12 Ağustos 2015 Çarşamba

Emekli Alacaklarında Hak Kaybettirici Süreler

Yazar: Akın ŞİMŞEK*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
Zamanaşımı “Yasanın belli ettiği koşullar altında belli bir sürenin geçmesi ve bunun sonucunda kimi hakların kazanılması ya da düşmesi”, hakkın düşmesi ise “Yasa, sözleşme ya da yargıcın saptadığı belli bir süre içinde, kullanılmaması yüzünden bir hakkın ortadan kalkması” olarak tanımlanmaktadır[1]. Diğer kamu borç ve alacaklarında olduğu gibi hak sahiplerinin sosyal güvenlik alacaklarında da zamanaşımı ve hak düşürücü süreler ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar 5510 sayılı Kanunla belirlenmiş olup bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre işlem yapılmaktadır. Özellikle sigortalıların ve hak sahibi dul ve yetimlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alacakları genel olarak başvuru şartına bağlanmış olup hakların zamanında aranmamasında genel olarak beş yıllık bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ve beş yılın dolumundan sonra yapılan başvurularda başvuru tarihinden veya başvuru tarihini takip eden ay başından itibaren hakkın kazanılmasına imkan sağlanmıştır.
Bu makalede önce mevzuatına yer verilerek sosyal güvenlik sisteminde emekli alacaklarında hak kaybettirici sürelerden ve hangi sürelerin hak kaybında etkili olmayacağından bahsedilecektir
II- İLGİLİ MEVZUAT
Sosyal güvenlik alacaklarında zamanaşımı uygulaması ve hak düşürücü sürelere 5510 sayılı Kanun’un “Zamanaşımı, Hakkın Düşmesi ve Avans” başlıklı 97. maddesinde Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan  hallerde, iş kazası, meslek hastalığı,  vazife malûllüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.
Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse düşer.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin alacakları, hakkı doğuran olayın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren ise beş yıl sonunda düşer.” denilmek suretiyle konu hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin[2] “Zamanaşımının Mahiyeti ve Süresi” başlıklı 118. maddesinde Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları, on yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımı tarihi; rücu konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurumun onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.
Kanunda aksine hüküm bulunmayan, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hâllerinde bağlanması gereken gelir ve aylıklara hak kazanıldığı tarihten itibaren, talep tarihi beş yılı aştığında, talep tarihinden geriye doğru beş yıllık kısmı hak sahiplerine ödenir. Geriye kalan kısım ise zamanaşımına uğrar.
Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler hakkında, yukarıdaki ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse düşer.
Sigortalının yargı kararıyla gaipliğine karar verilmesi hâlinde, hak sahiplerine bağlanacak gelir ve aylıklarla yapılacak toptan ödemeler ve genel sağlık sigortasına ait alacakların zaman aşımı süresi, gaipliğe ilişkin kararın kesinleştiği tarihte başlar. denilerek konuya açıklık getirilmiştir.
Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2011/58 sayılı Genelgesinde de örneklerle konuya ilişkin açıklamalar yapılmış ve sigortalılar, hak sahibi dul ve yetimleri ile uygulayıcılar açısından usul ve esaslar belirlenmiştir.
III- AYLIK BAĞLANMASI İÇİN BAŞVURUDA SÜRE
5510 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğramaktadır. Zamanaşımına uğrayan sürenin tespitinde; sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek 5 yıla kadarki bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan süreye ilişkin gelir ve aylıklar zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir. Bu durum olağan haller için geçerli olup sigortalı veya hak sahipleri 5 yıl içinde ağır hastalık hali, kısıtlılık gibi nedenlerle Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmadıklarını ispat ederlerse zamanaşımı uygulanmadan hak edilen gelir ve aylıklar hak edildiği tarihten itibaren ödenecektir[3]. Diğer taraftan,
- 506 sayılı Kanun’un mülga 99. maddesinde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde ödenmezse zamanaşımına uğrayarak, yazılı istek tarihini,
- 1479 sayılı Kanun’un mülga 43. maddesi gereği ise, hakkı doğuran olay tarihinden 5 yıl geçtikten sonra talepte bulunanların ölüm aylıkları, talep tarihini,
Takip eden aybaşından itibaren ödenmekte iken, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğramaktadır. Bu mülga kanun hükümlerinde; iş kazası ve meslek hastalığı ile ölüm hallerinde gelir ve aylık hakkının doğduğu tarihten itibaren 5 yıllık sürede istenmeyen gelir ve aylıklar zamanaşımına uğramakta, gelir ve aylıklar sigortalı ve hak sahiplerinin tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlandığından, 2008 yılı Ekim ayı başından önce hak kazanılan gelir ve aylıkların durumu öncelikle mülga kanunlara göre değerlendirilecek ve beş yıllık sürenin dolup dolmadığına 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle bakılacaktır. Gelir ve aylığa hak kazanılan tarih ile 2008 yılı Ekim ayı başı arasında 5 yıldan fazla sürenin geçmiş olması halinde yapılacak ikinci işlem, , 2008 yılı Ekim ayı başı ile hak sahiplerinin talebi arasında 5 yıllık sürenin geçip geçmediğinin tespit edilmesidir. Sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek 5 yıla kadar olan bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan süre zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir[4].
IV- AYLIK TAHSİL EDİLMEZSE SÜRE
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanun’un 116. maddesi gereğince emekli, adi malullük, vazife malullüğü, dul ve yetim aylıklarını almak üzere, bu aylıkların tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız bir yıl sonuna kadar müracaat etmeyenlerin aylıkları kesilmekteydi. Bunlardan kesilme tarihinden itibaren 5 yıl içinde yazı ile müracaat edenlere kesilen aylıkları tekrar bağlanmakta ve geçmiş müddete ait aylıkları da toptan ödenmekteydi. Bu 5 yıldan sonra müracaat edenlerin aylıkları, müracaat tarihlerini takip eden ay başından itibaren yeniden bağlanarak ödenmekte ve geçmiş için bir şey ödenmemekteydi. Aynı şekilde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 99, 1479 sayılı Kanun’un mülga 78. maddeleri gereğince herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığını  beş yıl içinde almayanların, söz konusu gelir ve aylıkları ödenmemekteydi.
Ancak 5510 sayılı Kanun’un aylıklarda zamanaşımını düzenleyen 97. maddesi ile diğer maddelerinde bağlanan gelir ve aylıklardan herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığın alınmaması durumunda zamanaşımı uygulaması öngörülmemiş olup 2008 yılı Ekim ayı başından önce bağlanan gelir ve aylıklardan herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığın beş yıl içinde alınmaması durumunda, alınmayan gelir ve aylığın ödeme tarihi ile 2008 yılı Ekim ayı başı arasında beş yıllık sürenin dolup dolmadığına bakılacak; 5 yıllık sürenin dolması halinde, 2008 yılı Ekim ayı başı öncesinde 5 yıllık süre ile 2008 yılı Ekim ayı başı sonrası, 5 yıllık sürenin dolmaması halinde ise 2008 yılı Ekim ayı başı  öncesi ve sonrası, gelir ve aylıklar ödenecektir. Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunan memurlar açısından bu beş yıllık süre bir yıllık tahakkuktan sonra tahsil edilmeme nedeniyle geçen süre de dikkate alınarak 6 yıl olarak uygulanacaktır.
V- GELİRLERİN TAHSİLİNDE SÜRE
Sigortalılara iş kazası veya meslek hastalığı sigortasından geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği veya durumuna göre sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır. Bu kapsamda sigortalılardan iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürleri nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumunca(SGK) yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden yine SGK Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilenler sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanmaktadırlar. Bu kapsamda gelir bağlanmasında sigortalıların mutlaka tahsis talebinde bulunmaları gerekmekte olup zamanaşımı süresinin tespitinde gelir başlangıç tarihi ile tahsis talep tarihi esas alınmaktadır. Yine aylık bağlama talebindeki zamanaşımında olduğu gibi zamanında başvurmamanın haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler hakkında zamanaşımı hükümleri uygulanmayacaktır.
VI- SONUÇ
Emekliler açısından da hak düşürücü yaptırımları olmasına rağmen özellikle sigortalılar ile hak sahibi dul ve yetimleri açısından sosyal güvenlik alacaklarında zamanaşımının bilinmesi büyük önem arz etmektedir. Hak sahibi bir dul veya yetimin sigortalının vefat ettiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde aylık bağlanma talebinde bulunması halinde geçmişe yönelik olarak taraflarına toplu ödeme yapılmaktadır. Ancak 5 yıl geçtikten sonra başvurmaları halinde ise bu sürede başvurmamış olmaları haklı bir sebebe de bağlı değilse geçmişe yönelik bir ödeme yapılmamakta olup taraflarına başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanmaktadır. Bu durumda da kişiler en az 5 yıllık aylık ödemesinden mahrum kalmaktadırlar. Kısa vadeli sigorta kollarına ödenen primlerden ve ölüm sigortasından kazanılan geçici iş göremezlik ödeneği, evlenme ve cenaze ödenekleri ile ölüm toptan ödemeleri gibi diğer ödemeler için de 5 yıllık bir zaman aşımı süresi bulunmaktadır. Bu ödemeler zamana bağlı veya bir defaya mahsus ödemeler olduğundan hakkın doğduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde istenmezse tamamen zamanaşımına uğramakta ve başvuru süresinin geçirilmesi haklı bir sebebe dayanmıyorsa burada hak düşürücü süre uygulandığından söz konusu haklara bağlı ödemeler beş yıl içinde istenilmezse bir daha talep edilemeyecek ve bu kapsamda da ödenemeyecektir. Bu hak düşürücü süreye de dikkat edilmesi gerekmektedir.


* Kamu Yönetimi Uzmanı, Rekabet Kurumu İdari Koordinatör
[1] TDK Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/
[2] 12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[3] Akın Şimşek, “Sosyal Güvenlik Alacaklarında Zamanaşımı ve Hakkın Düşmesi”, Vergi Raporu, Ekim 2011
[4] SGK, 2011/58 sayılı Genelge.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder