Yazar: Mustafa ALPASLAN*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
6111
sayılı Torba Yasa olarak bilinen yasa 25 Şubat 2011 tarihli ve 27857
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa hükmüne
göre, sahte belge kullanma nedeniyle hakkında 1 kat veya 3 kat cezalı
tarhiyat yapılan mükellefler duruma göre uzlaşma kapsamına alınanlar
hariç asliye ceza mahkemesinde yargılanabilmektedirler. Sahte fatura
kullanma dolayısıyla haklarında 3 kat VZC kesilen mükelleflerin uzlaşma
imkanları yoktur. Bu mükellefler hakkında sahte belge kullanma
dolayısıyla 213 sayılı VUK md. 359 hükmü gereğince Cumhuriyet Savcılığı
kanalıyla asliye ceza mahkemelerinde kamu davaları açılmaktadır.
Kamu
davası devam etmekte iken, 6111 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre torba
kanundan faydalananlar ile ilgili asliye ceza mahkemesindeki süren
davaların akıbetinin ne olması gerektiği konusunda bu çalışmamızda
açıklamalar yapılacaktır.
6111 sayılı kanun bilindiği gibi torba bir kanun olup, özel bir af yasası mahiyetini taşımaktadır.
Diğer
taraftan, sahte belge kullanma nedeniyle 213 sayılı VUK md. 359 hükmü
gereğince kamu davası açılabilmektedir. Kendisine yapılan cezalı
tarhiyatı dava konusu yapmayıp, 6111 sayılı kanunun 4. maddesi hükmüne
göre ödeme yolunu seçen ve 6 taksitte borcunu ödeyen mükellef yönünden
ceza davası şu şekilde etkilemesi gerekir:
6111
sayılı kanunun 4. maddesi hükmü gereğince koşulları uygun olarak ödeme
planında yer alan rakamları ödeyen mükellef açısından 3 kat vergi ziyaı
cezasının tümü silinmektedir. Ayrıca, vergi aslının yarısı da ayrıca
silinmektedir. Böylece kalan miktar 6 eşit taksitte ödenmesi halinde
önemli avantajlar ortaya çıkmaktadır.
Devam
etmekte olan asliye ceza mahkemesindeki davanın 6111 sayılı Kanun’un 4.
maddesi ile ilişkilendirilerek ödeme belgeleri, ödeme çizelgesi ceza
dava dosyası ile irtibatlandırılmalıdır.
6111
sayılı kanunun genel sistematiği içerisinde VUK md. 359 ile ilgili
herhangi bir özel düzenleme getirmemiştir. Ancak, 6111 sayılı Kanun’un
7,8 ve 9. maddelerinde matrah artırımında bulunabilecek olanlar arasında
sahte fatura düzenleyenler yoktur. Başka bir ifade ile, sahte fatura
düzenleyenler 6111 sayılı kanunun matrah artırımı ile ilgili
hükümlerinden faydalanamaz. Sahte belge kullanıcıları açısından ise,
matrah artırımı hükümleri geçerli olacaktır.
Kanaatimize
göre, 6111 sayılı Kanun’un matrah artırımı ile ilgili 6,7,8 ve 9
maddelerine göre matrah artırımında bulunanlar (gelir, kurumlar, KDV,
stopaj vs) yönünden 213 sayılı VUK md. 359 ve 367. md hükümlerine göre
suç duyurusunda bulunulamaz.
Sonuç
olarak, ceza mahkemesinde devam eden davalar yönünden 6111 sayılı
kanunun 2,3,4 ve ayrıca 6,7,8 ve 9 md hükümlerine göre faydalanmış
olanlar için önemli sonuçlar ortaya çıkabilir. Çünkü, sahte fatura
kullanan bir mükellef hakkında açılan kamu davası 6111 sayılı özel
yasanın 4. maddesine göre ödemesi halinde tarhiyat bütün sonuçları ile
son bulmuş olacaktır. Bu tarhiyatın ceza davası ile ilgili boyutu ise,
devam edebilir. Bu aşamada ceza dosyası hakkında 6111 sayılı kanunun 4.
maddesi ile ilgili talepler, makbuzlar, ödeme planları mutlak suretle
irtibatlandırılmalıdır. Böyle bir durum karşısında söz konusu mükellefin
geçmişteki durumu, sicili vs. faktörler dikkate alındığı zaman ve sahte
fatura kullanma fiilinin tarihleri de dikkate alındığında mükellef
açısından önemli avantajlar ortaya çıkabilir. Ancak unutulmamalıdır ki,
VUK 376 md hükmü vergi ve ceza mahkemesi kararlarının birbirini
etkilemeyeceği bilinmelidir. 1 kat kesilen cezalar hakkında VUK md. 359
hükmü söz konusu bulunmadığından dolayı bu gibi durumlarda tarhiyat
öncesi uzlaşama yolu açıktır.
3
kat kesilen vergi ziyaı cezaları ile ilgili 213 sayılı VUK md 359 hükmü
gereğince hakkında kamu davası açılan mükellefler için 6111 sayılı
torba kanunun ilgili madde hükümleri dikkate alındığında ceza davasının
seyri değişebilir.[1] Burada hükmün açıklanmasının ertelenmesi, cezanın ertelenmesi gibi imkanlar ortaya çıkabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder