Yazarlar: Murat UÇKUN*
Fatih Adıgüzel GÜLER**
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251Fatih Adıgüzel GÜLER**
I- GİRİŞ
İnşaat
sektörünün hız kazandığı günümüzde birçok kişi, amatörce mevcut
birikimini değerlendirmek düşüncesiyle ve/veya bunun yanında profesyonel
olarak alım satım yaparak kazanç elde etmek saikıyla gayrimenkul alım
satımı gerçekleştirebilmektedir. Birçoğumuz gayrimenkul alım satımından
elde ettiğimiz kazancın nasıl vergilendirileceği sorusunu kendimize
sorarız. Bu konuyu makalemizde, bireysel olarak sadece oturmak gayesiyle
ev alan ancak kısa veya uzun vadede satan kişiler ile ileride
değerlenir satarım düşüncesiyle bir veya birden fazla gayrimenkul alan
ve satan kişilerin elde ettiği gelir açısından değerlendirilecektir. Bu
yazımızda Gayrimenkul alım satımından elde edilen gelirin “Diğer Kazanç ve İrat” olarak mı, “Ticari Kazanç”
olarak mı vergilendirilmesi gerektiği ayrımına değinilerek kişilerin
elde ettiği kazançların vergisel sorumlulukları izah edilecektir. Konuyu
basit bir dille anlatma adına detay bilgiler dip not şeklinde
verilecektir.
2709 sayılı T.C. Anayasamızın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” hükmü, aynı maddenin devamında “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”
hükmü yer almaktadır(1). Hangi gelirlerin ne şekilde vergilendirileceği
Türk Vergi Sitemimizde yer alan kanunlar ile ortaya konmuştur. Konumuz
olan gayrimenkul alım satımından elde edilen kazancın vergilendirilmesi
ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK), 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu (KDVK) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu ile düzenlenmiştir.
II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Kişi
hangi gelirlerini beyan etmek zorundadır? Elde ettiği gelirin ne
kadarını bildirmek zorundadır? Gelirin unsurları nelerdir? gibi sorular
akla gelmekle beraber bu sorulara gayrimenkul satışı ile sınırlı cevap
aramaya çalışacağız.
GVK’nın 70. maddesinde gayrimenkul kavramı için “mal ve haklar”
ifadeleri kullanılmaktadır. Mezkûr madde, alım satıma konu olabilecek
unsurları çok geniş tutmuştur. Madde de sayılan mal ve haklar özetle
aşağıdaki gibidir(2).
- Arazi, bina,
maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl
istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların
mütemmim cüzleri ve teferruatı,
- Voli mahalleri ve dalyanlar,
- Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,
GVK’nın 1. maddesinde; “Gerçek
kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin
bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.” hükmü yer almaktadır(3). Aynı Kanun’un gelirin unsurlarını sıraladığı 2. maddesinde; “Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır:
1. Ticarî kazançlar, 2. Ziraî kazançlar, 3. Ücretler, 4. Serbest meslek
kazançları, 5. Gayrimenkul sermaye iratları, 6. Menkul sermaye
iratları, 7. Diğer kazanç ve iratlar. Bu Kanun’da aksine hüküm
olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek
ve safi miktarları ile nazara alınır.” hükmü yer almaktadır(4).
Gerçek
kişilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan
kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi
Kanunu’nda iki ayrı gelir türünde düzenleme bulunmaktadır. Yukarda
zikredilen kanun maddesinde yer aldığı üzere bunlardan biri “Ticari Kazanç” diğeri ise “Diğer Kazanç ve İrat” başlığı altında yer alan “Değer Artış Kazancı”dır.
Kanun’un
37. maddesinin 1. fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden
doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış ve aynı maddenin
ikinci fıkrasının 4. bendinde gayrimenkullerin alım, satım ve inşa
işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden
elde ettikleri kazançlar ticari kazanç olarak sayılmıştır(5). Madde
metninden anlaşılacağı üzere gayrimenkullerin alım, satım faaliyetinin
ticari kazanç olarak değerlendirilebilmesi için devamlılık esasına
bağlıdır.
Gayrimenkul
alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın
ticari faaliyetin bir unsuru sayılmakta, ancak ticari organizasyonun
şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise
faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen
objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılmaktadır. Bu
durumda, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı
tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini
izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak
gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden,
elde edilen kazancın GVK’nın 37. maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekmektedir(6).
Diğer
taraftan Danıştay nezdinde açılan davalarda ise faaliyetin devamlı olup
olmadığına ilişkin objektif ölçü olarak değerlendirmesi idarenin
görüşüyle örtüşmektedir. Danıştay’ın vermiş olduğu kararlarda objektif
ölçüt olarak muamelelerdeki çokluk prensibi genel olarak benimsenmiştir.
Danıştay Vergi dava dairesinin konuya ilişkin vermiş olduğu Karar’da: “…
Bir yıl içinde birden çok satışın varlığı devamlılık koşulunun
oluştuğunu göstermekte olup, bu işlemlerin kazanç sağlama gayesiyle
yapılmadığı kanıtlanamamıştır…”(7) hükmü yer almaktadır. Bir diğer Danıştay Vergi Dava Dairesi’nin Kararı’nda; “…
Bir işlemin devamlılık taşıdığı ise işlemin aynı vergilendirme
döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış
olmasına göre belirlenebilir. Maddi ve şekil anlamda bir ticari
organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin
çokluğu, devamlılık unsurunu belirleyen en nesnel ölçüdür. Devamlılık
unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla
yapılmadığını kanıtlama yükü vergi mükelleflerine düşer…”(8) hükmüne yer verilmiştir.
Konuyu
daha açık izah edecek olursak; kişi bir veya birden fazla gayrimenkul
alabilir. Bunun ticari kazanç ve devamlılık kavramı açısından bir önemi
yoktur. Ancak almış olduğu gayrimenkulleri aynı takvim yılı içinde
birden fazla kişiye satıyorsa veya aynı kişiye aynı takvim yılı içinde
farklı tarihlerde satıyorsa yani bir defada satmıyorsa, yine birbirini
takip eden farklı yıllarda ardı ardına gayrimenkul satıyorsa, faaliyetin
devamlılığından söz edilmekte ve bir devamlılık arz etti için elde
edilen gelir, vergi mevzuatımızda ticari kazanç olarak
değerlendirilmektedir.
Diğer
taraftan bir veya birden fazla alınan gayrimenkulün tamamı veya bir
kısmı (aynı yıl veya takip eden yıl bir diğer satış gerçekleşmediği
takdirde) tek seferde elden çıkartılırsa bu durumda bir devamlılıktan
söz edilemeyeceği için elde edilen gelir ticari kazanç olarak
değerlendirilmeyecektir. Ticari kazanç olarak değerlendirilmeyecek
gayrimenkul satışından elde edilen gelirin vergilendirilip
vergilendirilmeyeceği hususunun ise GVK’nın mükerrer 80. maddesine göre
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kanun’un mükerrer 80. maddesinin 6. bendinde “İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların(9), iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 01.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş(10) yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.). … Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında
devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.” hükmü yer almaktadır.
Kanun’un mükerrer 80. maddesinin 6. bendinde “İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların(9), iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 01.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş(10) yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.). … Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında
devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.” hükmü yer almaktadır.
Kanun
metninden de anlaşılacağı üzere iktisap edilen gayrimenkul (bedelsiz
olarak iktisap edilenler hariç) 5 yıl içinde satılırsa ve devamlılık söz konusu değilse
diğer kazanç ve irat olarak değerlendirilecektir. İktisap edilen
gayrimenkul iktisap tarihinden itibaren 5 yılı geçtikten sonra satılırsa
elde edilen kazanç vergilendirilmeyecektir. Burada dikkat edilmesi
gereken bir diğer husus ise gayrimenkulün iktisap şeklidir. Yani
gayrimenkul bedelsiz iktisap edilmiş ise 5 yıl geçmeden dahi satılsa
elde edilen kazanç vergilendirilmeyecektir. Örnek verecek olursak miras
yoluyla iktisap edilen gayrimenkul hemen satılsa dahi elde edilen kazanç
vergiye tabi olmayacaktır. Ayrıca gelirin diğer kazanç ve irat olarak
vergilendirilmesi durumunda 9.400 TL(11) tutarında istisna
uygulanabilmekte ve iktisap bedeli, satım tarihine kadar belli
durumlarda endeksleme(12) yoluyla güncellenebilmektedir.
Gayrimenkul
satışından elde edilen geliri diğer kazanç ve irat olarak
vergilendirilecekse, burada iktisap tarihide önem kazanmaktadır. İktisap
tarihinden ne anlaşılması gerektiği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
704 ve 705. maddelerinde taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren
gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi”
olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması şeklinde açıklanmıştır.
Ancak, gayrimenkulün fiilen kullanım hakkının tapu tescil tarihinden
önce alıcıya bırakılmış olması halinde ise bu tarih, iktisap tarihi
olarak dikkate alınacaktır(13).
Konunun daha iyi anlaşılması için örnekle açıklamaya çalışalım;
Örnek: 05.05.2008 yılında adedini 50.000 TL’den almış olduğumuz 3 daireyi alım bedelinden daha yüksek fiyatla;
a) Dairenin birini 12.02.2010 tarihinde, bir diğerini ise 10.10.2010 tarihinde aynı kişiye/faklı kişilere satması durumunda,
-
Yapılan satış birden fazla olduğundan ve ardı ardına satıldığında
devamlılık unsuru söz konusu olduğu için ticari kazanç olarak
vergilendirilecektir.
b) Her üç daireyi de 12.02.2010 tarihinde aynı kişiye satması durumunda,
-
Her üç dairede aynı kişiye tek seferde satıldığından bir devamlılıktan
söz edilemeyeceği için elde edilen gelir ticari kazanç olarak
değerlendirilmeyecektir. Elde edilen kazancın diğer kazanç ve irat
olabilmesi ise iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde satılmış
olmasına bağlıdır. Bu durumda öncelikle dairenin iktisap tarihi ile
elden çıkartıldığı tarih arasında geçen süre hesaplanmalıdır. İktisap
tarihi olan 05.05.2008 tarihi ile her üç dairenin de elden çıkartıldığı
tarih olan 12.02.2010 tarihi arasında 5 yıldan az bir süre geçtiği için
elde edilen kazanç diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecektir.
c) Her üç daireyi de 12.02.2010 tarihinde farklı kişilere satması durumunda,
-
Her üç dairede aynı tarihte tek seferde satılmış olsa da farklı
kişilere satıldığı için vergi mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu
olduğu kabul edilerek elde edilen gelir ticari kazanç olarak
vergilendirilecektir.
d) Her üç daireyi de 12.12.2013 tarihinde aynı kişiye satması durumunda,
-
Her üç daire de tek seferde aynı kişiye satıldığı için vergi
mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu olmadığı kabul edilerek elde
edilen gelir ticari kazanç kabul edilmeyecektir. Bu durumda dairelerin
iktisap tarihi ile elden çıkartıldığı tarih arasındaki süre
hesaplanmalıdır. Burada her üç dairede iktisap tarihinden 5 yıl
geçtikten (12.12.2013-05.05.2008=5 yıl 5 ay 5 gün sonra) sonra satılmıştır. İktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği için elde edilen kazanç gelir vergisine tabi olmayacaktır.
e) Her üç daireyi de 12.12.2013 tarihinde farklı kişilere satması durumunda
-
Burada her üç dairede iktisap tarihinden 5 yıl geçtikten sonra
satılmıştır. Ancak her üç daire de farklı kişilere satıldığı için vergi
mevzuatımıza göre devamlılık söz konusu olduğu kabul edilerek elde
edilen gelir ticari kazanç kabul edileceğinden 5 yıl geçmesi bir hüküm
ifade etmeyecek ve ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
f) Birini 12.02.2010 tarihinde, bir diğerini ise 10.10.2012 tarihinde aynı kişiye/farklı kişilere satması durumunda,
-
Gayrimenkul sahibi 05.05.2008 tarihinde aldığı dairesinin birini
12.02.2010 tarihinde yani 5 yıl geçmeden satmaktadır. Bir diğer
dairesini ise 12.02.2010 tarihinde satılan daireden 1 yılı aşkın sürede
10.10.2012 tarihinde sattığı için yani ardı ardına takip eden yıllarda
satmadığından bir devamlılıktan söz edilemeyecektir. Birinci dairede,
ikinci dairede iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçmeden satıldığından
elde edilen gelir diğer kazanç ve irat (değer artış kazancı) olarak
vergilendirilecektir. Dairelerin örneğimizde aynı kişiye veya farklı
kişilere satılmış olması halinde de aynı açıklamalar geçerli olacaktır.
g)
Birinci daireyi 12.02.2010 tarihinde, ikinci daireyi ise 10.10.2012
tarihinde, üçüncü daireyi ise 11.11.2013 tarihinde aynı kişiye/farklı
kişilere satması durumunda,
-
Gayrimenkul sahibi 05.05.2008 tarihinde aldığı dairesinin birini
12.02.2010 tarihinde yani 5 yıl geçmeden satmaktadır. Bir diğer
dairesini ise 12.02.2010 tarihinde satılan daireden 1 yılı aşkın sürede
10.10.2012 tarihinde sattığı için yani ardı ardına takip eden yıllarda
satmadığından bir devamlılıktan söz edilemeyecektir. Birinci daire
iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçmeden satıldığından elde edilen
gelir diğer kazanç ve irat (değer artış kazancı) olarak
vergilendirilecektir. Ancak 3. Daire 11.11.2013 tarihinde satılmıştır.
İktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra satılmış olmakla
beraber, 2. Dairenin satımını takip eden yıl ardı ardına satıldığından
hem ikinci dairenin hem üçüncü dairenin satışından elde edilen gelir
devamlılık unsuru söz konusu olduğu için ticari kazanç olarak
vergilendirilmesi gerekmektedir.
III- KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN
Görüleceği
üzere gayrimenkul satımında devamlılık unsuru elde edilen gelirin
vergilendirilmesinde belirleyici unsur olmaktadır. Gayrimenkul
satımından elde edilen gelirin ticari kazanç olması durumunda, KDVK’nın
1/1. maddesine göre(14), Türkiye’de ticari, sinai, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma
değer vergisine tabi olduğundan satım bedeli üzerinde KDV hesaplanması
ve beyan edilmesi gerekmektedir. Öte yandan gayrimenkul satımından elde
edilen gelir ticari kazanç olması durumunda gerçek kişi mükellefiyet
tesis ettirilmesi de gerekecektir. Oysa değer artış kazancı (diğer
kazanç ve irat) olarak vergilendirilmesi durumunda mükellefiyet tesis
ettirilmesi gerekmeyecek, istisna tutarından ve endekslemeden
faydalanarak takip eden yıl Mart ayı içinde gelir vergisi beyannamesi
vermek yeterli olacaktır.
IV- HARÇLAR KANUNU AÇISINDAN
492
sayılı Harçlar Kanunu’nun dördüncü kısmında tapu ve kadastro harçlarına
ilişkin hükümler yer almış olup, söz konusu Kanun’un 57. maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı 4 sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü bulunmaktadır.
Harçlar Kanunu’nun 58. maddesinde; “Kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar tapu ve kadastro harçlarını ödemekle mükelleftir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan
Kanun’un 63. maddesinde(15), gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu
ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan
edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır hükmü yer
almaktadır.
Yukarda
yer alan Kanun metninde de anlaşılacağı üzere gayrimenkul alım
satımında tapu ve kadastroda adına tescil yapılanlar tapu ve kadastro
harcı ödemekle mükelleflerdir. Hem gayrimenkulü satan kişi hem alan kişi
adlarına tescil işlemi yapıldığı için tapu ve kadastro harcı ödemek
zorundadır. Burada gayrimenkul satışından elde edilen kazancın ticari
kazanç ya da diğer kazanç ve irat olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
* Vergi Müfettişi, Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkan Yrd.
** Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkan Yrd.
(1) 2709 sayılı T.C. Anayasası 73. madde, www.basbakanlik.gov.tr
(2) Gelir İdaresi Başkanlığı, Gayrimenkullerin Elden Çıkartılmasında Vergisel Yükümlülükler Rehberi, www.gib.gov.tr
(3) Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(4) Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(5) Tüm Vergi Kanunları, Oluş Yayınları, Ankara 2012
(6)
Gelir İdaresi Başkanlığı, 26.10.2011 tarih ve
B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928 sayılı Muktezası,
www.gib.gov.tr
(7) Danıştay Vergi Dava Dairesi'nin, 14.11.2003 tarih ve E. 2003/233, K. 2003/414 sayılı Kararı.
(8) Danıştay
Vergi Dava Dairesi'nin, 07.05.2004 tarih ve E. 2004/20, K. 2004/53
sayılı Kararı. Fevzi BULUT, “Gayrimenkul Alım Satım Kazancının
Vergilendirilmesinde Özellik Arz Eden Devamlılık Unsuru”,
http://www.bilgilidenetim.com/gayrimenkul-alim-satim-kazancinin-vergilendirilmesinde-ozellik-arz-eden-devamlilik-unsuru.html
(9)
Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4)
ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve haklar arasında makalemizde
gayrimenkul olarak nitelendirdiğimiz arazi ve binalar da yer almaktadır.
Ancak aslında konuyu genişletmemek adına konumuzda ele almadığımız ve
bu maddede yer alan mal haklar sadece arazi ve binadan ibaret değildir.
Bu mal ve haklara;
- Maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl
istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların
mütemmim cüzileri ve teferruatı;
- Voli mahalleri ve dalyanlar;
- Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve
teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;
- Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar;
- Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı
(İhtira beratının mucitleri veya kanunî mirasçıları tarafından
kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır.), alameti
farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model,
plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi
ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait
bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma
hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar (Bu hakların kullanılması için
gerekli malzeme ve teçhizat bedelleri de gayrimenkul sermaye iradı
sayılır.);
- Telif hakları (bu hakların, müellifleri veya bunların kanuni
mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek
kazancıdır);
- Gemi ve gemi payları (Motorlu olup olmadıklarına ve tonilatolarına
bakılmaz) ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları;
- Motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine
ve tesisat ile bunların eklentileri de girmektedir. Burada sık
karşılaşıldığı için araç alım satımının da aynı konutu alım satımı için
açıklamaya çalıştığımız hükümler geçerlidir.
(10) Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 71. maddesinde, "Bu
Kanun'un mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı
bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70. maddenin birinci fıkrasının
(1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 01.01.2007
tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde vergilendirilen
çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve
hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde
dört yıllık süre esas alınır." hükmü yer almıştır. Dolayısıyla
01.01.2007 tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkulün 4 yıl içinde
elden çıkartılması durumunda değer artış kazancı doğacaktır. Öte yandan
01.01.2007 tarihinden sonra iktisap edilen gayrimenkullerin ise 5 yıl
içinde elden çıkartılması durumunda değer artış kazancı doğacaktır. Bu
süreleri aştıktan sonra elden çıkartınla gayrimenkullerden elde edilen
kazanç gelir vergisine tabi olmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
(11) Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinde;
“… Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul
kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından
sağlananlar hariç, (284 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.” hükmü yer almaktadır.
(12) Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81. maddesinde; “…
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan
mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet
İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış
oranında artırılarak tespit edilir (5281 sayılı
Kanun’un 28. maddesiyle 01.01.2006 tarihinden itibaren elde edilen
gelirlere uygulanmak üzere eklenen cümle. Yürürlük; 01.01.2006). Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmü yer almaktadır.
(13) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 704 ve 705. maddeleri, http://www.mevzuat.gov.tr/Kanunlar.aspx
(14) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde; “Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir:
1. Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, …” hükmü yer almaktadır.
(15) 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63. maddesinde (5766 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (c) bendi ile değişen şekli); "Bu
Kanun’da sözü edilen "kayıtlı değer" veya "emlak vergisi değeri"
deyimi; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre
belirlenen vergi değerini ifade eder.
Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak
vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap
bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve
iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden
hesaplanır. Tapuda yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha
düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve
iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde,
aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re’sen tarh edilir. Bu
suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nda yer alan vergi ziyaı cezası % 25 nispetinde uygulanır.
Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat
yapılamaz..." hükümleri yer almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder