12 Ağustos 2015 Çarşamba

Gayrimenkul Alım-Satımı Yapılmasından Elde Edilen Gelirin Vergisel Boyutu; Diğer Kazanç ve İrat/Ticari Kazanç Ayrımı

Yazarlar: Murat UÇKUN*
                Fatih Adıgüzel GÜLER**
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
İnşaat sektörünün hız kazandığı günümüzde birçok kişi, amatörce mevcut birikimini değerlendirmek düşüncesiyle ve/veya bunun yanında profesyonel olarak alım satım yaparak kazanç elde etmek saikıyla gayrimenkul alım satımı gerçekleştirebilmektedir. Birçoğumuz gayrimenkul alım satımından elde ettiğimiz kazancın nasıl vergilendirileceği sorusunu kendimize sorarız. Bu konuyu makalemizde, bireysel olarak sadece oturmak gayesiyle ev alan ancak kısa veya uzun vadede satan kişiler ile ileride değerlenir satarım düşüncesiyle bir veya birden fazla gayrimenkul alan ve satan kişilerin elde ettiği gelir açısından değerlendirilecektir.  Bu yazımızda Gayrimenkul alım satımından elde edilen gelirin “Diğer Kazanç ve İrat” olarak mı, “Ticari Kazanç” olarak mı vergilendirilmesi gerektiği ayrımına değinilerek kişilerin elde ettiği kazançların vergisel sorumlulukları izah edilecektir. Konuyu basit bir dille anlatma adına detay bilgiler dip not şeklinde verilecektir.
2709 sayılı T.C. Anayasamızın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” hükmü, aynı maddenin devamında “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmü yer almaktadır(1). Hangi gelirlerin ne şekilde vergilendirileceği Türk Vergi Sitemimizde yer alan kanunlar ile ortaya konmuştur. Konumuz olan gayrimenkul alım satımından elde edilen kazancın vergilendirilmesi ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK), 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu ile düzenlenmiştir.
II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Kişi hangi gelirlerini beyan etmek zorundadır? Elde ettiği gelirin ne kadarını bildirmek zorundadır? Gelirin unsurları nelerdir? gibi sorular akla gelmekle beraber bu sorulara gayrimenkul satışı ile sınırlı cevap aramaya çalışacağız.
GVK’nın 70. maddesinde gayrimenkul kavramı için “mal ve haklar” ifadeleri kullanılmaktadır. Mezkûr madde, alım satıma konu olabilecek unsurları çok geniş tutmuştur. Madde de sayılan mal ve haklar özetle aşağıdaki gibidir(2).
- Arazi, bina, maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzleri ve teferruatı,
- Voli mahalleri ve dalyanlar,
- Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,
- Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları
GVK’nın 1. maddesinde; “Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.” hükmü yer almaktadır(3). Aynı Kanun’un gelirin unsurlarını sıraladığı 2. maddesinde; “Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır: 1. Ticarî kazançlar, 2. Ziraî kazançlar, 3. Ücretler, 4. Serbest meslek kazançları, 5. Gayrimenkul sermaye iratları, 6. Menkul sermaye iratları, 7. Diğer kazanç ve iratlar. Bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.” hükmü yer almaktadır(4).
Gerçek kişilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi Kanunu’nda iki ayrı gelir türünde düzenleme bulunmaktadır. Yukarda zikredilen kanun maddesinde yer aldığı üzere bunlardan biri Ticari Kazanç” diğeri ise Diğer Kazanç ve İrat” başlığı altında yer alan Değer Artış Kazancı”dır.
Kanun’un 37. maddesinin 1. fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış ve aynı maddenin ikinci fıkrasının 4. bendinde gayrimenkullerin alım, satım ve inşa  işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazançlar ticari kazanç olarak sayılmıştır(5). Madde metninden anlaşılacağı üzere gayrimenkullerin alım, satım faaliyetinin ticari kazanç olarak değerlendirilebilmesi için devamlılık esasına bağlıdır.
Gayrimenkul alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari faaliyetin bir unsuru sayılmakta, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılmaktadır. Bu durumda, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın GVK’nın 37. maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekmektedir(6).
Diğer taraftan Danıştay nezdinde açılan davalarda ise faaliyetin devamlı olup olmadığına ilişkin objektif ölçü olarak değerlendirmesi idarenin görüşüyle örtüşmektedir. Danıştay’ın vermiş olduğu kararlarda objektif ölçüt olarak muamelelerdeki çokluk prensibi genel olarak benimsenmiştir. Danıştay Vergi dava dairesinin konuya ilişkin vermiş olduğu Karar’da: “… Bir yıl içinde birden çok satışın varlığı devamlılık koşulunun oluştuğunu göstermekte olup, bu işlemlerin kazanç sağlama gayesiyle yapılmadığı kanıtlanamamıştır…”(7) hükmü yer almaktadır. Bir diğer Danıştay Vergi Dava Dairesi’nin Kararı’nda; “… Bir işlemin devamlılık taşıdığı ise işlemin aynı vergilendirme döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış olmasına göre belirlenebilir. Maddi ve şekil anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin çokluğu, devamlılık unsurunu belirleyen en nesnel ölçüdür. Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükü vergi mükelleflerine düşer…”(8) hükmüne yer verilmiştir.
Konuyu daha açık izah edecek olursak; kişi bir veya birden fazla gayrimenkul alabilir. Bunun ticari kazanç ve devamlılık kavramı açısından bir önemi yoktur. Ancak almış olduğu gayrimenkulleri aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye satıyorsa veya aynı kişiye aynı takvim yılı içinde farklı tarihlerde satıyorsa yani bir defada satmıyorsa, yine birbirini takip eden farklı yıllarda ardı ardına gayrimenkul satıyorsa, faaliyetin devamlılığından söz edilmekte ve bir devamlılık arz etti için elde edilen gelir, vergi mevzuatımızda ticari kazanç olarak değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan bir veya birden fazla alınan gayrimenkulün tamamı veya bir kısmı (aynı yıl veya takip eden yıl bir diğer satış gerçekleşmediği takdirde) tek seferde elden çıkartılırsa bu durumda bir devamlılıktan söz edilemeyeceği için elde edilen gelir ticari kazanç olarak değerlendirilmeyecektir. Ticari kazanç olarak değerlendirilmeyecek gayrimenkul satışından elde edilen gelirin vergilendirilip vergilendirilmeyeceği hususunun ise GVK’nın mükerrer 80. maddesine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kanun’un mükerrer 80. maddesinin 6. bendinde “İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların(9), iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 01.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş(10) yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.). … Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında
devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.”
hükmü yer almaktadır.
Kanun metninden de anlaşılacağı üzere iktisap edilen gayrimenkul (bedelsiz olarak iktisap edilenler hariç) 5 yıl içinde satılırsa ve devamlılık söz konusu değilse diğer kazanç ve irat olarak değerlendirilecektir. İktisap edilen gayrimenkul iktisap tarihinden itibaren 5 yılı geçtikten sonra satılırsa elde edilen kazanç vergilendirilmeyecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise gayrimenkulün iktisap şeklidir. Yani gayrimenkul bedelsiz iktisap edilmiş ise 5 yıl geçmeden dahi satılsa elde edilen kazanç vergilendirilmeyecektir. Örnek verecek olursak miras yoluyla iktisap edilen gayrimenkul hemen satılsa dahi elde edilen kazanç vergiye tabi olmayacaktır. Ayrıca gelirin diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilmesi durumunda 9.400 TL(11) tutarında istisna uygulanabilmekte ve iktisap bedeli, satım tarihine kadar belli durumlarda endeksleme(12) yoluyla güncellenebilmektedir.
Gayrimenkul satışından elde edilen geliri diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecekse, burada iktisap tarihide önem kazanmaktadır. İktisap tarihinden ne anlaşılması gerektiği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 704 ve 705. maddelerinde taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi” olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması şeklinde açıklanmıştır. Ancak, gayrimenkulün fiilen kullanım hakkının tapu tescil tarihinden önce alıcıya bırakılmış olması halinde ise bu tarih, iktisap tarihi olarak dikkate alınacaktır(13).
Konunun daha iyi anlaşılması için örnekle açıklamaya çalışalım;
Örnek: 05.05.2008 yılında adedini 50.000 TL’den almış olduğumuz 3 daireyi alım bedelinden daha yüksek fiyatla;
a) Dairenin birini 12.02.2010 tarihinde, bir diğerini ise 10.10.2010 tarihinde aynı kişiye/faklı kişilere satması durumunda,
- Yapılan satış birden fazla olduğundan ve ardı ardına satıldığında devamlılık unsuru söz konusu olduğu için ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
b) Her üç daireyi de 12.02.2010 tarihinde aynı kişiye satması durumunda,
- Her üç dairede aynı kişiye tek seferde satıldığından bir devamlılıktan söz edilemeyeceği için elde edilen gelir ticari kazanç olarak değerlendirilmeyecektir. Elde edilen kazancın diğer kazanç ve irat olabilmesi ise iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde satılmış olmasına bağlıdır. Bu durumda öncelikle dairenin iktisap tarihi ile elden çıkartıldığı tarih arasında geçen süre hesaplanmalıdır. İktisap tarihi olan 05.05.2008 tarihi ile her üç dairenin de elden çıkartıldığı tarih olan 12.02.2010 tarihi arasında 5 yıldan az bir süre geçtiği için elde edilen kazanç diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecektir.
c) Her üç daireyi de 12.02.2010 tarihinde farklı kişilere satması durumunda,
- Her üç dairede aynı tarihte tek seferde satılmış olsa da farklı kişilere satıldığı için vergi mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu olduğu kabul edilerek elde edilen gelir ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
d) Her üç daireyi de 12.12.2013 tarihinde aynı kişiye satması durumunda,
-  Her üç daire de tek seferde aynı kişiye satıldığı için vergi mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu olmadığı kabul edilerek elde edilen gelir ticari kazanç kabul edilmeyecektir. Bu durumda dairelerin iktisap tarihi ile elden çıkartıldığı tarih arasındaki süre hesaplanmalıdır. Burada her üç dairede iktisap tarihinden 5 yıl geçtikten (12.12.2013-05.05.2008=5 yıl 5 ay 5 gün sonra) sonra satılmıştır. İktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği için elde edilen kazanç gelir vergisine tabi olmayacaktır.
e) Her üç daireyi de 12.12.2013 tarihinde farklı kişilere satması durumunda
-  Burada her üç dairede iktisap tarihinden 5 yıl geçtikten sonra satılmıştır. Ancak her üç daire de farklı kişilere satıldığı için vergi mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu olduğu kabul edilerek elde edilen gelir ticari kazanç kabul edileceğinden 5 yıl geçmesi bir hüküm ifade etmeyecek ve ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
f) Birini 12.02.2010 tarihinde, bir diğerini ise 10.10.2012 tarihinde aynı kişiye/farklı kişilere satması durumunda,
- Gayrimenkul sahibi 05.05.2008 tarihinde aldığı dairesinin birini 12.02.2010 tarihinde yani 5 yıl geçmeden satmaktadır. Bir diğer dairesini ise 12.02.2010 tarihinde satılan daireden 1 yılı aşkın sürede 10.10.2012 tarihinde sattığı için yani ardı ardına takip eden yıllarda satmadığından bir devamlılıktan söz edilemeyecektir. Birinci dairede, ikinci dairede iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçmeden satıldığından elde edilen gelir diğer kazanç ve irat (değer artış kazancı) olarak vergilendirilecektir. Dairelerin örneğimizde aynı kişiye veya farklı kişilere satılmış olması halinde de aynı açıklamalar geçerli olacaktır.
g) Birinci daireyi 12.02.2010 tarihinde, ikinci daireyi ise 10.10.2012 tarihinde, üçüncü daireyi ise 11.11.2013 tarihinde aynı kişiye/farklı kişilere satması durumunda,
- Gayrimenkul sahibi 05.05.2008 tarihinde aldığı dairesinin birini 12.02.2010 tarihinde yani 5 yıl geçmeden satmaktadır. Bir diğer dairesini ise 12.02.2010 tarihinde satılan daireden 1 yılı aşkın sürede 10.10.2012 tarihinde sattığı için yani ardı ardına takip eden yıllarda satmadığından bir devamlılıktan söz edilemeyecektir. Birinci daire iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçmeden satıldığından elde edilen gelir diğer kazanç ve irat (değer artış kazancı) olarak vergilendirilecektir. Ancak 3. Daire 11.11.2013 tarihinde satılmıştır. İktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra satılmış olmakla beraber, 2. Dairenin satımını takip eden yıl ardı ardına satıldığından hem ikinci dairenin hem üçüncü dairenin satışından elde edilen gelir devamlılık unsuru söz konusu olduğu için ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
III- KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN
Görüleceği üzere gayrimenkul satımında devamlılık unsuru elde edilen gelirin vergilendirilmesinde belirleyici unsur olmaktadır. Gayrimenkul satımından elde edilen gelirin ticari kazanç olması durumunda, KDVK’nın 1/1. maddesine göre(14), Türkiye’de ticari, sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi olduğundan satım bedeli üzerinde KDV hesaplanması ve beyan edilmesi gerekmektedir. Öte yandan gayrimenkul satımından elde edilen gelir ticari kazanç olması durumunda gerçek kişi mükellefiyet tesis ettirilmesi de gerekecektir. Oysa değer artış kazancı (diğer kazanç ve irat) olarak vergilendirilmesi durumunda mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmeyecek, istisna tutarından ve endekslemeden faydalanarak takip eden yıl Mart ayı içinde gelir vergisi beyannamesi vermek yeterli olacaktır.
IV- HARÇLAR KANUNU AÇISINDAN
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun dördüncü kısmında tapu ve kadastro harçlarına ilişkin hükümler yer almış olup, söz konusu Kanun’un 57. maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı 4 sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü  bulunmaktadır.
Harçlar Kanunu’nun 58. maddesinde; “Kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar tapu ve kadastro harçlarını ödemekle mükelleftir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 63. maddesinde(15),  gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır hükmü yer almaktadır.
Yukarda yer alan Kanun metninde de anlaşılacağı üzere gayrimenkul alım satımında tapu ve kadastroda adına tescil yapılanlar tapu ve kadastro harcı ödemekle mükelleflerdir. Hem gayrimenkulü satan kişi hem alan kişi adlarına tescil işlemi yapıldığı için tapu ve kadastro harcı ödemek zorundadır. Burada gayrimenkul satışından elde edilen kazancın ticari kazanç ya da diğer kazanç ve irat olmasının bir önemi bulunmamaktadır.


*           Vergi Müfettişi, Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkan Yrd.
**          Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkan Yrd.
(1)         2709 sayılı T.C. Anayasası 73. madde, www.basbakanlik.gov.tr
(2)         Gelir İdaresi Başkanlığı, Gayrimenkullerin Elden Çıkartılmasında Vergisel Yükümlülükler Rehberi, www.gib.gov.tr
(3)         Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(4)         Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(5)         Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(6)         Gelir İdaresi Başkanlığı, 26.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928 sayılı Muktezası, www.gib.gov.tr
(7)         Danıştay Vergi Dava Dairesi'nin, 14.11.2003 tarih ve E. 2003/233, K. 2003/414 sayılı Kararı.
(8)         Danıştay Vergi Dava Dairesi'nin, 07.05.2004 tarih ve E. 2004/20, K. 2004/53 sayılı Kararı. Fevzi BULUT, “Gayrimenkul Alım Satım Kazancının Vergilendirilmesinde Özellik Arz Eden Devamlılık Unsuru”, http://www.bilgilidenetim.com/gayrimenkul-alim-satim-kazancinin-vergilendirilmesinde-ozellik-arz-eden-devamlilik-unsuru.html
(9)         Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve haklar arasında makalemizde gayrimenkul olarak nitelendirdiğimiz arazi ve binalar da yer almaktadır. Ancak aslında konuyu genişletmemek adına konumuzda ele almadığımız ve bu maddede yer alan mal haklar sadece arazi ve binadan ibaret değildir. Bu mal ve haklara;
             - Maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
             - Voli mahalleri ve dalyanlar;
             - Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;
             - Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar;
             - Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı (İhtira beratının mucitleri veya kanunî mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır.), alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar (Bu hakların kullanılması için gerekli malzeme ve teçhizat bedelleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılır.);
             - Telif hakları (bu hakların, müellifleri veya bunların kanuni mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır);
             - Gemi ve gemi payları (Motorlu olup olmadıklarına ve tonilatolarına bakılmaz) ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları;
             - Motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri de girmektedir. Burada sık karşılaşıldığı için araç alım satımının da aynı konutu alım satımı için açıklamaya çalıştığımız hükümler geçerlidir.
(10)       Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 71. maddesinde, "Bu Kanun'un mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 01.01.2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınır." hükmü yer almıştır. Dolayısıyla 01.01.2007 tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkulün 4 yıl içinde elden çıkartılması durumunda değer artış kazancı doğacaktır. Öte yandan 01.01.2007 tarihinden sonra iktisap edilen gayrimenkullerin ise 5 yıl içinde elden çıkartılması durumunda değer artış kazancı doğacaktır. Bu süreleri aştıktan sonra elden çıkartınla gayrimenkullerden elde edilen kazanç gelir vergisine tabi olmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
(11)       Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinde; “… Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (284 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.” hükmü yer almaktadır.
(12)       Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81. maddesinde; “… Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir (5281 sayılı Kanun’un 28. maddesiyle 01.01.2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere eklenen cümle. Yürürlük; 01.01.2006). Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmü yer almaktadır.
(13)       4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 704 ve 705. maddeleri, http://www.mevzuat.gov.tr/Kanunlar.aspx
(14)       3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde; “Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir:
             1. Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, …” hükmü yer almaktadır.
(15)       492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63. maddesinde (5766 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (c) bendi ile değişen şekli); "Bu Kanun’da sözü edilen "kayıtlı değer" veya "emlak vergisi değeri" deyimi; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade eder.
             Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır. Tapuda yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re’sen tarh edilir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yer alan vergi ziyaı cezası % 25 nispetinde uygulanır. Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat yapılamaz..." hükümleri yer almaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder