Yazar: Kemal OKTAR*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
KDV
Kanunu’nun 1. maddesine göre, KDV’nin konusunu, bu maddede çerçevesi
çizilen mal teslimleri ve hizmet ifaları oluşturmaktadır. Her vergide
olduğu gibi KDV’de de birçok istisna hükmü yer almaktadır. KDV
istisnaları, odaklandığı kişi veya işlem bakımından üç gruba
ayrılmaktadır.
a) Satıcıyı baz alan istisnalar (vergiden muaf esnaf, basit usulde vergilenenler vb.),
b) Alıcıyı baz alan istisnalar (liman inşa ettirenler, teşvik belgeli yatırımcılar, diplomatlar vb.),
c) İşlemi baz alan istisnalar (uluslararası taşımacılık, hurda metal satışı, serbest bölgede hizmet yapılması vb.).
KDV
Kanunu’nun 19/1. maddesi, diğer kanunlarda yer alan istisna ve
muafiyetlerin bu vergi bakımından geçersiz olduğunu, KDV’ye ilişkin
istisna ve muafiyetlerin ancak bu Kanun’a hüküm eklenmek veya değişiklik
yapılmak suretiyle düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Bazı yorumcular,
yasa koyucunun iradesine ipotek konulması olarak değerlendirdikleri bu
hükmün, sonraki tarihli özel kanunlarda yer alan istisnaları
bağlamayacağını ileri sürmektedir. Bize göre yasa koyucunun KDV
istisnası düzenlemesinin nasıl yapılacağına dair iradesini yansıtan bu
hüküm, KDV Yasası’nda düzenlenmeyen istisnaları bu vergi yönünden
geçersiz kılmaktadır. Aksi halde, uygulanmayacak bir yasal düzenleme
yapılmış olacaktır.
Örneğin
Serbest Bölgeler Kanunu’nun 6. maddesinde serbest bölgeler,
millileşmemiş malların herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın
ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller
dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat
vergileri, ticaret politikası önlemleri ve kambiyo mevzuatı uygulaması
bakımından Türkiye gümrük bölgesi dışında olduğu kabul edilen, serbest
dolaşımdaki eşyanın bir serbest bölgeye konulması nedeniyle normal
olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı yerler olarak
tanımlanmıştır.
Bu tanımda yer alan “ithalat vergileri”
ibaresi KDV’yi de kapsamakla birlikte, KDV Kanunu’nun 12/1 ve 16/1-c
maddelerindeki düzenlemeler olmasaydı, Serbest Bölgeler Kanunu’nda yer
alan bu hüküm; yurt dışından serbest bölgeye getirilen mallar ile
Türkiye’den serbest bölgeye çıkarılan mallar için KDV istisnası
uygulanmasını sağlamayacaktı. Bu nedenle serbest bölgelerde KDV
uygulaması konusunda Serbest Bölgeler Kanunu veya diğer kanun hükümleri
değil, KDV Kanunu hükümleri belirleyici olacaktır.
KDV
Kanunu hükümlerine göre serbest bölgelerde KDV uygulamasını, mal
teslimleri ve hizmet ifaları itibariyle ayrı ayrı ele almak gerekir.
II- SERBEST BÖLGEDEKİ MAL TESLİMLERİ
A- SERBEST BÖLGE REJİMİNE TABİ MALLAR
KDV
Kanunu’nun 16/1-c maddesiyle, Gümrük Kanunu’ndaki serbest bölge
hükümlerinin uygulandığı mallar KDV’den müstesna tutulmuştur. Bu madde
uyarınca, Gümrük Kanunu’nun 152 ilâ 162. maddeleri
kapsamında serbest bölge rejimine tabi olan malların teslimi KDV’den
istisna olacaktır. Gümrük Kanunu’nun geçici 7. maddesine göre,
Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliği gerçekleşene kadar! bu şekilde
ithal veya teslim edilen malların serbest bölgede tüketilmesi istisna
uygulanmasını engellemeyecektir.
Bu hükümlere göre:
- Yurt dışından serbest bölgeye mal ithali,
- Serbest bölgedeki malların bölge içinde teslimi,
- Serbest bölgeden serbest bölgeye mal teslimi,
- Serbest bölgeden yurt dışına mal teslimi,
- Serbest bölgeden yurt içine mal teslimi
için
düzenlenecek belgelerde KDV gösterilmeyecektir. Bu istisnanın dayanağı
KDV Kanunu’nun 16/1-c maddesiyle düzenlenen serbest bölge rejimine tabi
malların vergiden istisna olduğuna dair hüküm olup, bu teslimlerin
verginin konusuna girmediği veya ihracat istisnasına tabi olacağı
yönündeki ifadelerin bize göre yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Serbest
bölgedeki malların haczedilerek icra yoluyla serbest bölgede satılması
işleminde de aynı madde hükmü gereğince KDV hesaplanmayacaktır(1).
Serbest
bölgeden yurt içine mal tesliminde, mallar serbest bölge rejimine tabi
olduğu sürece KDV uygulanmayacaktır. Bu nedenle serbest bölgedeki
satıcının yurt içindeki alıcıya sattığı mallar için düzenlediği faturada
KDV hesaplanmayacaktır. Ancak serbest bölgedeki malların yurt içine
getirilmesinde serbest bölge rejimi sona ermekte, serbest dolaşıma giriş
veya diğer bir gümrük rejimi devreye girmektedir. Bu durumda serbest
bölgeden ithalatta KDV doğmakta ve Kanun’un 8/1-b maddesi uyarınca
ithalatçı konumundaki alıcının gümrük idaresine KDV ödemesi söz konusu
olmaktadır.
Serbest
bölge rejimine tabi mallar 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ne göre
tevkifat kapsamında olsa dahi, vergiden müstesna tutulduğu için KDV
tevkifatı uygulanmayacaktır.
Serbest
bölge rejimine tabi malların teslimiyle ilgili olarak (imalat, nakliye,
genel idare gideri, amortismana tabi iktisadi kıymet alımı gibi)
herhangi bir nedenle KDV ödenmiş olması halinde yüklenilen vergi, KDV
Kanunu’nun 30/a maddesi uyarınca indirim konusu yapılamayacaktır. Kısmi
istisna olarak adlandırılan bu istisna uygulamasında yüklenilen KDV,
gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde harcamanın mahiyetine
göre (mal veya hizmet bedeli ile birlikte) gider, maliyet veya kanunen
kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
B- İHRACAT REJİMİNE TABİ MALLAR
KDV
Kanunu’nun 11/1-a ve 12/1. maddeleri uyarınca yurt içindeki
mükelleflerin serbest bölgedeki alıcılar adına fatura düzenleyip, gümrük
beyannamesi veya serbest bölge işlem formu düzenleyerek serbest bölgeye
gönderdikleri mallar KDV’den müstesna tutulacaktır. Bu şekilde serbest
bölgeye gönderilen malların serbest bölgede tüketilmesi de (AB’ye tam
üye oluncaya kadar!) ihracat istisnası uygulanmasını engellemeyecektir.
Bu kapsamda mal teslimi sayılan su, elektrik ve gaz teslimleri vergiye
tabi tutulmayacaktır (Serbest bölge işleticisine telekomünikasyon
hizmeti verilmesi ise mal teslimi olmadığından KDV’ye tabi
bulunmaktadır.).
İhracatçının
serbest bölgeye göndereceği malları yurt içindeki imalatçılardan
alımında, KDV Kanunu’nun 11/1-c maddesi kapsamında tecil-terkin
uygulanabilecektir. KDV Kanunu’nun 11. maddesi kapsamında uygulanan
ihracat istisnası tam istisna mahiyetinde olduğundan, yurt içinden
serbest bölgeye gönderilen mallarla ilgili yüklenilen vergi, KDV
Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca indirim veya iade konusu
yapılabilecektir.
Bu
konuda ilginç bir örnek serbest bölgedeki inşaatlarda kullanılan hazır
betonla ilgilidir. Hazır betonun inşaatta hazırlanan kalıplara dökülmesi
işlemi, (konut yapı kooperatiflerinin geçmişte KDV istisnasından, bugün
ise % 1 KDV uygulamasından yararlandırılması amacıyla) mal teslimi
olarak değil, inşaat taahhüt hizmeti olarak değerlendirilmişti. Bize
göre zorlama bir yorum olan bu görüş uyarınca, yurt içinde hazırlanan
hazır betonun serbest bölgeye götürülerek kalıplara dökülmesi işinde de
mal teslimi olarak ihracat istisnası uygulanamayacağı, hizmet ifası
sayılarak vergilendirileceği yönünde görüş verilmiştir(2).
III- SERBEST BÖLGEDEKİ HİZMET İFALARI
A- SERBEST BÖLGEDE YAPILAN HİZMETLER
KDV
Kanunu’nun 17/4-ı maddesi ile serbest bölgede yapılan hizmetler KDV’den
istisna edilmiştir. Bu istisna, daha önce belirtildiği gibi işlemi baz alan
bir istisnadır. Yani kim yaparsa yapsın, kime yaparsa yapsın, serbest
bölgede ifa edilen hizmetler KDV’den müstesna tutulmuştur.
Bu durumda serbest bölgede yapılan hizmetlerde KDV istisnası uygulaması aşağıdaki şekilde tahlil edilebilecektir.
1- Fiilen Serbest Bölgede İfa Edilen Hizmetler
Hizmet
verenin veya alanın konumuna bakılmaksızın, serbest bölgede ifa edilen
hizmetlerde KDV uygulanmayacaktır. KDV Kanunu’nun 4. maddesinde, teslim
ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak
tanımlanan hizmetlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal
etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek,
kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde
gerçekleşebileceği belirtilmiştir. Buna göre serbest bölgedeki kişi veya
kuruluşların serbest bölge içinde yaptıkları imalat, inşaat, tamir,
bakım, onarım, yapı denetimi, pazarlama, serbest bölgede bulunan
gayrimenkul kiralama, aracılık, güvenlik, işgücü temini, konaklama,
yemek(3) gibi hizmetleri KDV’den istisna olacaktır.
Konuyla
ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen bir özelgede,
Türkiye’de faaliyet gösteren şirket tarafından serbest bölge kurucu ve
işleticisine Türkiye’den doğalgaz götürülmesine yönelik alt yapı
işlemlerinin hizmet olarak genel esaslar çerçevesinde KDV’ye tabi
olduğu, ancak, söz konusu alt yapı işlemlerinin bir kısmının fiilen
serbest bölge içinde bir kısmının ise serbest bölge dışında
gerçekleştirilmesi halinde, hizmetin fiilen serbest bölge içinde
gerçekleştirilen kısmının KDV’den istisna tutulması gerektiği ifade
edilmiştir(4).
Yurt
içindeki menkul malların serbest bölgedeki kullanıcılara kiralanması
işlemi serbest bölgede ifa edilen bir hizmet olmadığı için KDV’ye tabi
tutulacaktır. Kiralamanın finansal kiralama yöntemi ile yapılması da
vergilendirmeyi engellemeyecektir. Ancak finansal kiralama süresi
sonunda kiralanan malın serbest bölgedeki kullanıcıya devrinde mal
ihracı istisnası uygulanabilecektir(5).
İstisna
uygulamasında hizmetlerin serbest bölgede yapılması önem kazanmaktadır.
Fiilen serbest bölgede yapıldığı ispatlanamayan hizmetler için istisna
uygulanmasında sorun yaşanabilecektir. Örneğin serbest bölgede faaliyet
gösterme izni almış olan serbest muhasebeci mali müşavirin, bölge
içindeki firmalara verdiği muhasebecilik ve mali müşavirlik
hizmetlerinde KDV istisnası uygulamasında tereddüt olmayacaktır. Ancak
serbest bölge faaliyet izni olmayan muhasebeci ve müşavirlerin, serbest
bölgede bulunan firmalara verdiği bu hizmetlerin serbest bölgede ifa
edildiği tartışmalıdır. Her ne kadar 60 Sıra No.lu KDV Sirkülerinin
(3.6.2.) bölümünde, hizmet ifa edenlerin serbest bölgede faaliyette
bulunma ruhsatının olup olmamasının, bu istisnanın uygulanmasına engel
teşkil etmediği açıklanmış olmasına rağmen, idarece verilen bir
özelgede, serbest bölgede iş güvenliği danışmanlığı, proje danışmanlığı,
çevre danışmanlığı, müşavirlik gibi hizmetler veren firmanın işyeri
Türkiye’de ise genel esaslara göre KDV uygulanacağı belirtilmiştir(6).
Gelir
İdaresi Başkanlığınca verilen bir başka özelgede, rapor, görüş, yazı,
onay, gibi çeşitli şekillerde sunulan müşavirlik, danışmanlık, denetim
vb. hizmetlerin Türkiye içinde hazırlanıp sunulmasının mümkün olması
nedeniyle istisna kapsamında değerlendirilemeyeceği, rapor, görüş, yazı,
onay hazırlanması amacıyla serbest bölgeye gidilip firma hesaplarında
inceleme, kontrol, denetleme vb. yapılmasının söz konusu hizmetlerle
ilgili ön hazırlık ve veri toplama mahiyetinde çalışmalar olduğu,
hizmetin serbest bölgede ifa edildiği anlamına gelmediği, bu nedenle
serbest bölgede faaliyet gösteren firmalara, bölge müdürlüğünden temin
edilecek “giriş izin belgesi”ne dayanılarak verilen muhasebe ve müşavirlik hizmetlerinin istisnadan yararlanmayacağı belirtilmiştir(7).
Bir
diğer özelgede, yurt içinde faaliyet gösteren firma elemanları
tarafından serbest bölgeye gidilerek serbest bölge içinde verilecek dil
kontrol hizmetinin KDV’den istisna olacağı, ancak hizmetin serbest bölge
dışında bulunan işyerinde verilmesi halinde genel esaslara göre KDV
hesaplanması gerektiği ifade edilmiştir(8).
İstisna
kapsamındaki hizmetlerin, bir serbest bölgeden diğer bir serbest
bölgeye yapılması halinde de istisna uygulanabilecektir.
Ancak
taşımacılık hizmetinde durum farklıdır. Başlangıç ve bitiş noktaları
aynı serbest bölge içinde olması şartıyla serbest bölge içinde yük veya
yolcu taşıma işleri vergiden istisna olacaktır. Ancak serbest bölgeden
yurt içine, yurt içinden serbest bölgeye veya bir serbest bölgeden diğer
serbest bölgeye yapılan taşımalarda istisna uygulanamayacaktır(9).
Serbest bölgeden yurt dışına veya yurt dışından serbest bölgeye
kesintisiz olarak yapılan taşımalarda Kanun’un 14. maddesine göre
uluslararası taşımacılık kapsamında KDV istisnası uygulanacağı tabiidir.
60 Sıra No.lu KDV Sirkülerinin (3.6.2.) bölümünde;
-
Serbest bölgeden yurtdışına giden mallar için serbest bölgede verilen
gümrük müşavirliği hizmetlerinin KDV’den müstesna olduğu,
-
Serbest bölgeden yurt içine, yurt içinden serbest bölgeye gönderilen
mallara ilişkin Türkiye’deki firmalarca serbest bölgede faaliyet
gösteren firmalara verilen gümrük müşavirliği hizmetlerinin ise KDV’ye
tabi olacağı
açıklanmaktadır.
Serbest
bölge işleticisine yurt içindeki şirketler tarafından verilen
telekomünikasyon hizmetleri de istisna kapsamına girmemektedir. Ancak
serbest bölge işleticisinin vergili olarak aldığı bu hizmetten serbest
bölge içerisindeki firmaları yararlandırması vergiden istisna
olacaktır(10).
İleride “yurt içinden serbest bölgeye yapılan diğer hizmetler”
bölümünde yer alan örneklerden de görüleceği gibi, hizmetlerin serbest
bölgede yapılması konusunda idarenin yorumları farklı olabilmektedir. Bu
nedenle tereddüt edilen durumlarda vergi dairesi başkanlıklarından
özelge talep edilmesi uygun olacaktır.
2- Yurt Dışından Serbest Bölgeye Yapılan Hizmetler
Yurt
dışından serbest bölgeye yapılan, yani serbest bölgede yararlanılan
hizmetler, KDV Kanunu’nun 6/b maddesi uyarınca KDV’nin konusuna
girmektedir.
Ancak
daha önce de belirtildiği gibi, serbest bölgede yapılan hizmetler KDV
Kanunu’nun 17/4-ı maddesi ile vergiden istisna edildiğinden, serbest
bölgede yararlanılan hizmetler de serbest bölgede yapılan hizmet olarak
değerlendirildiğinden, yurt dışından serbest bölgeye yapılan hizmetler
bu madde gereğince vergiden müstesna tutulması gerekir.
Bu
durumda yurt dışından serbest bölgedeki kişi ve kuruluşlara ifa edilen
hizmetler için gelen faturalar üzerinden tam tevkifat uygulanmamalı ve
sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmemelidir.
Ancak
bazı yorumcular, yurt dışından serbest bölgeye yapılan, yani serbest
bölgede yararlanılan hizmetlerin Kanun’un 17/4-ı maddesinde düzenlenen
istisnadan yararlanamayacağı görüşündedir. Bunu, istisna hükmünün
serbest bölgede yapılan hizmetlerle sınırlı olduğu, yurt dışından
serbest bölgeye yapılan hizmetlerin istisna kapsamına girmediği şeklinde
izah etmektedirler. Ancak bu görüş, yurt dışından Türkiye’ye yapılan
hizmetlerin vergi dışı kalmasına yol açacak bir yorumdur. KDV Kanunu’nun
1. maddesi Türkiye’de yapılan işlemleri verginin konusuna almıştır. O
halde yurt dışında yapılan hizmetler neden vergilendirilir? Kanun’un 6/b
maddesi hükmü gereğince. Bu hüküm, Türkiye’de yapılmasa dahi Türkiye’de
yararlanılan hizmetleri Türkiye’de yapılmış hizmet saydığı için bunlar
verginin konusuna girmektedir. Dolayısıyla yurt dışında yapılsa dahi,
serbest bölgede yararlanılan hizmetler de serbest bölgede yapılmış
sayılarak verginin konusuna girecek, ancak Kanun’un 17/4-ı maddesi
gereği istisna uygulanacaktır.
Bu
konuda verilen bir özelge ilginçtir. Gelir idaresi, serbest bölgedeki
firmanın üretimini yurt dışında yaptırarak Almanya’ya ihraç ettiği
mallar için, yurt dışında yerleşik firmadan yine yurt dışında (Çin’de)
aldığı kalite gözetim hizmetinin, Türkiye’de gerçekleşen bir hizmet
olmadığından KDV’nin konusuna girmediği ve bu nedenle KDV’ye tabi
bulunmadığı sonucuna varmıştır(11).
3- Serbest Bölgeden Yurt Dışına Yapılan Hizmetler
Daha
önce de belirtildiği gibi serbest bölgede yapılan hizmetler KDV
Kanunu’nun 17/4-ı maddesiyle vergiden müstesna tutulmuştur. Bu durumda
yurt dışındaki müşterilere serbest bölgede yapılan hizmetler KDV’den
istisna olacaktır. Buna göre serbest bölgede faaliyet gösteren
firmaların yurt dışındaki müşterilere fason imalat, yazılım,
danışmanlık, müşavirlik şeklinde verdiği hizmetlerde KDV uygulanmaması
gerekmektedir.
Ancak
idare, Kanun’un 17/4-ı maddesini, lafzın ötesine giderek serbest
bölgede yapılan ve serbest bölgede yararlanılan hizmetlerle sınırlı
uygulanacağını öngörmektedir. Bir sonraki bölümde örneklerine yer
verilen özelgelerde görüleceği gibi, serbest bölgede yapılmasına rağmen
serbest bölgede yararlanılmayan hizmetlerin Kanun’un 17/4-ı maddesindeki
istisna kapsamına girmediği yönünde görüşler bildirilmektedir.
Böyle
olsa dahi, yurt dışındaki müşterilere yapılan ve yurt dışında
yararlanılan hizmetler KDV Kanunu’nun 11/1-a maddesiyle hizmet ihracı
istisnası kapsamında değerlendirildiğinden, serbest bölgeden yurt dışına
yapılan hizmetlerde her halükârda KDV hesaplanmaması gerekir.
4- Serbest Bölgeden Yurt İçine Yapılan Hizmetler
KDV
Kanunu’nun 17/4-ı maddesi işlem bazlı bir istisna düzenlemesi olup,
başka bir şart getirmeksizin serbest bölgede yapılan hizmetlerin KDV’den
istisna olduğunu hükme bağlamıştır. Buna göre kim tarafından yapılırsa
yapılsın, kime yapılırsa yapılsın, bir hizmet serbest bölgede ifa
edilirse KDV’den müstesna tutulacaktır.
Ancak
Gelir İdaresi istisnayı, iki şartın bir arada gerçekleşmesine
bağlamaktadır. Bu konuda verilen özelgelerde, serbest bölgeden serbest
bölge dışına ancak yurt içine yönelik olarak verilen hizmetlerin KDV
Kanunu’nun 1 ve 6. maddeleri gereğince KDV’ye tabi olduğu, buna göre
serbest bölgeden yurt içine verilen hizmetlerde KDV uygulanacağı
şeklinde görüş bildirilmektedir(12). Görüldüğü gibi idare, serbest
bölgede yapılan hizmetlerden sadece serbest bölgede faaliyet gösteren
firmaların burada yararlandığı hizmetleri istisna kapsamında saymakta,
bu iki şart bir arada gerçekleşmezse istisna uygulanamayacağı şeklinde
görüş bildirmektedir.
Öncelikle
belirtmeliyiz ki bu görüş, Kanun’un 17/4-ı maddesinin lafzı ile
örtüşmemektedir. Kanun koyucunun böyle bir amacı olsaydı maddeyi,
serbest bölgede yapılan ve serbest bölgede yararlanılan hizmetlerin
vergiden müstesna olduğu şeklinde düzenlemesi gerekirdi. İstisna
uygulamasında kanunda öngörülmeyen şartların öne sürülmesinin yasal
dayanağı olmayacağı malumdur. Dolayısıyla hizmet serbest bölgede yapılsa
bile hizmetten yararlanma serbest bölgede değilse istisna
uygulanmayacağı yönündeki görüşler, yasanın açık hükmüyle
bağdaşmamaktadır.
İdarenin
bu görüşünün dayanağı olarak KDV Kanunu’nun 6. maddesinin işaret
edilmesi de bize göre mesnetsizdir. Şöyle ki, serbest bölgeler Türkiye
içinde olması nedeniyle burada yapılan hizmetler Kanun’un 1. maddesi
uyarınca verginin konusuna girmektedir. Serbest bölgede yapılan
hizmetlerin, hizmetin yurt dışında yapılması halinde yararlanma yurt
içinde ise verginin konusuna gireceğini hükme bağlayan 6. maddeyle izah
edilmesi söz konusu değildir.
Öte
yandan Kanun’un 6/b maddesinde işlemlerin Türkiye yapılmasının;
hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de
yararlanılmasını ifade ettiği belirtilmektedir. Buradaki “veya” bağlacını “ve”
olarak görmek mümkün değildir. Çünkü hem Türkiye’de yapılan hizmetler,
hem de Türkiye’de yararlanılan hizmetler verginin konusuna alınmıştır.
Bir başka ifade ile bir hizmetin verginin konusuna girmesi için
Türkiye’de yapılması yeterli olup, ayrıca hizmetten Türkiye’de
yararlanılması beklenmemektedir. Ya da Türkiye’de yararlanılan bir
hizmet verginin konusuna girmekte olup, ayrıca hizmetin Türkiye’de
yapılması beklenmemektedir. Dolayısıyla Kanun’un 17/4-ı maddesinin
uygulanması için de hizmetin serbest bölgede yapılması yeterli olup,
ayrıca hizmetten serbest bölgede yararlanılması beklenmemelidir.
Öyle
sanıyoruz ki, idarenin bu görüşünün esin kaynağı, hizmetin yapıldığı
yer yeterli görülmeyerek hizmetten yararlanma yerinin de şart koşulduğu
Kanun’un 11/1-a maddesidir. Bu maddede yurt dışındaki müşteriler için
yapılan hizmetler ile serbest bölgedeki müşteriler için yapılan fason
hizmetler vergiden istisna edilmekle birlikte, bu maddenin devamı olan
12. maddenin:
-
2. fıkrasında, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan
hizmet olarak vergiden müstesna tutulabilmesi için, hizmetten yurt
dışında yararlanılması,
-
3. fıkrasında, serbest bölgedeki müşteriler için yapılan fason
hizmetlerin vergiden müstesna tutulabilmesi için, fason hizmetten
serbest bölgede yararlanılması
şartının da gerçekleşmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü
gibi Kanun’un 11/1-a maddesindeki hizmetlerde istisna uygulanması, 12.
maddede düzenlenen şartların gerçekleşmesine bağlıdır.
Ancak
KDV Kanunu’nun 17/4-ı maddesindeki serbest bölgede yapılan hizmetlerde
istisnanın uygulanabilmesi için hizmetten serbest bölgede yararlanılması
gerektiğine dair ne bu maddede ne de bir başka maddede hüküm
bulunmamaktadır. Bu durumda idarenin istisnayı bu şarta bağlı olarak
uygulamasının yasal dayanağı kalmamaktadır.
Dolayısıyla
serbest bölgede yapılan bir hizmetle (örneğin yazılım, müşavirlik,
aracılık, raporlama vb.) ilgili olarak serbest bölgede faaliyet gösteren
firmanın yurt içindeki alıcıya gönderdiği fatura için sorumlu sıfatıyla
KDV beyan edilmemelidir.
Zaten
bu işlemde istisna uygulanmayacak ise vergilendirme, alıcı tarafından
sorumlu sıfatıyla değil, hizmeti veren serbest bölgedeki mükellef
tarafından beyanname verilmek suretiyle yapılmalıdır. Serbest bölgede
yapılan bir hizmet için yurt içindeki alıcının tam tevkifat uygulayarak
sorumlu sıfatıyla vergi beyan etmesi, hizmeti ifa edenin yurt dışında
olduğu varsayımına dayanacaktır. Bu yanlış uygulamanın izahı olmayacağı
gibi, serbest bölgedeki firmayı vergi ziyaı cezalı tarhiyattan da
korumayacaktır.
B- YURT İÇİNDEN SERBEST BÖLGEYE YAPILAN HİZMETLER
Serbest
bölgeler özel muameleye tabi olsalar bile, nihayetinde Türkiye
Cumhuriyetinin birer bölgesidir. Dolayısıyla KDV Kanunu’nda bu yönde
özel bir düzenleme olmadığı sürece, yurt içinden serbest bölgeye yapılan
hizmetlerde genel hükümlere göre KDV uygulanması gerekmektedir.
Bu
konuda KDV Kanunu’nda tek bir hizmet için özel düzenleme yapılmıştır.
Kanun’un 11/1-a maddesiyle serbest bölgedeki müşteriler için yapılan
fason hizmetler vergiden istisna edilmiştir.
1- Fason İmalat
Yukarıda
belirtildiği gibi yurt içindeki mükellefler tarafından serbest
bölgedeki müşterilere yapılan fason hizmetler KDV’den müstesna
tutulmuştur. Kanun’un 12/3. maddesinde, serbest bölgedeki müşterilere
yapılan fason hizmetlerde KDV istisnası uygulanabilmesi için, fason
hizmetten serbest bölgede yararlanılmasının da şart olduğu
belirtilmiştir. Bu durumda serbest bölgedeki müşterilere yapılmış olsa
bile, serbest bölgede değil, yurt içinde yararlanılan fason hizmetlerde
KDV istisnası uygulanmayacaktır.
İstisna
kapsamına giren fason hizmet deyimi, imal edilen nihai malların
mülkiyetine sahip olmadan, bu mallar üzerinde ara veya yardımcı
imalatlar yapmak anlamına gelmektedir. Bu konuda 105 Seri No.lu KDV
Genel Tebliği’nde tekstil ve konfeksiyon sektörüyle ilgili fason imalata
yönelik açıklamalar yol gösterici olabilecek mahiyettedir.
Tekstil
ve konfeksiyon sektörüyle sınırlı olmaksızın, yurt içindeki mükellefler
tarafından serbest bölgedeki müşteriler için yapılan ve serbest bölgede
yararlanılan fason hizmetler dolayısıyla düzenlenecek faturalarda KDV
hesaplanmayacaktır. Tam istisna kapsamına giren bu uygulamada fason
imalatçılar, bu işlemleriyle ilgili yüklendiği KDV’yi indirim konusu
yapamaması halinde iadesini talep edebilecektir.
2- Diğer Hizmetler
Yurt
içindeki mükelleflerin, serbest bölgedeki müşterilere yaptıkları fason
imalat dışındaki hizmetler genel hükümlere göre KDV’ye tabi
bulunmaktadır. Örneğin yurt içinden serbest bölgedeki müşterilere
tercüme(13), bilgisayar yazılımı(14), rapor, görüş, yazı, onay gibi
çeşitli şekillerde sunulan müşavirlik, danışmanlık, denetim
hizmetleri(15), kurye(16), ithalat ve ihracat konusu malların serbest
bölgelerden limanlara, limanlardan serbest bölgelere taşınması(17),
makine, cihaz, araç kiralanması(18), finansal kiralama(19) hizmeti
verilmesi KDV’ye tabi olacaktır.
Bu
hizmetlerin 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde açıklanan tevkifatlı
işlemler kapsamına girmesi halinde serbest bölgedeki alıcılar tarafından
tevkifat uygulanacak olup, bunların başka faaliyetleri nedeniyle KDV
mükellefiyeti bulunmasa dahi tevkifat uygulaması nedeniyle mükellefiyet
tesis ettirip sorumlu sıfatıyla KDV beyan etmeleri gerekmektedir.
Öte
yandan yurt içinden serbest bölgeye yapılan hizmetlerden serbest
bölgede yararlanıldığı için bu hizmetlerin de serbest bölgede yapılan
hizmet sayılacağı ve KDV Kanunu’nun 17/4-ı maddesi uyarınca istisna
uygulanacağı ileri sürülebilir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi,
Kanun’un 6/b maddesine göre bir hizmet Türkiye’de yapılmış ise artık bu
hizmetten nerede yararlanıldığına bakılmaksızın hizmetin ifa edildiği
yerde yapıldığı kabul edilir. Bu maddedeki “veya”
ibaresi, hizmet Türkiye’de yapılmamış ise yararlanıldığı yere
bakılmasını öngörmekte, yurt dışında yapılsa dahi Türkiye’de
yararlanılan hizmetin Türkiye’de yapılmış sayılacağını hükme
bağlamaktadır. Dolayısıyla yurt içinde yapılan bir hizmetin yararlanma
yeri serbest bölge olsa dahi, bu hizmetin serbest bölgede yapılan bir
hizmet sayılarak Kanun’un 17/4-ı maddesine göre istisna uygulanması söz
konusu değildir.
IV- SERBEST BÖLGEYE MASRAF AKTARILMASI
Son
olarak, serbest bölgedeki firmalara masraf aktarımlarında KDV
uygulamasını ele almak istiyoruz. Bu konuda genel uygulama, aktarılan
masrafların bir teslim veya hizmetle ilgili olduğu sürece işlemin
matrahına dahil edilerek vergilendirilmesi olup, grup şirketlerinin
genel idare giderlerini merkeze veya merkez tarafından grup şirketlere
aktarılmasında, aktarılan giderler KDV’li ise ait olduğu oranda KDV
hesaplanmakta, KDV’li değilse vergi hesaplanmamaktadır. Aktarılan gider
dışında ayrıca bir bedel tahakkuk ettirilir ise bu bedele her halükârda
KDV uygulanmaktadır.
Öte yandan Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde yer alan Özelgelerde:
-
KDV Kanunu’nun 16/1-c maddesi gereğince serbest bölge hükümlerinin
uygulandığı malların, 17/4-ı maddesi uyarınca da serbest bölgelerde
verilen hizmetlerin KDV’den müstesna olduğu, buna göre serbest bölge
dışındaki merkez tarafından serbest bölgede bulunan şubeye müşterek
genel gider yansıtılması işleminin KDV’ye tabi bulunmadığı(20),
-
Aynı Kanun’un 30/a maddesi uyarınca, vergiye tabi olmayan veya vergiden
istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmetlerin ifası ile
ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin
maliyetleri içinde yer alan KDV’nin indirim konusu yapılamadığı, serbest
bölge dışında yapılan harcamaların kısmen veya tamamen serbest
bölgedeki şubeye aktarılmasının bu harcamaların serbest bölgedeki şube
faaliyeti ile ilgili olduğunu açıkça gösterdiği, bu nedenle serbest
bölgedeki şubelere aktarılan masraflara ilişkin KDV’nin indirim konusu
yapılmasının mümkün olmadığı(21)
ifade edilmiştir.
Serbest
bölgede faaliyet gösteren firmalara, fason imalat hariç olmak üzere,
yurt içinden yapılacak teslim ve hizmetler genel hükümlere göre
vergilendirileceğinden, bu firmalara aktarılan masraflar için de genel
uygulamanın geçerli olduğunu, yani aktarılan masraflar KDV’li ise vergi
hesaplanarak, KDV’siz ise vergi hesaplanmadan işlem yapılması
gerektiğini düşünüyoruz.
Serbest
bölgede faaliyet gösteren firmalar teslim ve hizmetleri KDV’ye tabi ise
faaliyet alanı itibariyle yetkili vergi dairesine mükellefiyet tesis
ettirip KDV beyanında bulunacaklarından, bu faaliyetleriyle ilgili satın
aldıkları mal ve hizmetlerle ilgili olarak herhangi bir nedenle KDV
yüklenmişler ise indirim konusu yapabileceklerdir. Ancak faaliyetleri
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-ı maddesi uyarınca vergiden müstesna
ise KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmeyecektir(22). Bu durumda
yüklendikleri KDV’yi de indirim veya iade konusu yapamayacak, gelir
veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya kanunen kabul
edilmeyen gider olarak gözönüne alabileceklerdir.
V- SONUÇ
Türkiye
sınırları içinde yer alan serbest bölgelerde faaliyet gösteren
firmalara yapılan teslim ve hizmetler ile bunların faaliyetlerinde KDV
uygulaması konusunda belirleyici mevzuat KDV Kanunu hükümleri olup,
Serbest Bölgeler Kanunu veya diğer mevzuatlarda yapılan düzenlemeler KDV
uygulamasını etkilememektedir.
* PwC Türkiye Dolaylı Vergi Hizmetleri Kıdemli Danışmanı
(1) Gelirler Genel Müdürlüğü’nün, 05.11.2001 tarih ve B.07.0.GEL.0.55/5516-277/59645 sayılı Özelgesi.
(2) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 24.11.2009 tarih ve GİB.4.34.17.01.17.25-38253-11689 sayılı Özelgesi.
(3) Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, 25.07.2008 tarih ve B.07.GİB.0.01.55/5517-2099/73814 sayılı Özelgesi.
(4) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 15.08.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.02-032-772 sayılı Özelgesi.
(5) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 11.04.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.17-1311 sayılı Özelgesi.
(6) Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 30.01.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.07.16.02-KDV.ÖZG.2011.52-53 sayılı Özelgesi.
(7) Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 13.07.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.38.15.01-KDV-20-902-62 sayılı Özelgesi.
(8) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 02.12.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-122 sayılı Özelgesi.
(9) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 22.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-647 sayılı Özelgesi.
(10) İstanbul Defterdarlığı’nın, 14.09.2005 tarih ve KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.17/6469 sayılı Özelgesi.
(11) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 11.01.2012 tarih ve 4.35.17.01-35-02-32 sayılı Özelgesi.
(12) Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 11.05.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16-02-300-06/44/935 sayılı Özelgesi.
(13) Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 30.11.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.59.15.01-KDV-24-2010-30 sayılı Özelgesi.
(14) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 23.01.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-65 sayılı Özelgesi.
(15) Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 13.07.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.38.15.01-KDV-20-902-62 sayılı Özelgesi.
(16) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 05.05.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-131 sayılı Özelgesi.
(17) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 06.01.2012 tarih ve B.07.0.GİB.4.35.17.01.35-02-21 sayılı Özelgesi.
(18) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 17.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.17.4-2035 sayılı Özelgesi.
(19) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 11.04.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.17-1311 sayılı Özelgesi.
(20) Gelirler Genel Müdürlüğü’nün, 02.11.2004 tarih ve B.07.0.GEL.0.55 / 5501-2877/51663 sayılı Özelgesi.
(21) Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, 26.09.2006 tarih ve B.07.1.GİB.0.01.55/5530 sayılı Özelgesi.
(22) Gelirler Genel Müdürlüğü’nün, 11.03.2005 tarih ve B.07.0.GEL.0.40/4034-745/11901 sayılı Özelgesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder