Yazar: Mehmet KARADURMUŞ*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda 4/a
sigortalılar (eski SSK’lı) ile 4/b sigortalıların (eski Bağ-Kurlu)
çalıştıkları sırada geçirdikleri kazalar iş kazası şeklinde
tanımlanırken, Tüm çalışanlar gibi, devlet memurları da görevlerini
ifade ederken kazaya maruz kalabilmekte, fakat geçirilen kaza, iş kazası
şeklinde tanımlanmamakta ve 4/c sigortalılardan kısa vadeli iş kazası
ve meslek hastalığı primi alınmadığı gibi SGK’ca geçici veya sürekli iş
göremezlik ödeneği de verilmemektedir. Kazaya uğrayan memuru, istihdam
eden kurum ve kuruluş tarafından, rapor süresinde de çalışılmış gibi
ücret (maaş) ödenmesine devam edilmektedir.
4857
sayılı İş Kanunu’nun 5. bölümünde 77 ila 89. maddesi arasındaki
maddelerde düzenlenmiş olan iş sağlığı ve güvenliği hükümleri 6331
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda(1) müstakil bir kanun olarak
düzenlenerek 30.06.2012 tarihinden itibaren kademeli olarak yürürlüğe
konmuştur.
6331
sayılı Kanun, 1. maddesindeki istisnalar dışında tüm çalışanlar İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulama kapsamına alınmış, Kanun’un 14.
maddesi ile de işverenlere, işyerinde meydana gelen iş kazalarını, iş
kazasının olduğu günden sonraki 3 işgünü içerisinde Sosyal Güvenlik
Kurumu’na bildirimde bulunma yükümlüğü getirilmiştir.
Bu
makalede, kamu kurum ve kuruluşlarının işveren sayılıp sayılmayacağı,
devlet memurlarının vazifelerine ifa ederken, geçirdikleri kazaların ne
şekilde iş kazası olarak değerlendirileceği, 6331 sayılı Kanun’a göre 3
iş günü içerisinde mi? Yoksa, 5510 sayılı Kanun’un 47. maddesine göre 15
iş günlük sürede mi? SGK’ya bildirimin gerekeceği hususları
değerlendirilecektir.
II- DEVLET MEMURLARININ (4/c SİGORTALI) İŞ KAZASI HALLERİ
657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre istihdam edilen devlet memurları
ile, daha önce 657 sayılı Kanun’a göre istihdam edilen ve çalışmasını
4857 sayılı İş Kanunu’na göre çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında (T.C.
Ziraat Bankası A.Ş., Halkbank A.Ş., DDY gibi kuruluşlarda) sürdüren
işçilerden 5434 sayılı Kanun’a göre sandık iştirakçisi olarak,
ücretlerinden % 15 emekli keseneği alınırken, 01.10.2008 tarihinden
itibaren tamamen yürürlüğe girmiş olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, Emekli Sandığı iştirakçileri, 4.
maddenin 1. fıkrasının “c” bendi kapsamında sigortalı (kısaca 4/c’li adlandırılmakta) sayılarak
maaşlarından % 9 malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ile % 5.5
genel sağlık sigortası primi alınmaya başlanmıştır. 5510 sayılı
Kanun’un geçici 4. maddesindeki, “Bu
Kanun’da aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanun’un 4. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanun’un yürürlüğe
girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış
olup bu Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi
olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri
hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434
sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.” hükmü
gereğince 01.10.2008 tarihinden önce emekli sandığı iştirakçiliği
olanlar 5434 sayılı Kanun’un emeklilik, tazminat, vazife ve harp
malûllüğü ve terör görev malûllüğü hükümlerinden yararlanmaya devam
etmektedir. Gerek 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda gerekse, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, 4/c
sigortalılardan iş kazası ve meslek hastalığı düzenlemelerine yer
verilmemiş, bu husus Sosyal Sigortalar İşlemler Yönetmeliği(1)’nin 9.
maddesinin 9. bendindeki, “Kanun’un kısa vadeli sigorta
kollarına ilişkin hükümleri, Kanun’un 4. maddesi birinci fıkrasının “c”
bendi kapsamında olanlara uygulanmaz.” hükmü ile ayrıca
vurgulanmıştır. Bu nedenle iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primi
adı altında bir prim alınmamaktadır. SGK’ca geçici iş göremezlik veya
sürekli iş göremezlik ödeneği adı altında bir ödeme de yapılmamaktadır.
5434 ve 5510 sayılı Kanunlarda memurların görevlerini ifa ederken
geçirdikleri kaza hali, vazife malûllüğü, harp malûllüğü, terör görev malûllüğü
şeklinde tanımlanarak, tedavi ve rapor istirahat süresindeki, sağlık
tedavi giderleri SGK’ca karşılanırken, rapor süresinde 4/c
sigortalıların normal aylık ücreti çalıştığı kamu kurumu ve kuruluşu
tarafından ödenmeye devam edilmektedir.
A- 5434 SAYILI KANUN’A GÖRE VAZİFE MALÛLLÜK HALLERİ
1- Vazife Malûllüğü
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 45. maddesinde vazife malûllüğü; “1) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa;
2) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa;
3)
Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş
olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla);
4)
Fabrika, atelye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş
sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o
işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan
doğmuş olursa
bunlara vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir.” şeklinde belirtilmektedir.
2- Adi Malûllük
5434 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, “44.
maddede yazılı malûllük 45. maddede gösterilenler dışında kalan sebep
ve hallerden doğmuş olursa Adi malûllük ve bunlara uğrayanlara da adi
malûl denir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
3- Harp Malullüğü
5434 sayılı Kanun’un 64. maddesine göre; “1) Harpte fiilen ateş altında,
2) Harpte, harp bölgelerindeki harp harekat ve hizmetleri sırasında, bu harekat ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle,
3) Harpte veya harbe hazırlık devresinde her çeşit düşman silahlarının etkisiyle,
4) Askeri harekatı gerektiren iç tedip ve sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,
5)
Barışta ve olağanüstü hallerde, emir veya görev ile uçuş yapan
uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak
uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki sebepleriyle ve yine
emir ve görev ile dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve sınıftan
olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç
kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep
ve tesirleriyle,
6)
Anayasa’nın 66. maddesi veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası
antlaşmalar uyarınca yabancı ülkelere Türk Silahlı Kuvvetleri
gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden
hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı ülkelerde
veya yurda dönüş sırasında, uğramış olan muvazzaf ve yedek subay,
astsubay, uzman jandarma çavuş, uzman çavuş, erbaş ve erler (gönüllü
erler dahil) ile Türk Silahlı Kuvvetlerince görevlendirilen sivil
iştirakçilere ve T.C. Emekli Sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumu’na,
Bağ-Kur'a ve çeşitli sandıklara tabi olmayan sivil görevlilerin, vazife
malûllüğüne uğrama haline harp malûllüğü” denmektedir.
4- Terör Görev Malûllüğü
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 21. maddesine göre; “Kamu
görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken
veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı
terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan güvenlik
görevlileri görev malûlü” sayılmakta ve kendilerine 2330 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre, görev malûllüğü aylığı bağlanmaktadır.
B- 5510 SAYILI KANUN’A GÖRE 4/c SİGORTALILARININ VAZİFE MALÛLLÜĞÜ
5510 sayılı Kanun’un 47. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4. maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlar için aşağıdaki
hallerde vazife malûllüğü hükümleri uygulanır. 25. maddede belirtilen
malûllük; sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri
dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine
ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini
korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir
taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana
gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara
uğrayanlara da vazife malûlü denir.” şeklinde tanımlanırken, 5510 sayılı Kanun’un 25. maddesinin 5. fıkrasında, “Vazifelerini
yapamayacak derecede hastalığa uğrayanlardan hastalıkları kanunlarında
tayin edilen müddetlerden fazla devam edenler, hastalıklarının
mahiyetlerine ve doğuş sebeplerine göre malûl veya 47. madde hükümlerine
göre vazife malûlü sayılırlar.” denmektedir.
5510
sayılı Kanun’un 47. maddesinin 9. fıkrasında, harp malûllüğü kavramı ve
kapsamı 5434 sayılı Kanun’un 64. maddesinde olduğu şekliyle
tanımlandığından tekraren yazılmamıştır. 5510 sayılı Kanun’un 47.
maddesinde, 4/a ve 4/b kapsamındaki sigortalılarla ilgili iş kazası ve
meslek hastalığına karşılık gelen vazife malûllüğü, harp malûllüğü ve
terör görev malûllük durumları düzenlenmiştir.
5510
sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi gereğince, 01.10.2008 öncesinden
devlet memurluğuna başlayanların emeklilik, vazife malullüğü, harp
malullüğü ve terör vazife malûllük hak ve şartları 5434 sayılı Kanun
hükümlerine göre, 01.10.2008 tarihinden sonra ilk defa 4/c kapsamında
sigortalı olanların ise emeklilik, vazife malûllüğü, harp malûllüğü ve
terör görev malûllüğü tamamen 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülmektedir.
III- 4/c SİGORTALILARININ (MEMURLARIN) İŞ KAZASI BİLDİRİMLERİ
A- 5510 SAYILI KANUN’A GÖRE İŞ KAZASI BİLDİRİM YÜKÜMLÜĞÜ
5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, 4/a
kapsamında çalışan sigortalılar (Hizmet akdine tabi çalışan işçilerin)
ile 4/b kapsamında çalışan sigortalıların (Bağımsız çalışanların)
geçirdikleri iş kazası ve meslek hastalığının 5510 sayılı Kanun’un 13.
maddesine göre, iş kazasının; 4/a kapsamındaki sigortalılar bakımından
bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kurum’a da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde, 4/b
kapsamındaki sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek
şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç
işgünü içinde, ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir.
SGK’ya
belirtilen sürede bildirimin yapılmamasıyla ilgili 5510 sayılı Kanun’da
idari para cezası öngörülmemiştir. İş kazasının geç bildirilmesi
durumunda, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 2. fıkrasına göre, “Bildirim
tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş
göremezlik ödeneği kurumca işverenden tahsil edilmektedir.”
5510 sayılı Kanun’un 47. maddesinin 3. fıkrasında, “Kamu
idareleri vazife malûllüğüne sebep olan olayı o yer yetkili kolluk
kuvvetlerine veya kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal,
Kurum’a da en geç onbeş işgünü içinde bildirmekle yükümlüdür.” dendiğinden,
4/c sigortalıların maruz kaldığı vazife malûllüğü, harp malûllüğü ve
görev malûllüğünün 15 iş günlük sürede SGK’ya bildirilmesi
gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun’un 25. maddesinde, sigortalının çalışma
gücünün en az 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte
kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilenler malûl
sayıldığı için, malûllük niteliği taşımayan küçük iş kazası olaylarının
47. maddeye dayanılarak bildirilmesine gerek bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
B- 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU’NA GÖRE İŞ KAZASI BİLDİRİMİ
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu; 2. maddede sayılan istisnalar dışında
kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine ve bu işyerlerinin
işverenleri ve işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak
üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın
uygulanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, denilmesine karşın, 6331 sayılı Kanunla işveren kavramı kapsamı genişletilerek, çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.
6331
sayılı Kanun’un 14. maddesiyle, işverenlere, işyerinde meydana gelen iş
kazalarını, kazadan sonraki üç iş günü içerisinde Sosyal Güvenlik
Kurumu’na bildirim yükümlüğü getirilmiş, aynı kanunun 26.maddesiyle de
bildirimlerin belirtilen sürede yapılmaması halinde 2.000 TL’lik idari
para cezasının çalışma ve iş kurumu il müdürlüğünce uygulanacağı (2013
yılında 2.156 TL) öngörülmüştür. Sosyal Güvenlik Kurulu İl Müdürlüğüne
kanuni süresi içerisinde bildirilmeyen iş kazaları ile ilgili idari para
cezasının Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerince uygulanır olması
bürokratik işlemlerin artmasına ve uzamasına sebep olmaktadır.
6331
sayılı Kanun’un 14. maddesinde belirtilen iş kazası bildirimi çalışan
istihdam edilen tüm işyerlerini, başka bir deyişle, 5510 sayılı Kanun’un
4. maddesinin 1. bendinin (a), (b) ve (c) fıkralarına göre sigortalı
olan (İşçi, memur, çırak, stajyer ve bağımsız çalışan işveren) gerçek
kişilerin çalıştığı işyerlerini ve işverenleri kapsayan genel bir
düzenleme özelliği taşıdığından, diğer özel kanunlarda iş kazası
bildirimi ile ilgili bir düzenleme yok ise, tüm çalışanların görevli
iken geçirdikleri iş kazalarının 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre
SGK’ya kazadan sonraki 3 iş günü içerisinde bildirilmesi zorunluluğu
bulunmaktadır. 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki bildirim
düzenlemesi yeni kanuni bir düzenleme olmasına karşılık, madde hükmü
diğer kanunlardaki bildirim yükümlüğünü tebdil ve ilga (değiştirme ve
ortadan kaldırma) edecek ifadeler (Diğer kanunlardaki iş kazası
bildirim süreleri dikkate alınmaz. Tüm iş kazası bildirimleri bu
kanundaki esaslara ve sürelere göre yapılır. gibi) taşımadığından, diğer kanunlardaki bildirim süreleri düzenlemesi geçerliğini korumaktadır.
5510
sayılı Kanun’un 47. maddesinde 4/c sigortalıları (Devlet memurları)
için, vazife malûllüğü ve harp malûllüğü ve terör görev malûllüklerinin,
15. İş günlük sürede SGK’ya bildirilmesi özel düzenlemesinin bulunması,
diğer yandan bu düzenlemenin ceza uygulaması yönünden işverenliğin
lehine bir hüküm olması nedeniyle, 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki
3 iş günlük süreye bağlı bildirim yerine, 5510 sayılı Kanun’un 47.
maddesindeki bildirim süresinin dikkate alınması, 4/c sigortalının malûl
sayılmayacak nitelikteki (% 60’lık kayıp oranının altındaki
malûllüklerin) küçük iş kazalarının 6331 sayılı Kanun’un 14.
maddesindeki sürelere göre SGK’ya bildirilmesinin gerekeceği görüşü ağır
basmaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 2. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genel Kolluk Kuvvetleri faaliyetlerinin, Kanun’un
uygulaması dışında tutulması nedeniyle, harp malûllüğü ve terör göre
malûllüğü için SGK’ya 6331 sayılı Kanun hükümlerine göre bildirim yapma
zorunluluğu bulunmamaktadır.
IV- SONUÇ
4/c
sigortalılarının görevlerini ifa ederken geçirdikleri kazalar 5434
sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda iş kazası olarak adlandırılmasa, 4/c
sigortalılarından iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primi alınmasa
da; olayın oluşumu, zamanı, mekanı ve mahiyeti dikkate alındığında
memurların görevlerini yerine getirirken vazife malûlü, harp malûlü,
terör görev malûlü olarak çalışma hayatından geçici veya daimi olarak
uzak kalmaları 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun
uygulanması yönünden tamamen iş kazası halidir. 6331 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde belirtildiği üzere amacı; İşyerlerinde (çalışanların bulunduğu fiziki mekan ve coğrafi organizasyon alanlarında) iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi
olunca, tüm çalışanların bulunduğu işyerlerinde sağlık ve güvenlik
risklerinin belirlenerek önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması,
çalışanların eğitimi ve iş kazalarının kaydının tutularak kaza
bilgilerinin paylaşılması, SGK’ya zamanında bildirimde bulunulmasını
önemli kılmaktadır.
5510 sayılı Kanun’un 47. maddesinin 3. fıkrasındaki, “Kamu
idareleri vazife malûllüğüne sebep olan olayı o yer yetkili kolluk
kuvvetlerine ve kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal, Kurum’a
en geç onbeş iş günü içinde bildirmekle yükümlüdür.” hükmü
gereğince 4/c sigortalılarının vazife malûllüğü kapsamındaki (en az %
60’lık iş gücü kaybına uğrama) iş kazalarının özel kanun buyruğu olarak
15 iş günlük sürede SGK’ya bildirilmesi zorunludur. Bu zorunluluk 5510
sayılı Kanun’un 25. maddesinde belirtilen malûllük derecesi ile sınırlı
olduğu için, malûllük niteliği taşımayan daha küçük boyutlu iş
kazalarının 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre, kazanın vukuundan
itibaren 3 iş günlük sürede SGK’ya bildirilme zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu bildirim yükümlüğüne uymayan işverenlere aynı Kanun’un 26. maddesine
göre 2013 yılı için 1.156 TL idari para cezasının çalışma ve iş kurumu
il müdürlüğünce uygulanması gerekecektir.
* İş Başmüfettişi
(1) 6331
sayılı Kanun 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, Kanun’un iş güvenliği uzmanı ve
işyeri hekimi istihdamı ve teşviki hakkındaki 6-7 ve 8. maddelerinin
uygulaması 6495 sayılı Kanun’un 56. maddesi ile kamu kurumları ve 50’den
az çalışanı olan ve az tehlikeli işyerlerinde 01.07.2016 tarihine
ertelenmiştir.
(1) 12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
YanıtlaSilGörevi Başında Kalp Krizi Sonucu Vefat Eden Memurun Vazife Malüllüğü Tespiti Hakkında
Merhabalar Sayın Yetkili,
Sizden bir konu hakkında bilgi almak istiyorum:
TCDD’da makasçı (Memur) olarak görev yapmakta olan babam 1984 yılında (36 Yaşında) görevi başındayken gece nöbetinde devriye esnasında aniden rahatsızlanıp geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı devlet hastanesinde yaşamını yitirmiştir.
Çalıştığı kurum(TCDD) vefat sebebini dosyasındaki kayıtlara görevi başında eceliyle vefat diye geçmiştir.
Fakat vefat ettiği gün bizlere işyerinden verilen bilgi kalp krizi sonucu vefat ettiği şeklindeydi.
Nüfus idaresinden aldığımız ölüm tutanağında kalp yetmezliği sonucu vefat ettiği bilgisi yazmaktadır.
Babamızın işe başladığı tarihte ve sonrasında herhangi bir bünyesel rahatsızlığı söz konusu değildir
Biz babamızın görevi başında geçirdiği kalp krizinin yaptığı işten kaynaklı olduğunu biliyoruz.
TCDD'da Makasçılık görevinin çok ağır çalışma koşulları olduğunun ve bu görevi icra eden kişilerde sıklıkla ani kalp krizi vakaları yaşandığını biliyoruz.
Biz şuan 5434 (5510) sayılı kanunların 45 ve 47. maddeleri kapsamında tarafımıza vazife malullüğü haklarımızın tanımlanması için SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne başvuru yapacağız.
Başvuru için hazırlayacağımız dilekçenin içeriğinin nasıl olması gerektiği ve dilekçe ekinde hangi evrakları sunmamız gerektiğini öğrenmek istiyoruz.
Başvurumuzun dayanağı olarak
Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan
2016/21 sayılı SGK genelgesinin; “Sigortalının iş yerinde kalp krizi geçirmesi veya başka bir hastalık nedeniyle ölmesi yada ruhen veya bedenen hemen veya sonradan engelli hale gelmesi iş kazası olarak kabul edilecektir.”
Hükmü gereği iş yerinde kalp krizi geçirilmesi iş kazası olarak sayılacaktır genelgesine dayandırmaktayız.
Yargıtayın birçok emsal teşkil eden kararında işyerinde görevi başında iken geçirilen kalp krizi sonucu vefat durumları iş kazası ve vazife malullüğü olarak sayılmıştır.
Bu izleyeceğimiz yol doğrumudur?
Nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda bizlere yardımcı olursanız çok seviniriz.
Görüşmek üzere iyi çalışmalar diliyorum.
Saygılarımla
Hukuki mücadelenizi başlayabildiniz mi, ne aşamadasınz veya sonuç aldınız mı merak ettim. Aynı durumda olan bir yakınımız var. bilgilendirme yaparsanız çok memnun olurum.
Sil