Yazar: Ahmet ALTINTAŞ*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
Emekli
aylığı bağlanması için gerekli olan hizmet süresi ve emeklilik yaşının
doldurulması suretiyle emekli olmak, Devlet memurları için yalnızca
emekli/yaşlılık aylığına hak kazanmak anlamına gelmemektedir. Memurlar
bakımından emekliliğin bir diğer sonucu, gerekli şartların varlığı
halinde kamu kesiminde geçen sigortalı süreler dahil sunulan memuriyet
hizmeti karşılığında ödenen emekli ikramiyesine hak kazanılması sonucunu
da beraberinde getirmektedir.
Bilindiği
gibi, yıllar süren bir çalışma karşılığında ödenen ve miktarının
yeterliliği, en fazla 30 hizmet yılı karşılığında ödenmesi, kamuda görev
yapan işçilere ödenen kıdem tazminatına göre oldukça düşük kalması gibi
çeşitli konularda her zaman için tartışma konusu olmuş olan bu ödeme,
birçok kişi için belki de emekliliği daha erken tercih etme veya
emekliliği teşvik[1] etkisine sahip bir ekonomik değer olarak memurlar için büyük bir önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, 5434
sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nda memurlara emekli ikramiyesi
ödenmesini gerektiren tek şart tahsis haklarından yararlanma, yani
emekli, malullük (vazife malûllüğü dahil) aylığı bağlanması yada toptan
ödeme yapılması olarak belirlenmiştir.
Bu
çerçevede, emeklilik talebinde bulunmaları veya haklarında çeşitli
nedenlerle emeklilik işlemi tesis edilerek kendilerine Sosyal Güvenlik
Kurumu’nca (SGK) aylık bağlanan memurların, emeklilik işlemlerinin, bir
müddet geçtikten sonra başta yargı kararları olmak üzere iptali ya da,
ilgili mevzuat çerçevesinde hükümsüz bırakılmasının bir sonucu olarak
emeklilik statüsünün de ortadan kaldırılması, sadece emeklilik nedeniyle
ödenen aylıkların değil, emekli ikramiyesinin ödenme gerekçesini de
ortadan kaldırmaktadır.
Bu
makalede, memurlar hakkında tesis edilen emeklilik işlemlerinin, daha
sonra iptali üzerine, yapılan emekli ikramiyesi ödemesinin iadesi süreci
bakımından, SGK, kamu kurumları ve memurların sorumluluğu inceleme
konusu yapılmıştır.
II- EMEKLİ İKRAMİYESİ VE SGK’NIN EMEKLİ İKRAMİYESİ İŞLEMLERİ BAKIMINDAN ROLÜ
Memurlara
SGK’ca ödenen emekli ikramiyesi, çalışma hayatında istikrar ve
devamlılığı sağlamak amacıyla ve sosyal devlet ilkesi gereğince yapılan
bir ödeme türüdür.[2]
Bilindiği üzere, 5434 sayılı Kanun’un 89 ve ek 82. maddelerine göre,
memurların kamu kurumlarında geçen hizmet sürelerine emekli ikramiyesi
ödenebilmesi için öncelikli şart, ilgili mevzuat hükümleri uyarınca
emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmasını veyahut
toptan ödeme yapılmasını gerektiren bir tahsis işleminin bulunmasıdır.
Ayrıca,
aylık bağlamaya esas alınan kadro ve görev unvanı/rütbesi, intibak ve
ek gösterge gibi unsur farklılıkları nedeniyle her memur için aynı
tutardan oluşmayan emekli ikramiyesi, her tam fiili hizmet yılı için ve
en fazla 30 hizmet yılına karşılık olarak, aylık bağlamaya esas tutarın
bir aylığının emekli ikramiyesi ödenecek hizmet süresi ile çarpımı
sonucu bulunan tutardan oluşmaktadır. Anılan 89 uncu maddeye göre,
emekli ikramiyesini aldıktan sonra yeniden iştirakçi durumuna girenlerin
tekrar emekliye ayrılmalarında, sadece sonradan geçen hizmetlerine
karşılık emekli ikramiyesi ödenmekte ve daha önce verilmiş olan ikramiye
ile sonradan geçen hizmetler için ayrıca tahakkuk ettirilecek
ikramiyenin hesabına esas alınan fiili hizmet süreleri toplamı yine 30
yıldan fazla olamamaktadır. Bunlardan, daha önce 30 hizmet yılı için
emekli ikramiyesi ödenmiş olanlara ise hiçbir şekilde ikramiye
ödenmemektedir.
Tablo-1- BAZI UNVANLAR İÇİN ÖDENEN EMEKLİ İKRAMİYESİ TUTARLARI
|
||
UNVAN / EK GÖSTERGE
|
EMEKLİ İKRAMİYESİ TUTARLARI* (TL)
|
|
01.07.2013-31.12.2013
|
01.01.2014-31.12.2014
|
|
Başbakanlık Müsteşarı (1/4+8000)
|
81.360,98
|
85.735,98
|
Genel Müdür (1/4+6400)
|
74.641,76
|
79.016,76
|
Genel Müdür Yardımcısı - Daire Başkanı – Müfettiş – Doktor - Mühendis (1/4+3600)
|
60.147,46
|
64.522,46
|
Bölge Müdürü – Öğretmen - Avukat (1/4+3000)
|
48.052,88
|
52.427,88
|
Şube Müdürü - Polis Memuru - Memur (1/4+2200)
|
46.517,06
|
50.892,06
|
Memur (5/1)
|
35.545,54
|
39.920,54
|
* Emekli ikramiyesi tutarları 25 hizmet yılı için hesaplanmıştır.
|
Öte yandan, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 11. fıkrası; “Bu
madde gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu’nca ödenen emekli ikramiyeleri,
düzenlenecek fatura üzerine Sayıştay ve Danıştay başkanları için kendi
kurumları, diğerleri için emekliye sevk onayını veren kurum tarafından
karşılanır. Özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, kapatılan veya tasfiye
edilen kamu idareleri tarafından karşılanması gereken emekli ikramiyesi
tutarları ise, emekliye sevk onayı aranmaksızın ve faturası
karşılığında Hazine tarafından karşılanır. Bu fıkraya göre Sosyal
Güvenlik Kurumu’na yapılacak ödemelerin, fatura düzenlenmesini müteakip
iki ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarılması zorunludur.”
hükmünü içermektedir. Buna göre, SGK’ca ödenen emekli ikramiyesi
tutarlarının, daha sonra fıkra ile belirlenen esaslar dahilinde ilgili
kamu kurumu veya Hazine’den tahsil edilmesi nedeniyle, emekli ikramiyesi
ödemeleri bakımından SGK’nın emeklilik/yaşlılık, malûllük aylığı
bağlanan veya toptan ödeme yapılan memurlar ile emekliye sevk
edildikleri veya görev yaptıkları kamu kurumları arasında aracılık
görevi üstlendiğini belirtmek yanlış olmayacaktır.
Bu
nedenle de, sosyal güvenlik mevzuatının tek çatı altında toplandığı
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda,
Kanun’un 4/1-(c) bendi kapsamında
sigortalı olarak kabul edilen memurlar için emekli ikramiyesi ödenmesine
ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aslında, kıdem tazminatı
gibi verilen bir hizmetin karşılığı olan emekli ikramiyesi ödemesinin,
sosyal güvenlik mevzuatına göre ödenen sigorta primleriyle herhangi bir
bağı bulunmamakta ve 5510 sayılı Kanun ile güvence altına alınan kısa
veya uzun vadeli riskler arasında sayılmamaktadır. Dolayısıyla,
emekli ikramiyesi ödemelerinin SGK’ca yapılmaması amaçlanmıştır. Bu
amaçla, 5510 sayılı Kanun’un Anayasa Mahkemesi’nce[3] bazı maddeleri iptal edilen ilk halinde[4] geçici 4. maddede; “Kamu
görevlilerinin emeklilik ikramiyeleri, 08.06.1949 tarihli ve 5434
sayılı Kanun hükümlerince hesaplanarak bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren bir yıl süreyle, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun’un 89.
maddesi ve bu Kanunla mülga 24.05.1983 tarihli ve 2829 sayılı Kanun ile
personel kanunlarına göre Kurum’ca ödenir ve ilgili kurumlardan
tahsilât, anılan maddedeki usûlle yapılır. Bir yıllık sürenin
dolmasından itibaren emekli ikramiyeleri 08.06.1949 tarih ve 5434 sayılı
Kanun’un 89. maddesi hükümlerine göre kamu görevlisinin son defa
çalıştığı kurumunca, çalıştığı son kurumun özelleştirilmesi halinde ise
Hazine’ce ödenir.” hükmüne
yer verilmek suretiyle SGK’nın emekli ikramiyesi konusundaki bahsi geçen
aracılık görevinin, Kanun’un yürürlüğünden sonraki 1 yılın sonunda yani
01.01.2008 tarihinden itibaren sona ermesi öngörülmüştür. Ancak, uzun
yıllardır devam eden bu uygulamanın değişimi ve emekli ikramiyesinin
kurumlarca ödenemeye başlamasının ortaya çıkarabileceği mağduriyetleri
göz önünde bulunduran Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararı
uyarınca yapılan değişiklikler esas alınarak, memurlara emekli
ikramiyesi halen SGK tarafından ödenmekte, bilahare ilgili kurumlar veya
Hazine iki ay içinde faturası karşılığında ödemiş olduğu emekli
ikramiyesini SGK’ya iade etmektedir.
Bununla
birlikte, ilgili mevzuat uyarınca ödenen emekli ikramiyesine esas
alınacak hizmet süresi ile ikramiye tutarının tespitinde dikkate alınan
aylık bağlamaya esas tutarı oluşturan unsurların tespitinin SGK
tarafından yapılması, bu konudaki uyuşmazlıkların asıl tarafı olarak
SGK’nın görülmesini gerekli kılmaktadır.
III- EMEKLİLİK İŞLEMİNİN İPTALİ
Sosyal
Güvenlik Kurumu’nca yürütülen emeklilik işlemlerinin başlangıcını,
emeklilik mevzuatı çerçevesinde aylık bağlanması talebinde bulunan veya
söz konusu mevzuat uyarınca aylık bağlanma koşullarının oluştuğu tespit
edilen memurlar hakkında, kurumlarca alınacak emekliye sevk onayları
oluşturmaktadır. Ancak, ilgilerin talep etmeleri veya kurumlarının bu
talebi onaylamaları, talep eden ya da kurumunca emekliye sevk edilen
memur hakkında SGK tarafından koşulsuz olarak emeklilik işleminin
yapılmasını gerektirmemektedir. Memurların emeklilik mevzuatına göre
aylığa hak kazanıp kazanmadıkları ve devamında gerek bağlanacak aylık,
gerekse ödenecek emekli ikramiyesinin miktarının tespitinde önemli yer
tutan, intibak, ek gösterge, hizmet süresi gibi asli unsurların nelerden
oluşacağı SGK’nın yapmış olduğu uygunluk denetimi sonucunda ortaya
çıkmaktadır.
Diğer
taraftan, gerçekleştirilen her emeklilik işlemi, memurların kendi
rızalarıyla olmamaktadır. Kurumlarınca re’sen emekliye sevk edilme veya
bir göreve son işlemi sonrasında elde edilen emeklilik statüsü,
memurların kendi özgür iradeleriyle emekli olmalarıyla aynı anlamı ifade
etmemektedir. Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere emeklilik taleplerine
neden olan koşulların sonradan değişmesi ve bu aşamada ise emeklilikten
vazgeçememeleri[5],
yani emekli aylık ve ikramiyesinin miktarı bakımından önemli olan
intibak ve ek gösterge gibi unsurlardaki değişim nedeniyle, daha düşük
aylık ve daha düşük bir emekli ikramiyesi ile karşı karşıya kalınması,
memurları istemedikleri bir statüye geçmelerine neden olabilmektedir.
Özellikle
re’sen emeklilik ve uzun yıllar boyunca aylık alınacak olan düşük aylık
derece ve kademesi ile ek gösterge rakamı üzerinden gerçekleştirilen
işlemler olmak üzere, emeklilik işlemlerinin iptali talebiyle memurlarca
gerek SGK, gerekse emekli olunan kurumları aleyhine açılan davalarda
yargı organlarınca farklı kararlar verilmekle birlikte, memurlar lehine
verilen ve emeklilik işleminin iptaline neden olan kararlar sonrasında,
SGKà Kurum à Memur üçgeni içerisinde tersine işleyen bir süreç ortaya çıkmaktadır.
IV- EMEKLİLİK İŞLEMİ İPTAL EDİLEN MEMURA BU STATÜ GEREĞİ YAPILAN ÖDEMELERİN İADESİ
Emeklilik
işleminin bir yargı kararıyla iptali, bu işlemin taraflarını çeşitli
yükümlülükler altına sokmaktadır. Kuşkusuz, bu yükümlülüklerin
derecesini ise emeklilik işleminin iptali amacıyla açılan davada yer
alan talep ve bu talep çerçevesinde verilecek yargı kararları
belirlemektedir.
Bilindiği
üzere, Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti
olduğu, 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve
savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, 138. maddesinin son fıkrasında
ise, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına
uymak zorunda oldukları, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını
hiçbir şekilde değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremeyeceği düzenlenmiştir. Yine, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde; “Danıştay,
bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve
yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare,
gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.” denilmek suretiyle idarenin yargı kararlarını yerine getirmesi zorunluluğu bir kez daha vurgulanmıştır.
Buna
göre, uygulamada daha çok re’sen emeklilik işleminin iptali talebiyle
açılan davalarda verilen kararlarda olmak üzere, emeklilik işleminin
baştan itibaren geçersizliğine karar verilirken, kurumlarca hatalı
olarak tespit edilen intibak ve ek göstergeye dayalı olarak yapılan
talep ve emeklilik işleminin iptali amacıyla açılan davalarda olduğu
gibi bazı davalarda ise emeklilik işlemlerini geçerli kılacak şekilde
ancak, memurlara ve kurumlarına belirtilen intibak ve ek gösterge
kayıplarının giderilmesine yönelik iptal kararlarının verildiği de
görülmektedir.
Yargı
organlarınca emeklilik işleminin iptali talebiyle açılan davalarda
verilen kararların içeriklerini çeşitlendirmek mümkün olmakla birlikte,
genel olarak belirtilen iki tür iptal kararı sonrasında emeklilik
işleminin taraflarının yükümlülükleri farklılık gösterebilmektedir. Bu
kapsamda, yargı kararı ile emeklilik işlemi baştan itibaren iptal edilen
bir memurun, emekliye sevk edildiği tarihten itibaren göreve iadesi,
kurumuna, memura görevden uzak kaldığı süreye ilişkin aylık ve diğer özlük haklarının
ödenmesini gerektirirken, memurun emeklilik statüsünde bulunduğu süre
içerisinde almış olduğu emekli aylıklarını ise SGK’ya iadesini
gerektirmektedir. Tabi bu arada emekli olma nedeniyle SGK tarafından
ödenen emekli ikramiyesinin de ödenme gerekçesi ortadan kalktığından bu
ödemenin de iadesi sorunu ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda
ifade edilen ikinci tür yargı kararlarında, bir yandan emeklilik işlemi
geçerli kabul edilip, diğer yandan da memurun göreve iadesine
hükmedilmesinin sonuçları ise çok kapsamlı olmamaktadır. Yargı kararı
uyarınca görevine iade edilen memurun göreve başladığı tarihi takip eden
aybaşından itibaren aylıkları kesilmek suretiyle emeklilik statüsü
sonlandırılırken, kurumunca ödenecek özlük haklarının başlangıcı da
göreve başladığı tarih olmaktadır. Bu tür kararlar emeklilik nedeniyle
ödenen gerek emekli aylıklarının, gerekse emekli ikramiyesinin iadesini
gerektirmemektedir.
Diğer
taraftan, emeklilik işleminin iptalini gerekli kılan bir başka hususa
ilişkin olarak 5434 sayılı Kanun’a eklenen ek 83. maddeyle, kendi isteği
ile emekliye ayrılan, ancak aylık bağlandıktan sonra SGK’ca, emeklilik
işlem tarihinde hizmet süresinin eksik olduğu veya gerekli yaş şartını
henüz haiz olmadığı tespit olunanların, emekli aylığı alınan süresi,
eksik hizmet süresinden veya yaş şartının yerine getirilmesi için
tamamlanması gereken süreden fazla olanların emeklilik işlemleri ise
geçerliliğini sürdürmesine imkan tanınmıştır. Böylece, emeklilik
işleminin iptali sonrasında gerek emekli aylık ve emekli ikramiyesi
tutarlarının borç çıkartılması, gerekse ilgililere göreve iade nedeniyle
aylık ve diğer özlük haklarının ödenmesini gerektiren bir işlem süreci
ortadan kaldırılmıştır.
V- İPTAL EDİLEN EMEKLİLİK İŞLEMİNE BAĞLI OLARAK ÖDENEN EMEKLİ İKRAMİYESİNİN TAHSİLİ
Emeklilik işleminin yargı kararı ile iptali, bir memurun “emekli”
sıfat/statüsüyle birlikte, kendisine SGK tarafından yapılan emekli
ikramiyesi ödemesinin hukuki dayanağının da ortadan kalkması anlamına
gelmektedir. II. Bölümde belirtildiği gibi memurlara emekli ikramiyesi
ödenmesinin asıl şartı, kendisine ilgili mevzuat hükümleri uyarınca
aylık bağlanması veyahut toptan ödeme yapılmasıdır. Bu nedenledir ki,
tesis edilen emeklilik işleminin yargı kararı dahil herhangi bir nedenle
iptali, ödenen emekli ikramiyesinin hukuki dayanağının da iptali
sonucunu doğurmaktadır.
Öte
yandan, memurlara emekli ikramiyesinin SGK’ca ödeneceğine ilişkin açık
hükme rağmen, bu şekilde emeklilik işlemleri iptal edilenlere ödenen
ikramiyenin nasıl ve hangi kurumca geri alınacağına dair bir hüküm
bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bu ödeme bakımından aracı durumunda
olduğu ifade edilen SGK’nın, yapmış olduğu emekli ikramiyesi ödemesini
faturası karşılığında geri alıyor olması, iptal edilen emeklilik işlemi
nedeniyle iade edilecek emekli ikramiyesini tahsil edecek kurumun
dolaylı olarak SGK’nın çıkarmış oluğu faturayı ödeyen kurum olmasını
gerektirmektedir.
Nitekim SGK, 24.03.2011 tarih ve 2011/32 sayılı Genelgesi’nin[6] 14. maddesinde, “…
kurumlar tarafından re’sen emekliye sevk edilenlerden idari yargıya
başvurarak emeklilik işlemini iptal ettirenlerin tekrar görevlerine
başlatılmaları sırasında, kendilerine ödenen emekli ikramiyesi ile
emekli aylıkları hakkında ne gibi işlem yapılacağı hususlarında
tereddütler ortaya çıkabildiğinden konu hakkında aşağıdaki açıklamalara
göre işlem tesisi gerekmektedir. Buna göre;
a)
Re’sen emekliye sevk edilenlerden emeklilik işlemi idari yargı kararı
ile iptal edilenlerin emekli sıfatı ortadan kalktığından kendisine
Kurumumuzca yapılan ikramiye ödemesinin hukuki dayanağı da ortadan
kalkmaktadır. Bu nedenle ilgililerin göreve başlatılmaları sırasında söz
konusu ikramiyenin kurumlarca kendilerinden geri istenilmesi
gerekmektedir. …”
açıklamasına yer verilmek suretiyle, yargı kararları ile emeklilik
işlemi iptal edilenlere ödenmiş olan emekli ikramiyesi tutarlarının, bu
ödemeye esas olan işlemin ortadan kalkması nedeniyle tahsili ve bu
işleminde ilgililerin kurumlarınca yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, yine uygulamada emekli ikramiyesinin ilgililerce göreve iadeleri sonrasında kısmen veya tamamen ödenmediği ve ilgililerin
tekrar emekliye sevkleri sonrasında SGK’nın ikinci emeklilik nedeniyle
ödenecek emeklilik ikramiyesinden tahsil edilmesi gereken tutarın mahsup
işlemine tabi tutularak fark ikramiye tutarının ilgililere ödenmesi
şeklinde bir işlemin yapılmasını gerekli kıldığı görülmektedir. Bu
uygulama ise, enflasyonun büyük rakamlara ulaştığı geçmiş dönemler
dikkate alındığında, emeklilikleri yargı kararlarıyla iptal edilen
memurlar lehine olmak üzere, ödenen emekli ikramiyesinin geri alınmaması
nedeniyle haksız kazancın ortaya çıkmasına ve ikramiyeyi ödeyen
kurumların, dolayısıyla kamunun zarara uğramasına neden olabilmektedir.
Bununla
birlikte, konuyu talebi dışında veya talebini sakatlayan hatalı
işlemler nedeniyle hakkında emeklilik işlemi uygulanan memurlar
açısından değerlendirdiğimizde ise, açmış olduğu dava nedeniyle ne tür
bir kararla karşı karşıya kalacağını çok fazla kestiremeden ve uzunca
bir süreyi içerebilen yargılama süreci dikkate alınarak, kendisine
ödenen emekli ikramiyesini çeşitli şekilde değerlendiren bir memurun,
lehine verilen bir karar sonrasında yüklü bir miktarı içeren emekli
ikramiyesini iade yükümlülüğü altında tutmak, Anayasa’da yer alan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak bir başka uygulamanın yapılması sonucunu doğurmaktadır.
Nitekim, benzer bir konuya ilişkin 2003/36 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde[7];
“5434
sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 3/4/2003 tarihli ve 4839 sayılı
Kanunla değişik 40. maddesi uyarınca, 61 yaşını doldurmuş olmaları
nedeniyle emekliye sevk edilen ve mezkûr Kanun’un yürürlüğe girdiği
17.04.2003 tarihi ile Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararının
yürürlüğe girdiği 10.05.2003 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığı
Genel Müdürlüğünce emeklilik işlemleri sonuçlandırılanlardan görevlerine
geri dönmek isteyenlerin, bu Genelge’nin yayımı tarihinden itibaren 15
gün içerisinde kurumlarına yazılı olarak başvurmaları kaydıyla;
Danıştay Birinci Dairesinin konuya ilişkin 30.05.2003 tarihli ve E. 2003/71, K. 2003/69 sayılı istişari görüşü çerçevesinde;
1. Emekliye sevk tarihleri itibariyle görevlerine iade edilmeleri,
2.
Emeklilik işlemi hiç gerçekleşmemiş kabul edilerek hesaplanacak
aylıklarından emekli aylığı olarak ödenen kısmının mahsup edilerek geri
kalan kısmının ödenmesi,
3. Emekli ikramiyelerinin kurumlarınca geri istenilmemesi
uygun görülmüştür.”
denilmek suretiyle, bu kapsamda göreve iade edilen kamu personeline
ödenen emekli ikramiyesinin mahsup işlemine konu olacak şekilde
ilgililerden tahsil edilmemesi hususunda açıklama yapılmıştır.
Söz konusu Genelge’de bahsi geçen 30.05.2003 tarih ve E. 2003/71, K. 2003/69 sayılı istişari görüşte de; “…
Emekliye sevk işlemleri hakkında idari yargı mercilerince verilen
yürütmenin durdurulması veya iptal kararlarının uygulanması sonucu
görevlerine iade edilenlere ödenmiş olan emekli ikramiyesinin
kurumlarınca geri istenilmesi nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklarda
verilen Danıştay kararlarının, ikramiyelerin iade edilmeyeceği yönünde
olduğu görülmektedir. Aynı konuda Yargıtay’ca verilen kararlarda da,
ödenmiş olan emekli ikramiyelerinin, görevlerine iade edilen
iştirakçilerden istenilmesinin objektif iyi niyet kuralları, hakkaniyet
ilkeleri ve hukuk devleti esaslarına ters düşeceğinin hükme bağlandığı
anlaşılmaktadır.
Bu
durumda, geri alma işlemleri ile iptal kararları aynı hukuki sonucu
doğurduğundan, yaş haddinden emekliye sevk işlemlerinin idarece geri
alınması üzerine, görevine iade edilen kamu görevlilerinden daha önce
ödenen emekli ikramiyesinin geri istenilmesi, objektif iyi niyet
kuralları, hakkaniyet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacaktır….” şeklindeki açıklamaları içermektedir.
VI- SONUÇ
Emekli ikramiyesine ilişkin yürürlükteki mevzuat, SGK’nın
ödediği emekli ikramiyesi bakımından, iptal edilen emeklilik işlemi
sonrasında ilgili kamu kurumunu tahsil yükümlülüğüne sokmaktadır. Ancak,
bu kapsamdaki işlemler bakımından uygulama birliği sağlanarak, ayrıca
bir idari veya yargı kararına ihtiyaç bulunmadan ve gerek herhangi bir
kişi ya da kurumun kamu zararına sebebiyet verdiği gerekçesiyle
suçlanmaması, gerekse emeklilikleri yargı kararlarıyla iptal edilen
memurlara ödenmiş olan emekli ikramiyesinin haksız bir ödeme niteliği
kazanmaması için, ilgili hükümlerin gözden geçirilmesi uygun olacaktır.
Bu kapsamda da, emeklilikleri iptal edilenlere ödenen emekli
ikramiyelerinin geri alınmaması veya memurlara iade konusunda seçimlik
bir hakkın verilmesi suretiyle, ikramiyesini iade edenlere ikinci
emeklilik işlemi tarihindeki hükümlere göre ikramiye ödenmesi, iade
etmeyenlere ise 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin sekizinci fıkrası
uyarınca yalnızca sonradan geçen hizmetleri karşılığında emekli
ikramiyesinin ödenmesinin hükme bağlanması, sorunun çözümü bakımından
gerekli görülmektedir.
* SGK, Sosyal Güvenlik Uzmanı
[1] Ahmet ALTINTAŞ, “Emeklilik Neden Teşvik Ediliyor?”, e-Yaklaşım, Mart 2012, Sayı: 231
[2] Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarih ve E. 2012/33, K. 2012/174 sayılı Kararı.
[3]
Anayasa Mahkemesi’nin, 15.12.2006 tarih ve E. 2006/111, K. 2006/112
sayılı Kararı (30.12.2006 tarih ve 26392 5. Mükerrer sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır).
[4] 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[5] İsmail ERTÜZÜN, “İstekle Emeklilik Talebinden En Son Hangi Aşamada Vazgeçilebilir?”, Yaklaşım, Mayıs 2013, Sayı: 245
[6] Bkz. www.sgk.gov.tr
[7] 06.06.2003 tarih ve 25130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder