Yazar: Akın ŞİMŞEK*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
Zamanaşımı “Yasanın belli ettiği koşullar altında belli bir sürenin geçmesi ve bunun sonucunda kimi hakların kazanılması ya da düşmesi”, hakkın düşmesi ise “Yasa, sözleşme ya da yargıcın saptadığı belli bir süre içinde, kullanılmaması yüzünden bir hakkın ortadan kalkması” olarak tanımlanmaktadır[1].
Diğer kamu borç ve alacaklarında olduğu gibi hak sahiplerinin sosyal
güvenlik alacaklarında da zamanaşımı ve hak düşürücü süreler ve
uygulamaya ilişkin usul ve esaslar 5510 sayılı Kanunla belirlenmiş olup
bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre işlem
yapılmaktadır. Özellikle sigortalıların ve hak sahibi dul ve
yetimlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alacakları genel olarak başvuru
şartına bağlanmış olup hakların zamanında aranmamasında genel olarak
beş yıllık bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ve beş yılın dolumundan
sonra yapılan başvurularda başvuru tarihinden veya başvuru tarihini
takip eden ay başından itibaren hakkın kazanılmasına imkan sağlanmıştır.
Bu
makalede önce mevzuatına yer verilerek sosyal güvenlik sisteminde
emekli alacaklarında hak kaybettirici sürelerden ve hangi sürelerin hak
kaybında etkili olmayacağından bahsedilecektir
II- İLGİLİ MEVZUAT
Sosyal güvenlik alacaklarında zamanaşımı uygulaması ve hak düşürücü sürelere 5510 sayılı Kanun’un “Zamanaşımı, Hakkın Düşmesi ve Avans” başlıklı 97. maddesinde “Bu
Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek
hastalığı, vazife malûllüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir
ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde
istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.
Kuruma
müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre
ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Kısa
vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer
haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse
düşer.
Bu
Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği
tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin
gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip
etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur.
Genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin alacakları,
hakkı doğuran olayın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde
istenmezse zamanaşımına uğrar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren
ise beş yıl sonunda düşer.” denilmek suretiyle konu hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin[2] “Zamanaşımının Mahiyeti ve Süresi” başlıklı 118. maddesinde “Kanuna
dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları, on yıllık
zamanaşımına tabidir. Zamanaşımı tarihi; rücu konusu gelir ve aylıklar
bakımından Kurumun onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf
veya ödeme tarihinden itibaren başlar.
Kanunda
aksine hüküm bulunmayan, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hâllerinde
bağlanması gereken gelir ve aylıklara hak kazanıldığı tarihten
itibaren, talep tarihi beş yılı aştığında, talep tarihinden geriye doğru
beş yıllık kısmı hak sahiplerine ödenir. Geriye kalan kısım ise
zamanaşımına uğrar.
Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler hakkında, yukarıdaki ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
Kısa
vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer
haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse
düşer.
Sigortalının
yargı kararıyla gaipliğine karar verilmesi hâlinde, hak sahiplerine
bağlanacak gelir ve aylıklarla yapılacak toptan ödemeler ve genel sağlık
sigortasına ait alacakların zaman aşımı süresi, gaipliğe ilişkin
kararın kesinleştiği tarihte başlar.” denilerek konuya açıklık getirilmiştir.
Ayrıca
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2011/58 sayılı Genelgesinde de örneklerle
konuya ilişkin açıklamalar yapılmış ve sigortalılar, hak sahibi dul ve
yetimleri ile uygulayıcılar açısından usul ve esaslar belirlenmiştir.
III- AYLIK BAĞLANMASI İÇİN BAŞVURUDA SÜRE
5510
sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı
ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın
kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı
zamanaşımına uğramaktadır. Zamanaşımına uğrayan sürenin tespitinde;
sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek
5 yıla kadarki bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan süreye ilişkin gelir
ve aylıklar zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir. Bu durum olağan
haller için geçerli olup sigortalı veya hak sahipleri 5 yıl içinde ağır
hastalık hali, kısıtlılık gibi nedenlerle Sosyal Güvenlik Kurumuna
başvurmadıklarını ispat ederlerse zamanaşımı uygulanmadan hak edilen
gelir ve aylıklar hak edildiği tarihten itibaren ödenecektir[3]. Diğer taraftan,
-
506 sayılı Kanun’un mülga 99. maddesinde, iş kazalarıyla meslek
hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar
hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde ödenmezse
zamanaşımına uğrayarak, yazılı istek tarihini,
-
1479 sayılı Kanun’un mülga 43. maddesi gereği ise, hakkı doğuran olay
tarihinden 5 yıl geçtikten sonra talepte bulunanların ölüm aylıkları,
talep tarihini,
Takip
eden aybaşından itibaren ödenmekte iken, iş kazası, meslek hastalığı ve
ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın
kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı
zamanaşımına uğramaktadır. Bu mülga kanun hükümlerinde; iş kazası ve
meslek hastalığı ile ölüm hallerinde gelir ve aylık hakkının doğduğu
tarihten itibaren 5 yıllık sürede istenmeyen gelir ve aylıklar
zamanaşımına uğramakta, gelir ve aylıklar sigortalı ve hak sahiplerinin
tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlandığından,
2008 yılı Ekim ayı başından önce hak kazanılan gelir ve aylıkların
durumu öncelikle mülga kanunlara göre değerlendirilecek ve beş yıllık
sürenin dolup dolmadığına 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle
bakılacaktır. Gelir ve aylığa hak kazanılan tarih ile
2008 yılı Ekim ayı başı arasında 5 yıldan fazla sürenin geçmiş olması
halinde yapılacak ikinci işlem, , 2008 yılı Ekim ayı başı ile hak
sahiplerinin talebi arasında 5 yıllık sürenin geçip geçmediğinin tespit
edilmesidir. Sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye
doğru gidilerek 5 yıla kadar olan bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan
süre zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir[4].
IV- AYLIK TAHSİL EDİLMEZSE SÜRE
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanun’un 116. maddesi gereğince emekli,
adi malullük, vazife malullüğü, dul ve yetim aylıklarını almak üzere,
bu aylıkların tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız bir
yıl sonuna kadar müracaat etmeyenlerin aylıkları kesilmekteydi.
Bunlardan kesilme tarihinden itibaren 5 yıl içinde yazı ile müracaat
edenlere kesilen aylıkları tekrar bağlanmakta ve geçmiş müddete ait
aylıkları da toptan ödenmekteydi. Bu 5 yıldan sonra müracaat edenlerin
aylıkları, müracaat tarihlerini takip eden ay başından itibaren yeniden
bağlanarak ödenmekte ve geçmiş için bir şey ödenmemekteydi. Aynı şekilde
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 99, 1479 sayılı Kanun’un mülga
78. maddeleri gereğince herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığını
beş yıl içinde almayanların, söz konusu gelir ve aylıkları
ödenmemekteydi.
Ancak
5510 sayılı Kanun’un aylıklarda zamanaşımını düzenleyen 97. maddesi ile
diğer maddelerinde bağlanan gelir ve aylıklardan herhangi bir döneme
ilişkin gelir ve aylığın alınmaması durumunda zamanaşımı uygulaması
öngörülmemiş olup 2008 yılı Ekim ayı başından önce bağlanan gelir ve
aylıklardan herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığın beş yıl içinde
alınmaması durumunda, alınmayan gelir ve aylığın ödeme tarihi ile 2008
yılı Ekim ayı başı arasında beş yıllık sürenin dolup dolmadığına
bakılacak; 5 yıllık sürenin dolması halinde, 2008 yılı Ekim ayı başı
öncesinde 5 yıllık süre ile 2008 yılı Ekim ayı başı sonrası, 5 yıllık
sürenin dolmaması halinde ise 2008 yılı Ekim ayı başı öncesi ve
sonrası, gelir ve aylıklar ödenecektir. Emekli Sandığı iştirakçiliği
bulunan memurlar açısından bu beş yıllık süre bir yıllık tahakkuktan
sonra tahsil edilmeme nedeniyle geçen süre de dikkate alınarak 6 yıl
olarak uygulanacaktır.
V- GELİRLERİN TAHSİLİNDE SÜRE
Sigortalılara
iş kazası veya meslek hastalığı sigortasından geçici iş göremezlik
süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği veya durumuna göre sürekli
iş göremezlik geliri bağlanmaktadır. Bu kapsamda sigortalılardan iş
kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürleri
nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumunca(SGK) yetkilendirilen sağlık hizmeti
sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden
yine SGK Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında
azalmış bulunduğu tespit edilenler sürekli iş göremezlik gelirine hak
kazanmaktadırlar. Bu kapsamda gelir bağlanmasında sigortalıların mutlaka
tahsis talebinde bulunmaları gerekmekte olup zamanaşımı süresinin
tespitinde gelir başlangıç tarihi ile tahsis talep tarihi esas
alınmaktadır. Yine aylık bağlama talebindeki zamanaşımında olduğu gibi
zamanında başvurmamanın haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler
hakkında zamanaşımı hükümleri uygulanmayacaktır.
VI- SONUÇ
Emekliler
açısından da hak düşürücü yaptırımları olmasına rağmen özellikle
sigortalılar ile hak sahibi dul ve yetimleri açısından sosyal güvenlik
alacaklarında zamanaşımının bilinmesi büyük önem arz etmektedir. Hak
sahibi bir dul veya yetimin sigortalının vefat ettiği tarihten itibaren 5
yıl içerisinde aylık bağlanma talebinde bulunması halinde geçmişe
yönelik olarak taraflarına toplu ödeme yapılmaktadır. Ancak 5 yıl
geçtikten sonra başvurmaları halinde ise bu sürede başvurmamış olmaları
haklı bir sebebe de bağlı değilse geçmişe yönelik bir ödeme yapılmamakta
olup taraflarına başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık
bağlanmaktadır. Bu durumda da kişiler en az 5 yıllık aylık ödemesinden
mahrum kalmaktadırlar. Kısa vadeli sigorta kollarına ödenen primlerden
ve ölüm sigortasından kazanılan geçici iş göremezlik ödeneği, evlenme ve
cenaze ödenekleri ile ölüm toptan ödemeleri gibi diğer ödemeler için de
5 yıllık bir zaman aşımı süresi bulunmaktadır. Bu ödemeler zamana bağlı
veya bir defaya mahsus ödemeler olduğundan hakkın doğduğu tarihten
itibaren 5 yıl içinde istenmezse tamamen zamanaşımına uğramakta ve
başvuru süresinin geçirilmesi haklı bir sebebe dayanmıyorsa burada hak
düşürücü süre uygulandığından söz konusu haklara bağlı ödemeler beş yıl
içinde istenilmezse bir daha talep edilemeyecek ve bu kapsamda da
ödenemeyecektir. Bu hak düşürücü süreye de dikkat edilmesi
gerekmektedir.
* Kamu Yönetimi Uzmanı, Rekabet Kurumu İdari Koordinatör
[1] TDK Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/
[2] 12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[3] Akın Şimşek, “Sosyal Güvenlik Alacaklarında Zamanaşımı ve Hakkın Düşmesi”, Vergi Raporu, Ekim 2011
[4] SGK, 2011/58 sayılı Genelge.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder