12 Ağustos 2015 Çarşamba

İşçinin Eski İşvereniyle Rekabet Etmeme Yükümlülüğü

Yazar: Cem BALOĞLU*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I- GİRİŞ
Ticaret serbestisi, kişiye başkalarıyla rekabet edebilme konusunda imkân sağlamaktadır. Ancak bu serbesti, bazı hallerde haksız rekabete neden olabilmektedir.
İş sözleşmesi, diğer sözleşmelerden farklı olarak sözleşmenin tarafları olan işçi ile işveren arasında karşılıklı sadakatin varlığını gerekli kılmaktadır. Bu sadakat bağı işveren açısından işçiyi gözetme, işçi yönünden ise işverenin ve işyerinin çıkarlarını koruma, işverene ekonomik, ticari veya mesleki bakımdan zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınma borcu biçiminde kendisini göstermektedir. İş sözleşmesinin devamı süresince ya da iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan yükümlülüklerden bir tanesidir(1). Bu çalışmada, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra eski işvereniyle rekabet etmeme yükümlülüğü konusu değerlendirilmektedir.
II- REKABET YASAĞI
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Rekabet Yasağı” başlıklı 444. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” hükmüyle, rekabet yasağından ne anlaşılması gerektiği ortaya konulmuştur.
Rekabet yasağı, işverenle olan iş ilişkisi sona eren ve onunla aynı alanda iş yapmak isteyen işçinin, işverene karşı hukuka aykırı olarak yarışa girmesini engelleme, yani haksız rekabetin önüne geçme yönünde yapılan bir sözleşmedir. Dolayısıyla, rekabet yasağı sözleşmesinin amacı, işçinin işletmede öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenin aleyhine onunla rekabet edecek şekilde kullanmasını engellemek ve genel anlamda rekabetin ortaya çıkarabileceği riskleri ortadan kaldırmaktır(2).
A- REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Rekabet yasağı, ancak yazılı olarak yapılan bir sözleşmeyle geçerlilik kazanmaktadır (BK md. 444/1). Rekabet yasağının iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam etmesi isteniyorsa, tarafların bunu ayrıca ve açıkça sözleşmeyle kararlaştırması gerekmektedir. Bu kararlaştırma ayrı bir sözleşmeyle yapılabileceği gibi, mevcut iş sözleşmesine konulacak özel bir hükümle de yapılabilir(3).
Rekabet sözleşmesinin tarafı olan işçinin reşit olması gerekmektedir (BK md. 444/1). İşçinin hangi hallerde reşit sayılacağı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. İşçi sözleşmenin yapıldığı sırada reşit değil ise, rekabet yasağına dair olan şart batıldır. Kanun koyucu, belirli bir olgunluğa erişmemiş olan kişilerin ekonomik alandaki hareket özgürlüğünü kısıtlamamak amacıyla, sözleşmenin yapıldığı sırada işçinin reşit olması şartını düzenlemiştir(4).
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir (BK md. 444/2). Borçlar Kanunu’nun değinilen maddesiyle, rekabet yasağının kapsamı ortaya konulmuş ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanarak, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmıştır.
Rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde, işçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz. İşçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir(5).
Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz (BK md. 445/1). Rekabet yasağı, iş ilişkisinde bir yandan işverenin haklı menfaatlerini koruması, diğer yandan işçinin çalışma özgürlüğüne zarar verme ihtimali yüksek olması nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle her iki menfaat arasında adil bir denge kurulması adına, rekabet yasağı sözleşmesinin belirli sınırlamalara tabi tutulması gerekir.
Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra, belirli bir yer, zaman ve işin türüyle sınırlı olacak şekilde, işverenine rakip bir işletme açmayacağını veya rakip bir işletmede çalışmayacağını ya da böyle bir işletmeyle başka bir menfaat ilişkisi içinde bulunmayacağı şeklindeki taahhüdüdür(6). Rekabet yasağı; süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça geçerli olmamaktadır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir.
B- REKABET YASAĞINA AYKIRI DAVRANMANIN SONUÇLARI
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür (BK md. 446/1). Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır (BK md. 446/2). İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir (BK md. 446/3).
Rekabet yasağı sözleşmesinde öngörülen cezai şartın makul ve kabul edilebilir bir nitelikte olması gerekmektedir. Aksi takdirde, fahiş olan tutarın tenkisini sağlamak mümkündür. Diğer taraftan, rekabet yasağı sözleşmesinde cezai şart öngörülmemiş olsa bile, işveren genel hükümlerden yola çıkarak tazminat talebinde bulunabilir. İşçinin bahse konu tazminat yükümlülüğünden kurtulabilmesi için ise, kusurlu olmadığını ispat etmesi gerekmektedir(7).
C- REKABET YASAĞININ SONA ERMESİ
Öncelikle, rekabet yasağı sözleşmesi işçi ve işveren tarafının karşılıklı anlaşması suretiyle her zaman sonlandırılabilir. Bunun dışında, sözleşmede öngörülmüş olan sürenin dolmasıyla da sözleşme sona erer(8). Yukarıda da belirtildiği üzere, özel durum ve koşullar dışında rekabet yasağı iki yılı aşamamaktadır.
Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer (BK md. 447/1). Ancak, bu durumda, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığını ispat yükü işçiye aittir.
Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer (BK md. 447/2).
Rekabet yasağına ilişkin kayıt içeren iş sözleşmesinin feshine neden olan olayın ortaya çıkışında hem işçi hem de işveren kusurlu olduğu takdirde, tarafların kusur derecelerinin araştırılması gerekmektedir. Her iki tarafın eşit derecede kusurlu olduğu ya da işçinin kusurunun ağır bastığı durumda, rekabet yasağı bağlayıcılığını korumaktadır. Diğer taraftan, böyle bir durumda işverenin kusuru, rekabet yasağının sınırlarının değerlendirilmesinde ve cezai şartın indiriminde göz önünde bulundurulmaktadır(9).
III- SONUÇ
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra eski işvereniyle rekabet etmeme yükümlülüğü, haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için yapılmış bir düzenlemedir. Rekabet yasağının geçerli olabilmesi için; yazılı şekilde yapılmış bir rekabet yasağı sözleşmesi ya da mevcut iş sözleşmesine bu yönde konulmuş bir kaydın bulunması, işçinin reşit olması, yasağın kapsamının sadece hizmet ilişkisine dayalı olarak edinilmiş ve kullanılması işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikteki bilgilerle ve belirli bir yer, zaman ve işin türüyle sınırlandırılmış olması gerekmektedir. Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Rekabet yasağı; tarafların karşılıklı olarak anlaşması, yasak için öngörülmüş sürenin dolması, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi, işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından rekabet yasağı sözleşmesinin feshedilmesi hallerinde sona ermektedir.


*           İş Müfettişi
(1)         Sarper SÜZEK, İş Hukuku (Genel Esaslar-Bireysel İş Hukuku), Beta Yayınevi, İstanbul 2008, s. 303-304
(2)         S. ALTAY, “Türk Borçlar Kanununun Hükümlerine Göre İşçi İle İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi”, 2008, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 14(3), s. 176
(3)         E. MANAV, “İş Hukukunda Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulları”, 2010, TBB Dergisi, (87), s. 324
(4)         MANAV, agm, s. 330
(5)         Yrg. 7. HD.’nin, 08.04.2013 tarih ve E. 2013/2542, K. 2013/5823 sayılı Kararı.
(6)         Ş. E. BASKAN, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümleri Çerçevesinde Rekabet Yasağı Sözleşmesi”, 2012, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2(2), s. 117
(7)         A. KOYUNCU, “İşçinin Sadakat Borcu ve İşverenle Rekabet Yasağı”, 2009, Sicil İş Hukuku Dergisi, (15), s. 94
(8)         S. TAŞKENT - M. KABAKÇI,”Rekabet Yasağı Sözleşmesi”, 2009, Sicil İş Hukuku Dergisi, (16), s. 40
(9)         TAŞKENT - KABAKÇI, agm, s. 42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder