Yazarlar: Cihan DELİGÖZ*
İlyas MERİÇ**
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251İlyas MERİÇ**
I- GİRİŞ
Dünyada anlaşılması en zor olan şey gelir vergisidir.”(1)
Dünya üzerinde yaşamış en zeki insanlar arasında gösterilen Albert
Einstein’e ait olduğu söylenen bu söz, gelir vergisi özelinde vergi
kanunlarının karmaşıklığını göstermek açısından güzel bir örnektir. Türk
vergi sisteminde, herhangi bir konuda Maliye İdaresi ile Danıştay’ın
farklı yorumlarda bulunması artık alışılagelmiş bir durumdur. Buna
benzer bir şekilde Maliye İdaresinin herhangi bir yasal değişiklik
olmadan bir kanun hakkında çok farklı görüşler verdiği de vakidir. Vergi
alanında ülkemizde birçok uzman yetiştiği gibi, serbest muhasebeci mali
müşavirler, yeminli mali müşavirler, denetim firmaları çalışanları,
vergi müfettişleri, maliye idarecileri ve idari yargı mensuplarının da
çalışmaları vergi hukuku temeli üzerinedir. Fakat bu temel içerisindeki
olgular, sıklıkla bu alanda çalışanlar tarafından farklı yorumlanmakta
ve başta mükellefler olmak üzere bu konuyla alakadar kimselerde zihin
karmaşasına neden olmaktadır. Vergi kanunları yazılıdır ve lafzı ve
ruhuyla hüküm ifade etmektedir. Zihin karmaşıklığına neden olan farklı
yorumların temelinde vergi kanunlarının lafzı ve ruhuyla hüküm ifade
etmesi ilkesinin göz ardı edilmesi yatmaktadır(2). Bu makalede, taşınmaz
satış kazancı istisnası ve yenileme fonu müessesesinden birlikte
yararlanabilme örneği üzerinden, vergi kanunlarının temel ilkesi olan
lafzı ve ruhu ile hüküm ifade etme ilkesinin nasıl göz ardı edildiği
anlatılacaktır.
II- TAŞINMAZ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI VE YENİLEME FONU
5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde taşınmaz satış
kazancı istisnası hüküm altına alınmıştır. Kanun gerekçesine göre
istisnanın amacı, kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına
olanak sağlanması ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesidir.
Atıl durumda olan taşınmazların elden çıkarılması suretiyle kurumların
ekonomisini güçlendirmeyi amaçlayan bu istisna uygulamasından
yararlanmak için Kanun’da sayılan şartların yerine getirilmesi
gerekmektedir. Satışa konu taşınmazın iki tam yıl boyunca kurumların
aktifinde bulunması; satıştan elde edilecek kazancın istisnadan
yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın
yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon
hesabında tutulması ve satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen
ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi Kanun’da sayılan
şartlardır. Bu koşulları yerine getiren kurumlar diledikleri takdirde
taşınmaz satış kazancı istisnasından yararlanabilecektir.
Yenileme
fonu müessesesi, üzerlerindeki vergi yükünü hafifletmek yoluyla
işletmelere iktisadi kıymetlerini daha kolay yenileme olanağı sunmak
amacıyla(3) tesis edilmiştir. Yenileme fonu uygulamasından yararlanan
mükellefler, yenileyeceği değerin satışından elde ettiği karı pasifte
özel bir fonda üç yıl süreyle tutarlar. Bu süre içerisinde yeni elde
edilen değerin amortisman giderleri, pasifte yer alan fondan karşılanır.
Böylece mükellefler kar elde ettikleri dönemde bu karları beyan
etmezler. Gider yapılan dönemde ise daha önceki kardan mahsup yapılarak
bir nevi vergi ertelemesi yapılır. Tabii ki, bu uygulamadan yararlanmak
için kanunda sayılan şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Öncelikle pasifte özel bir fon hesabına alınması gereken kâr deyiminden
anlaşılacağı üzere, bu uygulamadan yararlanacak mükellefler bilanço
usulünü kullanan mükelleflerdir. Yenileme işleminin bir zorunluluk
dolayısıyla yapılması gerekmekte veya işletmeyi idare edenlerce
yenilemeye karar verilmelidir. Yenilenen değer satışı yapılan değerle
aynı nitelikte olmalı ve amortismana tabi olmalıdır.
III- YENİLEME FONU VE TAŞINMAZ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI AYNI SATIŞ İŞLEMİNDE BİRLİKTE UYGULANABİLİR Mİ?
Makalemizin
giriş bölümünde belirttiğimiz üzere vergi sistemimizde aynı konuda çok
farklı uygulamalar ve farklı yorumlar görülebilmektedir. Söz konusu
durum, taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme fonu uygulamasının
birlikte değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinde de yaşanmaktadır.
Maliye İdaresinin böyle bir durumda takındığı tavrı gösteren net bir
mukteza bulunmadığı gibi Danıştay’ın da böyle bir durumda verdiği emsal
bir karar bulunmamaktadır. Buna rağmen, akademik çevrede yapılan
tartışmalar bu konuda üç farklı görüşün varlığını göstermektedir.
Birinci
görüşe göre, taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme fonu
uygulamasından aynı işlem için birlikte yararlanmak asla söz konusu
olamaz(4). Bu yazarlara göre, taşınmaz satış kazancı istisnası kriz ve
buhran dönemlerinde şirketlerin likiditesini artırmak için getirilmiş
bir istisnadır. Buna karşın, yenileme fonu şirketlerin yatırım
yapmalarını sağlayan yani krizle ilgili olmayan bir vergi erteleme
müessesesidir. Dolayısıyla şirketler her iki durumu birlikte
sağlayamazlar. İki uygulama neredeyse birbirine siyah ve beyaz kadar
zıttır.
İkinci
görüşe göre ise, şirketlerin taşınmaz satış kazancı istisnası ve
yenileme fonu uygulamasından birlikte yararlanamayacağı hususunda
herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu durumda, herhangi bir
kısıtlama mevzu olmadığı için mükellefler pekala her iki uygulamadan
yararlanabilir. Eğer idare bu iki uygulamadan birlikte yararlanılmasını
istemiyorsa idari bir düzenleme yapmalıdır(5).
Diğerlerine
oranla literatürde daha az rastlanan görüşe göre, taşınmaz satış
kazancı istisnasından ve yenileme fonu uygulamasından birlikte
yararlanılıp yararlanılmayacağının net bir cevabı yoktur. Yani, somut
olay bazında değerlendirme yapılmalı, yapılan işlemlerin kanundaki
şartları taşımakla birlikte kanun maddelerinin konuluş amacına hizmet
edip etmediklerine bakılmalı ve sonuç pozitif ise iki uygulamadan da
yararlanılmalıdır. Aksi takdirde, duruma uygun olan teşvik politikası
tercih edilmelidir(6).
IV- DEĞERLENDİRME
Vergi
Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile
hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının
hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve
diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı hüküm
altına alınmıştır. Taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme fonu
uygulamasında kanun lafızları her iki uygulamadan yararlanabilmek için
gerekli şartların sayılmasından oluşmuştur. İki uygulamanın birlikte
uygulanıp uygulanmayacağına karar vermek için bakılan lafızda bu
doğrultuda herhangi bir cevap bulamamak cevabın evet veya hayır olmasını
gerektirmeyecektir. Lafzın açık olmadığı durumlarda bakılması gerektiği
hüküm altına alınan kanun gerekçeleri incelendiğinde her iki
uygulamanın bir tür teşvik politikası olduğu görülecektir.
Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun gerekçesinde, kurumların ekonomik bünyelerini
güçlendirmek amacıyla taşınmaz satış kazancı istisnası düzenlemesi yer
aldığı belirtilmiştir. Yenileme fonu ise bir vergi erteleme müessesesi
olarak uygulanmakta ve mükellefin ödeyeceği vergi ötelenerek bir anlamda
ekonomik olarak katkı sağlanmaktadır. Her iki uygulamanın özüne
inildiğinde, mükelleflere ekonomik anlamda katkı sağlamak için
düşünülmüş teşvik politikaları oldukları anlaşılacaktır. Bu minvalde her
iki uygulamanın aynı amaç doğrultusunda oldukları fakat amaca giden
yollarının farklı olduğunu söyleyebiliriz. Farklı yollarla mükellefe
ekonomik katkı sağlandığından ötürü, bu uygulamaların tamamen
birbirinden farklı olduğunu savunmanın mesnetsiz olduğu kanaatindeyiz.
Taşınmaz
satış kazancı istisnasını düzenleyen kanun lafzında satış bedelinin iki
yıl içinde tahsil edilmesi gerektiği hükmü yer almaktadır. Fakat kanun
gerekçesinde bu hükmün sadece nakdi olarak düşünülmemesi gerektiği izah
edilmiştir. Şöyle ki, “İstisnanın temel amacı kurumların
mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan
firmalara ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında
kalacaktır. Aynı şekilde, elden çıkarılan taşınmaz veya iştirak
hissesinden sağlanan likiditenin yine atıl hale dönüşmesine neden
olacak şekilde fonksiyonel olarak benzer sabit kıymetlere kanalize
edilmesi durumu, istisna uygulaması ile sağlanması öngörülen amaca uygun
düşmeyecektir. Örneğin, şehrin bir bölgesindeki kullanılmayan bir
arazinin satılıp başka bir bölgesinden bir süre sonra rant sağlamak
amacıyla yeni bir arazi alınması durumunda, firmanın faaliyetleri
açısından sağlanmış ekonomik katkı söz konusu olmayacağından, istisnanın
amacına ters düşmektedir. Diğer taraftan, şehrin kenar mahallesinde
bulunan bir binanın satılarak, şehir merkezinde faaliyet göstermek
amacıyla merkezde bir bina alınması durumunda ise, firma faaliyetleri
açısından açık bir ekonomik katkı söz konusu olduğundan istisna
uygulamasının amacına uygun bulunmaktadır.” açıklamasına
yer verilerek ekonomik olarak kurum bünyesini güçlendirmenin sadece
nakdi olarak düşünülmemesi gerektiği izah edilmiştir. Kanun gerekçesinde
yer alan bu ifade, taşınmaz satış kazancı istisnasında yenileme işlemi
olmayacağından ve sadece nakdi işlemlerin bahis mevzu olmasından dolayı
yenileme fonu uygulamasından tamamen farklı olduğu savunulan görüşün
yanlışlığını ortaya koymaktadır.
Bir
örnek ile konunun illüstrasyonunu yapmak meselenin vuzuhuna katkı
sağlayacaktır. Örneğin, Ankara’nın sanayi bölgesi OSTİM’de çelik iskele
imalatı ve satışı ile iştigal etmekte olan Cihan İmalat A.Ş’nin bir
alacağına karşılık Ankara’nın sınır ilçelerinden olan Çubuk’ta bir daire
aldığını varsayalım. Kanun’da her iki uygulama için belirtilen şartları
taşımak kaydıyla, Çubuk ilçesinde boş vaziyette duran dairenin
satılarak yerine OSTİM’de şirket ana merkezinin yakınında bir bina
alınarak üretim işlemlerinde kullanılmak istendiğini düşünelim. Şirket
dairesini satıp bina almaktadır. Bir yenileme işlemi yapılmaktadır ve
yenileme fonu uygulamasından yararlanmasında bir mahsur yoktur. Öte
yandan şirket atıl durumda olan daireyi elden çıkararak, üretim
faaliyetlerine katkı sağlayacak, bir diğer ifadeyle ekonomik bünyesini
güçlendirecek şekilde yeni bir bina elde etmektedir. Kanun gerekçesinde
yer alan örnekte olduğu gibi ekonomik anlamda katkı sadece nakdi anlamda
olmamaktadır. Cihan İmalat A.Ş’nin söz konusu işlemde ekonomik olarak
kazanımı olmadığı savunulamaz. Bu durumda bu satış işlemi için taşınmaz
satış kazancı istisnasından da yararlanılacaktır. Tabii ki elde edilen
karın tamamı her iki uygulama için kullanılması söz konusu değildir.
Çünkü kanun lafzı gereği taşınmaz satış kazancı istisnası elde edilen
karın %75’i için geçerlidir ve bu tutarın beş yıl boyunca pasifte özel
bir fonda tutulması ve sermayeye eklemek dışında herhangi bir şekilde
kullanılmaması gerekmektedir. Yenileme fonu uygulamasında, yeni alınan
değerin amortisman gideri pasifte yer alan fondan karşılanacağı için,
yenileme fonu uygulaması %75’lik tutar için söz konusu olamayacaktır.
Geriye kalan %25’lik tutarın ise yenileme fonu uygulaması kapsamında
kullanılmasında herhangi bir mahsur yoktur.
Yukarıda
yer alan örnekte Cihan İmalat, OSTİM’de üretim işlerinde yararlanmak
için bina almak yerine, Ankara’nın sınır ilçelerinden Kızılcahamam’da
şirketin zaman zaman kullanacağı bir villa alsa idi taşınmaz satış
kazancı istisnasından yararlanamayacaktı. Çünkü böyle bir işlemin
şirkete ekonomik manada katkı sağladığını savunmak çok zor olacaktı.
Buna rağmen bu işlemde yenileme fonu uygulaması yine kullanılabilecekti.
Yukarıdaki
örneğe zıt gibi görünen ama hem taşınmaz satış kazancı istisnasından
hem de yenileme fonu uygulamasından yararlanılabilecek bir satış işlemi
örneği de şöyle olabilir. Ekonomik olarak sıkıntı içerisinde bulunan
İlyas İmalat A.Ş. İstanbul Kadıköy ilçesinde bulunan yönetim binasını
satarak yerine İstanbul’da merkezi olmayan Arnavutköy ilçesinden bir
binayı yönetim binası amacıyla satın almıştır. Bu satış işleminden elde
edilecek kaynak ise şirketin ekonomik bünyesine katkı sağlamak için
kullanılmıştır. Ekonomik sıkıntılarını bu yolla gideren İlyas İmalat
A.Ş’nin söz konusu satış işleminden ekonomik olarak katkı sağlamadığı
savunulamayacaktır. Şirket eski yönetim binası yerine yeni bir yönetim
binası almıştır. Kanun’daki şartlar sağlandığı takdirde yenileme fonu
uygulamasından yararlanılmasında da herhangi bir sakınca yoktur.
Örneklerle
izah etmeye çalıştığımız taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme
fonu müesseselerinin kurumların ekonomik olarak avantaj sağlamalarına
yönelik uygulamalar olduğu açıktır. Söz konusu uygulamaların farklı
düzenlemeler içermesine rağmen amaçladıkları temel gaye kurumlara mali
anlamda katkı sağlamaktır. Kanun’daki şartları sağlamak, tek başına bu
uygulamalardan yararlanmak için yeterli değildir. Kanun’un konuluş
amacına uygun olmayan yani ekonomik manada katkı sağlamayan satış
işlemlerinde yasal şartlar sağlansa bile taşınmaz satış kazancı
istisnasından yararlanmak söz konusu olmayacaktır. Öte yandan,
Kanun’daki yazılı şartları sağlayan ve Kanun’un konuluş amacına hizmet
eden her satış işleminde, sonucunda bir yenileme dahi olsa, istisnadan
yararlanılabilecektir. Taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme fonu
uygulamasının birbirinden tamamen farklı amaçlarla tesis edildiğinden
bahisle her iki uygulamanın birlikte uygulanmasının imkansız olduğu
görüşü yanlış olduğu gibi, mevzuatta bu durumun açık olmayışından ve
herhangi bir kısıtlama olmayışından hareketle her iki uygulamanın
uygulanacağını savunmak da yanlış olacaktır. Kanaatimizce böylesi bir
durumda, kurumların ekonomik olarak kendilerine katkı sağlayıp
sağlamadıkları değerlendirilmeli, yani Kanun’un sadece lafzına
bakılmamalı, ruhunu da anlamaya çalışarak her iki uygulamadan
yararlanılıp yararlanılmayacağına karar verilmelidir.
V- SONUÇ
Vergi
kanunlarının içerisinde siyah ve beyaz alanlardan ziyade gri alanlar
mevcuttur. Başta mükellefler olmak üzere vergi kanunları ile bir şekilde
ilgili olan kişiler bu gri alanlar dolayısıyla kanunları anlamakta
zorlanmaktadırlar. Vergi hukuku üzerinde çalışanların veya kanunları
yorumlama kabiliyetine sahip vergi uzmanlarının gri alanları yorumlarken
dikkat etmesi gereken ilkeler mevcuttur. Bu ilkelerin belki de en
önemlisi vergi kanunlarının lafzı ve ruhuyla hüküm ifade edeceği ve
lafzın açık olmadığı yerde kanunun konuluş amacı, yeri ve diğer
kanunlarla bağlantısının göz önüne alınacağı ilkesidir. Bu ilkenin göz
ardı edilip sadece kanun lafzı dikkate alındığında zaten konuya
uzaklığından ötürü anlamakta zorlanan mükelleflerin zihni daha da
karışmaktadır. Taşınmaz satış kazancı istisnası ve yenileme fonu
müesseselerinin birlikte uygulanıp uygulanmayacağı örneğinde olduğu gibi
her somut olay kendi içinde değerlendirilmelidir. Kanun’daki lafzın
yanı sıra ruhunun da kavranması gereklidir. Böylece zihin karmaşası,
vergi kanunlarının karmaşıklığı ve anlaşılmazlığı önemli ölçüde
azalacaktır. Aksi takdirde, sadece lafız dikkate alınarak yapılan yorumlar yasaların konuluş amacına hizmet etmeyeceği gibi mükellefleri de mağdur edecektir.
* Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)
** Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)
(1) http://quoteinvestigator.com/2011/03/07/einstein-income-taxes/ (01.10.2013)
(2)
Bu konudaki örnek makale için Bkz. Cihan DELİGÖZ - İlyas MERİÇ,
Taşınmaz Satış Zararı Kurum Kazancından İndirilebilir mi?”, Yaklaşım, Ekim 2013, Sayı: 250, s. 53-57
(3)
A. Bumin DOĞRUSÖZ, “Yenileme Fonu-Taşınmaz Satış Kazancı İlişkisi”,
http://www.bumindogrusoz.com/m.aspx?id=129 (02.10.2013)
(4)
Bu görüşe örnek makaleler için Bkz. Sedat APAK, “Gayrimenkul Satış
Kazanç İstisnası Yanında Yenileme Fonundan Yararlanabilme Olasılığının
İncelenmesi”, Mali Çözüm, Ocak-Şubat 2012, s. 113; Ali
TUĞLU, Gayrimenkul Satış Kârlarına Yüzde 75 Gayrimenkul Satış Kazancı
İstisnası Uygulandıktan Sonra Kalan Yüzde 25 Tutar Yenileme Fonuna
Alınabilir mi?, Yaklaşım, Eylül 2010; Soner ÜLGEN,
“Gayrimenkul Satış Kazancı İstisna Uygulamasında Kazancın % 25’lik Kısmı
Yenileme Fonuna Alınabilir mi?”, Vergi Dünyası, Kasım 2010, Sayı: 351, s. 37; Ahmet KAVAK, “Gayrimenkul Satış Kazanç İstisnası Yanında Yenileme Fonu Uygulamasından”, Dünya, 23 Kasım 2011 http://www.dunya.com/gayrimenkul-satis-kazanc-istisnasi-yaninda-yenileme-fonu-uygulamasindan- 138426yy.htm
(5)
Bu görüşe örnek makaleler için Bkz. Ömer DURMUŞ, “Gayrimenkul Satış
Kazancı İstisnası ve Yenileme Fonu Uygulamasının Birlikte
Değerlendirilmesi”, Vergi Sorunları, Nisan 2013, Sayı: 295, s. 118
(6)
Bu görüşe örnek makaleler için Bkz. Cem TATLI, “Gayrimenkul Satış
Kazancı İstisnasından Yararlanılan Gayrimenkul Satışı İçin Yenileme Fonu
Ayrılabilir mi?”, Vergi Sorunları, Nisan 2011, Sayı:
271; A. Bumin DOĞRUSÖZ, “Yenileme Fonu-Taşınmaz Satış Kazancı
İlişkisi”, http://www.bumindogrusoz.com/m.aspx?id=129 (02.10.2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder