden daha önce ödenen emekli ikramiyesinin geri istenilmesi, objektif iyi niyet kuralları, hakkaniyet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacaktır….” şeklindeki açıklamaları içermektedir. 
VI- SONUÇ
Emekli ikramiyesine ilişkin yürürlükteki mevzuat, SGK’nın ödediği emekli ikramiyesi bakımından, iptal edilen emeklilik işlemi sonrasında ilgili kamu kurumunu tahsil yükümlülüğüne sokmaktadır. Ancak, bu kapsamdaki işlemler bakımından uygulama birliği sağlanarak, ayrıca bir idari veya yargı kararına ihtiyaç bulunmadan ve gerek herhangi bir kişi ya da kurumun kamu zararına sebebiyet verdiği gerekçesiyle suçlanmaması, gerekse emeklilikleri yargı kararlarıyla iptal edilen memurlara ödenmiş olan emekli ikramiyesinin haksız bir ödeme niteliği kazanmaması için, ilgili hükümlerin gözden geçirilmesi uygun olacaktır. Bu kapsamda da, emeklilikleri iptal edilenlere ödenen emekli ikramiyelerinin geri alınmaması veya memurlara iade konusunda seçimlik bir hakkın verilmesi suretiyle, ikramiyesini iade edenlere ikinci emeklilik işlemi tarihindeki hükümlere göre ikramiye ödenmesi, iade etmeyenlere ise 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yalnızca sonradan geçen hizmetleri karşılığında emekli ikramiyesinin ödenmesinin hükme bağlanması, sorunun çözümü bakımından gerekli görülmektedir.


* SGK, Sosyal Güvenlik Uzmanı
[1] Ahmet ALTINTAŞ, “Emeklilik Neden Teşvik Ediliyor?”, e-Yaklaşım, Mart 2012, Sayı: 231
[2] Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarih ve E. 2012/33, K. 2012/174 sayılı Kararı.
[3] Anayasa Mahkemesi’nin, 15.12.2006 tarih ve E. 2006/111, K. 2006/112 sayılı Kararı (30.12.2006 tarih ve 26392 5. Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır).
[4] 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[5] İsmail ERTÜZÜN, “İstekle Emeklilik Talebinden En Son Hangi Aşamada Vazgeçilebilir?”, Yaklaşım, Mayıs 2013, Sayı: 245

[6] Bkz. www.sgk.gov.tr
[7] 06.06.2003 tarih ve 25130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder