Maliye Bakanlığı Özelgesi
|
Tarih : 29.08.2013
|
Sayı : 49327596-125[KVK.ÖZ.2012/13]-222
KVK Md. 15
KDVK Md. 1, 8, 23
VİVK Md. 4, 16
|
SAYISAL LOTO BAYİLİĞİNDEN ELDE
EDİLEN GELİRLERİN VE ÖDENEN
İKRAMİYELERİN VERGİLENDİRİLMESİ
|
Sayısal
loto bayiliği faaliyetinden elde edilen komisyon, prim ve benzeri
gelirler üzerinden % 15 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiği;
özel matrah şekline tabi faaliyet kapsamında olan sayısal loto oyunu
oynatma karşılığında alınan bedellere ilişkin KDV’nin tamamının önceki
safhada beyan edilip ödeneceğinden bu faaliyet nedeniyle KDV
mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmadığı; 5602 sayılı Kanun’da
tanımlanan şans oyunları sonucu kazananlara ödenecek ikramiyelerin
istisna tutarını aşması halinde, aşan kısım üzerinden % 10 oranında
veraset ve intikal vergisi kesintisi yapılması gerektiği, ancak Milli
Piyango İdaresi tarafından tertip ve çekilişi düzenlenen şans
oyunlarında kazananlara ödenen ikramiyelerin veraset ve intikal
vergisine tabi tutulmayacağı hk.
Özelge
talep formunuzda, limited şirket olarak sayısal loto bayiliği aldığınız
ve sayısal loto cihazından aldığınız haftalık hesap özetinde gelir
vergisi kesintisi yapılmadığı belirtilerek, sayısal loto bayiliğinden
elde edilen gelirin nasıl vergilendirileceği ve müşteriye ödenen
ikramiyelerden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususlarında
Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun birinci maddesine göre; sermaye
şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya
vakıflara ait iktisadi işletmeler, iş ortaklıklarının kazançları
kurumlar vergisine tabi olup söz konusu kurumlar vergisi mükelleflerinin
kazançları gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından
oluşmaktadır.
Aynı Kanun’un “Vergi Kesintisi” başlıklı 15. maddesinde de;
“(1)
Kamu idare ve kuruluşları, iktisadî kamu kuruluşları, sair kurumlar,
ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve
vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek
erbabı, ziraî kazançlarını
bilânço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler;
kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yaptıkları
aşağıdaki ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine
mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorundadırlar:
...
(6322 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük 01.07.2012) g) Başbayiler
hariç olmak üzere 5602 sayılı Kanun’da tanımlanan şans oyunlarına
ilişkin bilet, kupon ve benzerlerini satanlara, düzenlenen her türlü
bahis ve şans oyunlarının oynatılmasına aracılık edenlere, diğer
kişilerce çıkartılan bu nitelikteki biletleri satanlara yapılan
komisyon, prim ve benzeri ödemelerden.”
hükmüne
yer verilmiştir. Söz konusu vergi kesintisi oranı 2012/3322 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile % 15 olarak belirlenmiştir.
Buna
göre, 01.07.2012 tarihinden itibaren şirketinizin sayısal loto bayiliği
faaliyetinden elde ettiği komisyon, prim ve benzeri gelirler üzerinden %
15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
Katma
Değer Vergisi Kanunu’nun; 1/3-b maddesinde, her türlü şans ve talih
oyunlarının tertiplenmesi ve oynanmasının KDV’ye tabi olduğu, 8/e
maddesinde, her türlü şans ve talih oyunlarını tertip edenlerin KDV’nin
mükellefi olduğu, 23/a maddesinde, spor toto oyununda ve milli piyango
dahil her türlü piyangoda oyuna ve piyangoya katılma bedelinin özel
matrah şekline tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna
göre, her türlü şans ve talih oyunlarında KDV’nin mükellefi bu oyunları
tertipleyen kurum ve kuruluşlar olup, özel matrah şekline tabi bu
faaliyetlerde KDV’nin tamamı önceki aşamada bu kurum ve kuruluşlar
tarafından beyan edilip ödenmektedir.
Özel
matrah şekli uygulamasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 89 Seri
No.lu KDV Genel Tebliği’nin (B/l) bölümünde de, teslim ve hizmetleri
münhasıran vergisi önceki safhada beyan edilen işlemlerden oluşanların
katma değer vergisi mükellefi olmayacakları, bu işlemlerin kısmen
yapılması halinde ise, mükellefiyetin sadece diğer teslim ve hizmetlerle
sınırlı olacağı belirtilmiştir.
Buna
göre, sayısal loto oyunu oynatmanız karşılığında aldığınız bedellere
ilişkin KDV’nin tamamı önceki safhada beyan edilip ödeneceğinden bu
faaliyetiniz nedeniyle KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek
bulunmamakta olup, diğer faaliyetleriniz nedeniyle KDV
mükellefiyetinizin bulunması halinde ise söz konusu faaliyetinizi
yalnızca 1 No.lu KDV Beyannamesinin 42. satırında beyan etmeniz
gerekmektedir.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
7338
sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, Türkiye
Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de
bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun
ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve
intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, şans
oyunlarında kazanılan ikramiyeler de ivazsız intikal kapsamına
girdiğinden veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaktadır.
Diğer
taraftan, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin (e)
bendinde, para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602
sayılı Şans Oyunları Hâsılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların
Düzenlenmesi Hakkında Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan
ikramiyelerin 3.244 TL’sinin (2013 yılı için) vergiden istisna
edileceği, aynı Kanun’un 16. maddesinin son fıkrasında da 5602 sayılı
Kanun’da tanımlanan şans oyunları ile gerçek ve tüzel kişilerce
düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin %10 oranında
vergilendirileceği ve ikramiyenin ayni olarak ödenmesi halinde, fatura
değerinin esas alınacağı belirlenmiştir.
Ayrıca,
aynı Kanun’un 7. maddesinin birinci fıkrasında ise 5602 sayılı Kanun
kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar ile
yarışma ve çekiliş düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin, ikramiye
kazananların ikramiyeleri üzerinden kesilen vergileri bir beyanname ile
bildirmek zorunda oldukları; 9. maddesinin üçüncü fıkrasında söz konusu
beyannamenin, gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler
ile 5602 sayılı Kanun’da tanımlanan şans oyunlarında, yarışma ve
çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20. günü
akşamına kadar verileceği ve bu Kanunun 19. maddesi gereğince kesilen
vergilerin beyanname verme süresi içinde ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer
taraftan, 06.06.1988 tarih ve 19834 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 320 sayılı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “ Vergi
Muafiyeti” başlıklı 53. maddesinde; “İdarenin hasılatı ile bilet,
kupon, ilanları, resmi dairelerle olan muhaberatı tertiplediği bilumum
oyunları ile yaptığı çekilişlerde kazananların ikramiye ve amortileri
her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu
hükümlere göre, 5602 sayılı Kanun’da tanımlanan şans oyunları ile
gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler sonucu
kazananlara ödenecek ikramiyelerin istisna tutarını aşması halinde, aşan
kısım üzerinden %10 oranında vergi kesintisi yapılması ve kesilen
vergilerin, yarışma ve çekiliş ile müsabakaların düzenlendiği tarihi
izleyen ayın 20. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan
edilmesi ve aynı süre içinde ödenmesi gerekmektedir. Ancak, Milli
Piyango İdaresi tarafından tertip ve çekilişi düzenlenen şans
oyunlarında kazananlara ödenen ikramiyeler veraset ve intikal vergisine
tabi tutulmayacaktır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi
|
Tarih : 23.08.2013
|
Sayı : 62030549-120[65-2013/77]-1298
GVK Md. 85, 86
|
ÜCRETLİ
OLARAK ÇALIŞAN KİŞİNİN AYNI ZAMANDA SERBEST MESLEK FAALİYETİNDE
BULUNMASI HALİNDE ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİ
|
Ücretli
olarak çalışan kişinin serbest meslek faaliyetinde bulunması halinde,
serbest meslek faaliyetinden elde edilecek kazançların serbest meslek
kazanç mükellefiyeti tesis ettirilerek yıllık beyannameyle bildirilmesi
gerektiği, tek işverenden alınan ücret gelirinin serbest meslek kazancı
kapsamında verilecek beyannameye dahil edilmeyeceği, ancak başka bir
işverenden de ücret geliri elde edilmesi halinde birden sonraki
işverenden elde edilen ücretlerin toplamının GVK’nın 103. maddesinde
yazılı tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşması halinde, tamamı
tevkif suretiyle vergilendirilmiş tüm ücretlerin yıllık beyanname ile
beyan edilmesi gerektiği hk.
Özelge
talep formunda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik
numaralı mükellefi olduğunuz, İstanbul Barosuna kayıtlı avukat
olduğunuz, bir anonim şirkette idari işlerde yarı zamanlı çalıştığınız
ve arta kalan zamanda avukatlık mesleğini icra etmek istediğiniz
belirtilerek, şirket bünyesinde yarı zamanlı çalışırken dava
avukatlığını da yaparak serbest meslek geliri elde edilmesi durumunda
vergi mükellefiyetinin nasıl olacağı ve serbest meslek gelirine ilişkin
beyannamelerin internet aracılığıyla nasıl beyan edileceği hususlarında
bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız
görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde; “Ücret,
işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet
karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil
edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin
ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat,
zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya
başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti
niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin
edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.
Aynı
Kanun’un 65. maddesinde; her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan
kazançların serbest meslek kazancı olduğu ve serbest meslek faaliyetinin
sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya
ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi
olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması
olarak tanımlanmıştır.
Mezkur
Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasında ise; kamu idare ve
müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret
şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların
iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek
gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı,
zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit
eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans
olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak
sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaları gerektiği
hüküm altına alınmış olup, fıkranın (1) numaralı bendinde göre ise “Hizmet
erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan
ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere
göre” vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca 2009/14592
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na göre serbest meslek kazancı kapsamına
giren ödemelerden sorumlularca %20 nispetinde gelir vergisi tevkifatı
yapılması gerekmektedir.
Anılan
Kanun’un 85. maddesinde, mükelleflerin ikinci maddede yazılı
kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları
için bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verecekleri, bu
Kanun’a göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanmasının
zorunlu olduğu hüküm altına alınmış olup, 86. maddesinin bir numaralı
fıkrasının (b) bendinde, tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle
vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber
birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103. maddede
yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan
mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)
için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname
verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükme
bağlanmıştır.
Bu
hüküm ve açıklamalara göre, icra edeceğiniz avukatlık faaliyetinden
elde edilecek kazançlar serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecek
olup, buna ilişkin serbest meslek kazanç mükellefiyeti tesis ettirilerek
elde edilen kazancın yıllık beyannameyle bildirilmesi gerekir. Ayrıca,
avukatlık faaliyetinden dolayı tarafınıza yapılan ödemelerin Gelir
Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerce
yapılması durumunda bu ödemeler üzerinden aynı fıkranın (2/b) bendi
uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.
Diğer
taraftan, anonim şirkette idari işlerde çalışmanız dolayısıyla
aldığınız ücret, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca serbest
meslek kazancı kapsamında verilecek beyannameye dahil edilmeyecektir.
Ancak, başka bir işverenden de ücret geliri elde etmeniz ve birden
sonraki işverenden elde ettiğiniz ücretlerin toplamının 103. maddede
yazılı tarifenin ikinci diliminde yer alan (2013 yılı için 26.000 TL)
tutarı aşması halinde, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş tüm
ücretlerin yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213
sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 257. maddesinin birinci
fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan düzenleme ile Maliye Bakanlığı
vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer
güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her
türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname
ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı
kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk
getirmeye yetkili kılınmıştır.
Beyannamelerin
elektronik ortamda gönderilmesi uygulamasına 01.10.2004 tarihinden
itibaren başlanılmış olup, beyannamelerin elektronik ortamda
gönderilmesi hususuna ilişkin açıklamalar 340, 346, 351, 357, 367, 373,
376 ve 386 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılmıştır.
376 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile
-
Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde
vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı
olmaksızın Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesini ve Geçici Vergi
Beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu,
-
Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde
vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi
mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın Muhtasar ve Katma Değer
Vergisi Beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu
getirilmiştir.
Öte
yandan, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 15.11.2007 tarihli ve 101431
sayılı genel yazısıyla da Kanun’un Bakanlığımıza verdiği yetkiye
istinaden, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlara
elektronik ortamda verilmesi gereken kendi beyannamelerini elektronik
ortamda vergi dairesine verebilmek için kullanıcı kodu, parola ve şifre
verilmesi uygun görülmüştür.
Buna
göre, e-Beyanname uygulamasından yararlanabilmeniz için, örneği 340
Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin ekinde (Ek: 1) yer alan
“Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu”nu doldurarak, bağlı
bulunduğunuz vergi dairesine müracaat etmeniz ve buradan kullanıcı kodu,
parola ve şifre almanız yeterlidir.
Bu
şekilde talepte bulunmanız halinde, bağlı bulunduğunuz vergi dairesince
340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde belirtilen esaslar
doğrultusunda kullanıcı kodu, parola ve şifre tarafınıza teslim
edilecektir.
Diğer
taraftan, istemeniz halinde elektronik ortamda göndermek zorunda
olduğunuz beyannamelerinizin, 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliği’nde belirtilen esaslar doğrultusunda, elektronik ortamda
beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan meslek mensupları
vasıtasıyla durumunuza uyan sözleşmeyi düzenlemek suretiyle elektronik
ortamda gönderilebilmesi mümkün bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi
|
Tarih : 21.08.2013
|
Sayı : 38418978-120[46-13/2]-888
GVK Md. 46
|
GERÇEK
USULDE VERGİLENDİRİLEN MÜKELLEFİN TERK ETTİĞİ FAALİYETİN AYNI ADRESTE
EŞ TARAFINDAN DEVAM ETTİRİLMESİ HALİNDE BASİT USULDEN YARARLANILIP
YARARLANILAMAYACAĞI
|
Gerçek
usulde vergilendirilen mükellefin terk ettiği faaliyetin aynı adreste
eş tarafından devam ettirilmesi halinde, terk tarihini takip eden yılın
başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulde vergilendirilmenin
mümkün olmadığı hk.
Özelge
talep formunda, eşinizin Mart 2013 tarihinde terk ettiği tuhafiye ve
kırtasiye faaliyetini aynı adreste sürdürmek istediğinizi belirterek, bu
faaliyetiniz nedeniyle basit usulde mükellefiyet tesis edilip
edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve
sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu
belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve
Gelir Vergisi Kanunu’nda yazılı gerçek (Bilânço veya işletme hesabı
esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, aynı Kanun’un 46. maddesinde;
“47 ve 48. maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.
...
(6322
sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük; 15.06.2012)
Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde
kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde
vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden
yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde
belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe
başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde
vergilendirilirler. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, 47.
maddede yazılı şartları taşıyanlardan arka arkaya iki hesap döneminin iş
hacmi 48. maddede yazılı hadlerden düşük olanlar, yazılı talepleri
üzerine bu şartın gerçekleşmesini takip eden takvim yılından başlayarak
basit usule geçebilirler. İşin eş ve çocuklara devri halinde iş hacminin
hesabında devirden önceki süreler de dikkate alınır. Sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenler
hiçbir suretle basit usulde vergilendirilmezler.
(6322
sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük 15.06.2012)
Gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler ile
basit usulün şartlarını kaybedenlerden gerçek usulde vergilendirilmeye
başlamadan önce işini terk eden mükellefler, terk tarihini takip eden
yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönemezler. Bu
hüküm, işin eş veya çocuklara devri halinde de uygulanır.
...”
hükmüne yer verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “3.4. İşini terk eden mükelleflerin durumu” başlıklı bölümünde,
“Gerçek usulde vergilendirilenler ile basit usulün şartlarını kaybeden mükelleflerin;
İşin
terk edilmesi veya eş ve/veya çocuklara devredilmesi hallerinde
ilgisine göre terk veya devir tarihini takip eden yılın başından
itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönmeleri mümkün değildir...”
açıklamasına yer verilmiştir.
Aynı
Kanun’un 47 ve 48. maddelerinde ise basit usule tabi olmanın genel ve
özel şartları açıklanmıştır. Kanun’un 51. maddesinde de basit usulün
hududu gösterilmiş olup, söz konusu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak
çıkartılan 12.01.1995 tarihli ve 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile Büyükşehir Belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır, Sakarya ile
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’yla Büyükşehir Belediyesi
sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle
birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan
yerler hariç) mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir
belediye sınırları içinde her türlü emtia alım-satımı ile uğraşan
mükellefler 01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme
kapsamına alınmıştır.
Yukarıda
yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu faaliyetiniz,
mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları
içinde bulunmakla birlikte, 2000 yılı genel nüfus sayımında nüfusu
30.000’den az olan bir yerde yürütülecek olması nedeniyle basit usulden
yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.
Ancak,
gerçek usulde vergilendirilen eşiniz tarafından Mart 2013 tarihinde
terk edilen tuhafiye ve kırtasiye faaliyetini aynı adreste yürütecek
olmanız nedeniyle, eşinizin terk tarihini takip eden yılın başından
itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulde vergilendirilmeniz mümkün
bulunmamaktadır.