Yazar: Murat GÖKTAŞ*
Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251
I- GİRİŞ
İş
güvencesi, işçinin feshe karşı korunması kapsamında yer alan, işçinin
işini güvence altına almak amacıyla fesih hakkını sınırlayan ve sadece
işçinin kullanabileceği tek taraflı haklardan oluşan, işverenin keyfi
olarak fesih hakkını kullanmasına karşı getirilen bir iş hukuku
kurumudur(1). 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen iş güvencesiyle,
işverenin işçileri keyfiliğe dayalı olarak işten çıkarması engellenmek
istenmiştir(2). ŞAKAR’a göre, iş güvencesi, makul ve geçerli bir sebep
olmaksızın işçinin sözleşmesinin sona erdirilememesi, keyfi işten
çıkarmaları engellemek amacıyla düzenlenen anayasal hakların ön koşulu
ve güvencesidir(3).
4857 sayılı İş Kanunu(4)’nun 18. ve devamı 19, 20, 21. maddeleri hükmüne göre, iş güvencesinin kapsamına giren işyerlerinde(5),
işçinin iş sözleşmesini, süreli fesih bildirimiyle fesheden işveren,
feshi geçerli bir neden dayandırmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen
işçi, fesih bildiriminde neden gösterilmediği veya gösterilen nedenin
geçerli olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminden itibaren bir ay içinde
İş Mahkemesinde dava açabilir. İş Mahkemesi, geçerli neden
gösterilmediği ya da gösterilen nedenin geçerli olmadığı yönünde
tespitte bulunursa feshin geçersizliğine, işçinin boşta geçirdiği dört
aylık ücretinin ödenmesine ve işçinin işe iade edilmesine karar verir.
Mahkeme işçinin işveren tarafından işe başlatılmayabileceğini de dikkate
alarak işçi işe başlatılmayacaksa 4 ila 8 ay tutarında da bir
tazminata(6) hükmeder.
İş
Mahkemesi tarafından, iş güvencesi kapsamına giren işyerinde çalışan
işçinin, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine karar verilirse,
işçinin işe iade talebinin bulunması koşuluyla işçi işe başlatılsın ya
da başlatılmasın sosyal sigorta kapsamında işveren açısından bir takım
yasal yükümlülükler oluşur(7). Bu çalışmada işe iade davasının, işçi
lehine sonuçlanması ve işçinin de 10 iş günü içinde, işverene işe
başlamak üzere başvuruda bulunması koşuluyla, Sosyal Güvenlik Kurumu’na
(SGK) yapılması gereken bildirimler ile bu bildirimlerin süreleri
hakkında değerlendirme yapılacaktır.
II- İŞ GÜVENCESİNİN KAPSAMI
4857
sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi gereği, işçinin iş güvencesi
hükümlerinden yararlanabilmesi, diğer bir ifade ile işe iade davası
açabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde en az 30
işçi çalıştırılıyor olması gerekir. En az 30 işçi çalıştırılıp
çalıştırılmadığının saptanmasında, işçinin çalıştığı işyeriyle aynı iş
kolunda işverenin birden fazla işyerinin olup olmadığına bakılır. 30
işçi sayısının belirlenmesinde, belirli süreli, belirsiz süreli, tam
süreli, kısmi sureli, daimi veya mevsimlik iş sözleşmesi ile
çalışanların tamamı dikkate alınır(8).
İş
güvencesi kapsamından yararlanmanın bir diğer koşulu, işçinin fesih
bildirimin yapıldığı tarihte aynı işverene ait işyeri veya işyerlerinde
çalıştığı sürenin en az 6 ay olmasıdır. 6 aylık sürenin tespitinde,
fasılalı geçen sürelerin birleştirilmesi gerekir(9). İş güvencesi
kapsamından yararlanmak için aranan son koşul, iş sözleşmesinin belirsiz
süreli olmasıdır. İş sözleşmesinin belirli süreli olması halinde, işçi
iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. İş sözleşmesinin geçerli bir
olgu olmaksızın zincirleme olarak belirli süreli yapıldığı durumlarda,
sözleşme baştan beri belirsiz süreli sözleşme niteliği kazandığından
işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilir.
III- İŞE İADE DAVASININ AÇILMASI
4857
sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi hükmüne göre, iş sözleşmesinin geçerli
nedene dayandırılmaksızın feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih
bildirim tarihinden itibaren 1 ay içinde feshin geçersizliği ve işe iade
talebine ilişkin İş Mahkemesine dava açması gerekir. 1 Aylık süre, hak
düşürücü süre olduğu için, bu sürenin dışında dava açılması mümkün
olmadığı gibi, hâkim hak düşürücü sürenin geçirilip geçirilmediğini
resen kontrol etmekle yükümlüdür.
İş
sözleşmesinin feshi sonrası işçinin/sigortalının emeklilik müracaatında
bulunması feshin geçersizliği ve işe iade işe davası açılmasına engel
değildir(10). Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, vermiş olduğu bir Karar’da(11),
iş sözleşmesi feshedilen işçi yaşlılık aylığına hak kazanmış ise bu
hakkı elde etmek için SGK’ya başvurmasını olağan saymış, emeklilik
talebinin işe iade istemini ortadan kaldıran bir beyan olmadığı ve
Kanunda bu yönde açık bir düzenleme olmadığına hükmetmiştir. Yargıtay 9.
Hukuk Dairesi bir diğer kararında(12), işçinin SGK’ya yaşlılık aylığı
almak için başvurmasını, ücretsiz kalan işçinin sosyal güvenliğini
sağlamaya ilişkin hukuki işlem olarak kabulü etmiş, emeklilik olgusunu
işçi ile SGK’yı ilgilendiren sosyal güvenlik hukuku işlemi saymış,
sosyal güvenlik hukukuna ilişkin hukuki bir sonucun bireysel iş
ilişkilerini doğrudan etkilemesini kabule uygun saymamış, birbirlerinden
bağımsız hukuk dallarından olan sosyal güvenlik hukukuna ait olgunun
yasada açık hüküm olmadıkça diğer bir hukuk dalı olan iş hukukunu,
kısaca bireysel iş hukukunu etkilemesinin mümkün olmadığına karar
vermiştir.
Yargıtay
verdiği bir başka kararda, ölen işçinin mirasçılarının kıdem ve ihbar
tazminatı talep hakkının bulunduğuna ancak ölen işçinin işe başlamak
için işverene başvurmasının ölüm nedeniyle söz konusu olamayacağı için
boşta geçen en çok dört aylık ücret ile diğer hakların hüküm altına
alınamayacağına hükmetmiştir. Yargıtay’ın yerleşik görüşüne göre, dava
devam ederken işçinin işe başlatılması, işverenin feshinin geçerli bir
nedene dayanmadığının kabulü olarak benimsenmiştir.
IV- İŞE İADE DAVASININ SONUÇLANMASI
İş
Mahkemesi tarafından feshin geçerli (performans düşüklüğü vb.) ya da
haklı nedene (işçinin diğer işçiye cinsel tacizde bulunması vb. 4857/md.
25II) dayandığına hükmedilmesi halinde, davanın reddine karar
verilecektir. Bu durumda, feshin geçerli nedene dayandığına
hükmedilmişse işçi için ihbar ve kıdem tazminatı hakkı doğacak ancak
haklı nedenle fesih kararı verilmişse işçi açısından ihbar ve kıdem
tazminatı hakkı ortadan kalkacaktır.
Mahkeme, feshin geçersiz olduğuna ve işçinin işe iadesine karar vermişse, verilen kararda;
- İşçinin 10 iş günü işe başvurmak üzere başvuruda bulunmaması halinde, feshin geçerli bir fesih sayıldığı,
- İşçinin 10 iş günü içinde başvurması halinde, işverenin bir ay içinde işe başlatmasının zorunlu olduğu,
-
Kanun hükmünün işvereni işe başlatma konusunda zorladığı ancak işverene
tazminatları ödemek koşuluyla işe başlatmama hakkını da verdiği,
- İşçinin işe başlatılması halinde yapılan feshin geçersizliğinin kabul edildiği,
- İşçiyi işe başlatmayan işverenin tazminat ödemesi gerektiği,
- İşçinin boşta geçen süreyle ilgili en çok dört aylık ücretinin ödenmesi gerektiğine(13), hükmedilecektir.
V- İŞÇİNİN İŞE İADE, İŞVERENİN İŞE BAŞLATMA DAVETİNDE SAMİMİYET OLGUSU
İşçi,
işe iade yönündeki başvurusunda samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe
başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından
yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu
olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresi içinde işe
iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe
başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı
kabul edilir(14). Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı İş
Kanunu’nun 21. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
Bunun sonucu olarak, işe iade davasında karara bağlanan, işe başlatmama
tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talep
edilmesi/alınması mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı
olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı
ödenmelidir(15).
İşçinin,
işe iade yönündeki başvurusunun 10 iş günü içinde işverene bildirilmesi
gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu
tutulması düşünülemez. İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul
edildiğini 1 ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat
sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde
işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa
da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen
bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada
makul süre, işçinin işe davetini içeren bildirim anında, işyerinin
bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla 2 günlük süre olarak
değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden
farklı bir yerde alması halinde ise 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56.
maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok 4 güne kadar yol
süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en
fazla 4 gün içinde işe başlaması beklenmelidir(16).
İşverenin
işe davete dair beyanında ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma
niyeti olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek adına yapmış
olduğu işbaşı çağrısı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak
değerlendirilemez. İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe
başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli
olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş
sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. Bu fesih tarihine göre
işverence ihbar ve kıdem tazminatı ödenmelidir. Hesaplamada dikkate
alınacak ücret, işe başlatılmadığı tarihteki son ücret olup, kıdem
tazminatı tavanı da aynı tarihe göre belirlenmelidir. İşe iade davasında
kararın kesinleşmesine kadar geçecek olan en çok 4 aya kadar süre
hizmet süresine eklenmeli, ihbar ve kıdem tazminatı ile izin hakkı
bakımından çalışılmış gibi değerlendirilmelidir.
İşe
başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması
gerekir. İşçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama tazminatının
muaccel olduğu andır. Tazminat yönünden faize hak kazanmak için kural
olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. Ancak işçinin işe iade
başvurusunda işe alınmadığı takdirde işe başlatmama tazminatının
ödenmesini talep etmiş olması durumunda işverenin ayrıca temerrüde
düşürülmesi gerekmez ve bahsi geçen tazminat muaccel olduğu anda
işverence ödenmelidir.
Boşta
geçen süreye ait 4 aya kadar ücret ve diğer haklar için ise feshi
izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Bu nitelikteki
alacaklar işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur(17). Boşta
geçen sürenin en çok 4 aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar
kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve
servis gibi parasal haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların
işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para
ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla
birlikte işçinin ancak çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla
çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde
çalışma karşılığı ücret ile satışa bağlı pirim gibi ödemelerin, en çok 4
ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar
kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz(18).
Boşta
geçirilen süre işçinin kıdem süresine ilave edilmesini gerektirdiği
için, işçinin işe başlatılmaması halinde Mahkemece belirlenen 4 aylık
süre, kıdem tazminatı alacağını arttırır. Bazı durumlarda yıllık izin
ücreti ile ihbar tazminatı miktarını da etkiler(19). Yapılan bu ödemeler
aynı zamanda işçi adına ilave sosyal sigorta bildirimleri yapılmasını
da zorunlu kılabilir(20).
VI- MAHKEME KARARI SONRASI SGK’YA YAPILMASI GEREKEN BİLDİRİMLER
İş
Mahkemesinin işe iade kararı vermesine rağmen işçinin, 10 iş günü
içinde işe başlamak üzere işverene başvurmaması durumunda, feshin
geçerli nedene dayanmadığı konusunda kesinleşen mahkeme kararına rağmen,
fesih işlemi geçerli sayılacağı için işçi, İş Kanunu’nun 21. maddesinde
yer alan iş güvencesi tazminatı ile en çok dört aya kadar boşta kaldığı
sürelere ilişkin ücret ve diğer haklarını talep edemeyeceğinden,
işverenin SGK’ya prim belgesi verme ve prim ödeme yükümlülüğü
olmayacaktır. Yine, İş Mahkemesi tarafından feshin haklı nedenle
yapıldığına hükmedilmesi halinde SGK’ya bildirim yapılmasını gerektirir
bir sigorta işlemi de bulunmayacaktır.
A- İŞÇİNİN İŞE BAŞLATILMAMASI (TAZMİNAT ÖDENMESİ)
İş
Mahkemesi tarafından feshin geçersizliğine ve işçinin işe iade
edilmesine karar verilmesi sonrasında işçinin 10 iş günü içinde işverene
işe başlamak üzere başvurmasına rağmen, işverenin işçiyi işe
başlatmayarak tazminat ödeme yolunu seçmesi halinde, İş Mahkemesi
kararına istinaden işçiye ödenmesi gereken en az dört, en çok sekiz
aylık ücreti tutarındaki iş güvencesi tazminatı, niteliği itibariyle
ücret sayılabilecek bir kazanç olmaması ve işe başlatılmayan işçinin işe
başlatılmaması nedeniyle bu süreler içinde sigortalılık vasfının da
bulunmaması nedeniyle ödenecek tazminatın işçiyi himaye gayesi ve
işverene işe başlatmama nedeniyle verilen bir medeni ceza niteliğinde
olması nedeniyle sigorta primine tabi tutulmayacaktır.
İş
Mahkemesi tarafından feshin geçersizliğine ve işçinin işe iade
edilmesine karar verilmesi sonrasında işçinin 10 iş günü içinde işverene
işe başlamak üzere başvurmasına rağmen, işverenin işçiyi işe
başlatmayarak tazminat ödeme yolunu seçmesi halinde APHB yanında yeni
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği(21) (SSİY) hükümleri gereği işçi
adına sigortalı işten çıkış bildirgesinin de verilmesi gerekmektedir
(SSİY md. 25/son).
Yeni
SSİY hükümlerine göre, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesine istinaden
İş Mahkemelerince veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca,
işe iadesine karar verilen işçi/sigortalının kesinleşen mahkeme
kararının tebliğinden itibaren işverenin işçiyi işe başlatmaması halinde işçinin işe
başlamak için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin tebligatın
alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar
verilen sigortalı işten ayrılış bildirgesi yasal süresi içinde
verilmiş sayılacaktır.
SSİY
değişikliği ile birlikte, İş Mahkemeleri tarafından işçinin işe
iadesine karar verilmiş ancak işveren işçiyi işe başlatmayarak işe
başlatmama tazminatını ödeme tercihinde bulunmuş ise işçinin işe iade
edilmesine ilişkin tebligatın işveren tarafından tebliğ alındığı tarihi
takip eden ayın sonuna kadar işten ayrılış bildirgesi vermeyen işverene
idari para cezası uygulanacaktır.
SSİY’de
yapılan bu düzenleme nedeniyle işverenler, işe iade davasını
kazanmasına rağmen işe başlatılmayan işçileri için dört aylık boşta
geçen sürelere ait ücret ve diğer sosyal ödemeleri ihtiva eden APHB
yanında işçinin işe iade talebinde bulunduğu ayı takip eden ayın sonuna
kadar da işten çıkış bildirgesi vermekle yükümlü olacaktır. İşe iade
davasını kazanan işçinin, işten çıkış bildirgesi daha önce verildiğine
göre işten çıkış tarihinin SGK tarafından 4 ay ötelenmesi ve işverenden
çalıştırmadığı bir işçisi için işten çıkış bildirgesi istenmemesinin
daha isabetli bir düzenleme olacağını değerlendirmekteyiz.
5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu(22),
sigortalılığı çalışma olgusuna bağlamıştır. Çalışma olgusunun varlığı
halinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile APHB verilmekte çalışmanın
sona ermesi halinde de işten çıkış bildirgesi verilmektedir.
Çalışılmadan sigortalı olunan tek hal işe iade davasını kazanan işçinin
prim belgesi verilerek 4 ay daha sigortalı beyan edilmesidir. Bu
bildirim esasında bir çalışmaya dayanmamaktadır. Farazi olarak
çalışılmış gibi sayılmaktadır. Bu nedenle fiilen çalışmayan işçi adına, 4
aylık süre için prim bildirgesi veren işverenden ayrıca işten ayrılış
bildirgesi istenilmesini isabetli görmek mümkün değildir.
Örnek-1:
30.11.2011 tarihinde iş akdi feshedilen işçi, İş Mahkemesine işe iade
davası açmış ve İş Mahkemesi 10.08.2013 tarihinde işe iade kararı
vermiş, karar işçiye 15.08.2013 tarihinde tebliğ edilerek kesinleşmiş,
işçi 10 iş günü içinde 20.08.2013 tarihinde işine iade edilmesi için
noter aracılığıyla işverene tebligat yapmış, işveren işe iade
tebligatını 25.08.2013 tarihinde posta yoluyla tebliğ almıştır. İşveren,
işçiyi İş Mahkemesi kararına rağmen işe başlatmayacak ve tazminat ödeme
yolunu seçecek ise en geç işçiden işe başlama tebligatını aldığı
25.08.2013 tarihini takip eden ayın son günü olan 31.09.2013 tarihine
kadar, 4 aylık ek prim hizmet belgesi verilmesi sonucu farazi işten
çıkış tarihi: 31.03.2012 tarihi olan işten çıkış bildirgesini vermez ise
işverene 1/10 asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
İş
Mahkemesi tarafından işçinin işe iade edilmesine karar verilmesi
sonrası işçinin, 10 iş günü içinde işverene işe başlamak üzere
başvurmasına rağmen, işverenin işçiyi işe başlatmayarak tazminat ödeme
yolunu seçmesi halinde, SSİY prim belgesi verme sürelerinde de bir
değişiklik öngörmüştür(23).
Yeni
SSİY hükümlerine göre 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesine istinaden
İş Mahkemesi tarafından verilen kararlar uyarınca, işe iadesine karar
verilen işçinin, kesinleşen mahkeme kararının tebliğ tarihinden itibaren
10 işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunması ve
işverenin, işçinin usulüne uygun daveti üzerine işe başlatmaması
halinde, işçinin işe başlamak için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin
tebligatın alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı takip eden aybaşından,
başlamak üzere Kurumca çıkarılacak tebliğde belirtilecek süreler
içinde(24) verilecek ek/asıl APHB’ler yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilecektir. Dolayısıyla işçinin işe başlama davetini alan işveren
işçiyi işe başlatmayacak ise işe başlama davetini aldığı tarihi takip
eden ayın 23’üne kadar 4 aylık sürelere ait prim bildirgelerini
verecektir. İşveren teşvik şartlarını sağlıyor ise prim belgesini ilgili
teşvike ait kanun numarası ile verebildiğinden prim indirimlerinden de
(5 puanlık indirim gibi) yararlanabilecektir(25).
Örnek-2:
Sigortalı (A)’nın 27.06.2011 tarihinde iş sözleşmesinin işveren
tarafından feshine karar verilmesi üzerine, sigortalı (A)’nın İş
Mahkemesinde sözleşmenin feshinin geçersizliği talebi ile açtığı dava
sonrasında, iş sözleşmenin feshinin geçersizliğine karar verilmiş ve bu
karar 20.08.2013 tarihinde kesinleşmiştir. İşçinin işe başlatılmasına
ilişkin talebi 25.08.2013 tarihinde noter aracılığı ile işverene tebliğ
edilmiştir.
İşe
iade davasını kazanmış olan işçi, işveren tarafından işe
başlatılmayacak ise işveren en geç işe başlama davetini aldığı
25.08.2013 tarihini takip eden ayın 23’ü olan 23.09.2013 tarihine kadar,
2011/Haziran ayı için 3 gün, 2011/Temmuz ayı için 30 gün, 2011/Ağustos
ayı için 30 gün, 2011/Eylül ayı için 30 gün, 2011/Ekim ayı için 27
günlük ek APHB düzenleyerek SGK İl Müdürlüğü/Merkez Müdürlüğüne
vermelidir. Bu sürelere ait aylık ek APHB’ler 23.09.2013 tarihine kadar
verilmez ise işverene her bir APHB için 1/8 asgari ücret tutarında idari
para cezası uygulanacaktır. Gerek idari para cezası ödenmek zorunda
kalınmaması gerekse primler açısından 5 puanlık veya benzeri teşvik
indirimlerinden yararlanılması ve gecikme zammı ve gecikme cezası
ödenmemesi adına 4 aylık/120 günlük hizmetleri ihtiva eden asıl/ek
APHB’lerin yasal sürede verilmesine azami dikkat edilmelidir.
B- İŞÇİNİN İŞE BAŞLATILMASI
İşe
iade davasını kazanan işçinin işe iade başvuru talebi sonrası işveren
tarafından işe başlatılması halinde boşta geçen 4 aylık süreye ilişkin
ek APHB’lerin verilme süresi yeni SSİY hükümlerine göre işe
başlatılmayan işçiye göre daha farklı belirlenmiştir.
Yeni
SSİY hükümlerine göre, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesine
istinaden iş mahkemesi tarafından verilen işe iade kararı uyarınca, işe
iadesine karar verilen işçinin kesinleşen mahkeme kararının tebliğ
tarihinden itibaren 10 işgünü içinde işe başlamak için işverene
başvuruda bulunması ve işverenin usulüne uygun daveti üzerine işçinin
işe başlatılması halinde, davete ilişkin tebligatın işçi tarafından
alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı takip eden aybaşından başlamak
üzere Kurumca çıkarılacak Tebliğde belirtilecek süreler içinde verilecek
ek veya asıl aylık prim ve hizmet belgeleri yasal süresi içinde
verilmiş kabul edilecektir(26). Dolayısıyla işe başlama davet yazısının
işçiye tebliğ edildiği tarihi takip eden ayın en geç 23’üne kadar 4
aylık süreye ait APHB’ler verilebilecektir.
Örnek-3:
Sigortalı (A)’nın 27.01.2011 tarihinde iş sözleşmesinin işveren
tarafından feshine karar verilmesi üzerine, sigortalı (A)’nın İş
Mahkemesinde sözleşmenin feshinin geçersizliği talebi ile açtığı dava
sonucunda, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine karar verilmiş,
karar 20.06.2013 tarihinde kesinleşmiş, işveren, işçinin işe
başlatılmasına ilişkin talebini içeren tebligatı 25.08.2013 tarihinde
noter aracılığı ile almıştır.
İşveren
tarafından, işe iade davasını kazanan işçinin, işe başlatılmasına karar
verilmiş ve işe başlama davet yazısı sigortalıya 15.09.2013 tarihinde
tebliğ edilmiştir. Bu durumda işveren en geç işçinin işe başlama davet
yazısını tebliğ aldığı 15.09.2013 tarihini takip eden ayın 23’ü olan
23.10.2013 tarihine kadar, 2011/Ocak ayı için 3 gün, 2011/Şubat ayı için
30 gün, 2011/Mart ayı için 30 gün, 2011/Nisan ayı için 30 gün,
2011/Mayıs ayı için 27 günlük asıl/ek APHB düzenlemeli ve SGK İl
Müdürlüğü/Merkez Müdürlüğüne APHB vermelidir. Bu sürelere ait aylık
asıl/ek APHB’ler 23.10.2013 tarihine kadar verilmez ise işverene her bir
APHB için 1/8 asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
İş
Mahkemesi kararı sonrası işçi, işveren tarafından işe başlatıldığında
bildirim süresine ait ihbar tazminatı ile kıdem tazminatı peşin olarak
ödenmiş ise bu ödemeler işçiye ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret
ve diğer alacaklarından mahsup edilecek ancak 5510 sayılı Kanunu’na
göre bildirim süresine ait ihbar tazminatı ile kıdem tazminatının
sigorta primine esas kazanca tabi tutulmaması nedeniyle, işçiye işe
başlatılması halinde ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer
haklarının mahsup edilmemiş haliyle prime tabi tutulması gerekecektir.
İşe
iade kararı sonrası geriye dönük düzenlenecek asıl/ek APHB’ler
elektronik ortamda değil de kağıt ortamında düzenlenecek, yazılacak
dilekçe ekine, İş Mahkemesi kararına ait bir suret, işçi işe
başlatılmayacaksa işçinin işe iade talebini içeren davet yazısı ve bu
yazının işveren tarafından tebliğ alındığı tarihi gösterir mazbata, işçi
işe başlatılacak ise işçinin işveren tarafından işe başlamasına ilişkin
işe davet yazısı ve bu yazının işçi tarafından tebliğ alındığı tarihi
gösterir mazbata sureti eklenerek işyerinin bağlı bulunduğu SGK İl
Müdürlüğü/Merkez Müdürlüğüne verilmesi gerekecektir. Sigortalının iş
sözleşmesinin feshinin geçersizliğine karar verilmesi ile işverenin bu
konudaki tasarrufu geçersiz kabul edildiğinden, sigortalı aynı işyerinde
işe başlasın veya başlamasın, sözleşmenin feshedildiği tarih itibariyle
SGK İl Müdürlüğü/Merkez Müdürlüğünce işverenden ayrıca sigortalı tekrar
işe giriş bildirgesi istenmeyecek ancak işçi işe başlatılmayacak ise bu
kez 4 aylık ek APHB’nin son gününe ait farazi işten çıkış tarihli,
sigortalı işten çıkış bildirgesi verilmesi gerekecektir.
VII- SONUÇ
İş
Mahkemesi tarafından feshin geçersizliğine ve işçinin işe iade
edilmesine karar verilmesi sonrasında işçinin 10 iş günü içinde işverene
işe başlamak üzere başvurması durumunda(27) işçi işe başlatılsın ya da
başlatılmasın, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca işçiye
ödenecek olan en çok dört aya kadar ücret ve diğer alacaklardan sigorta
primlerinin kesilmesi ve geriye dönük asıl/ek APHB’lerin düzenlenerek
SGK’ya verilmesi gerekecektir. İş Mahkemesi kararına istinaden sigortalı
aynı işyerinde işe başlatılacaksa, iş sözleşmesinin ilk feshedildiği
tarih itibariyle sigortalı işe giriş bildirgesi ve işten çıkış
bildirgesi verilmeyecek, ancak işveren, İş Mahkemesi kararına rağmen
tazminat ödeme yolunu seçerek işçiyi işe başlatmayacak ise iş
sözleşmesinin ilk feshedildiği tarihin 4 ay sonrasının tarihinin
bulunduğu sigortalı işten çıkış bildirgesi verilecektir.
İşe
iade davasını kazanan işçi/sigortalılara ait asıl/ek APHB’lerin yeni
SSİY’de belirlenen yasal süreler içinde verilmemesinin müeyyidesi hem
idari para cezası olacak hem de işveren 5 puan ve benzeri diğer teşvik
haklarını kaybettiği gibi primler için ilave olarak gecikme zammı ve
gecikme cezası da ödemekle karşı karşıya kalacaktır.
* Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürü
(1) İş Hukuku Kavramları ve Yargıtay İlke Kararları, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul:2009, s.10
(2) Nuri ÇELİK, İş Hukuku Dersleri, Beta Yayınevi, Yenilenmiş 24. Baskı, İstanbul:2011, s. 215
(3) Müjdat ŞAKAR, İş Kanunu Yorumu, Yaklaşım, Yenilenmiş 4. Baskı, Ankara 2009, s. 240-244
(4) 10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(5) 30 ve üzerinde işçi çalıştırılan işyerleri
(6) Yargıtay
9. HD.’nin, yıllık ücretli izinle ilgili 4857 sayılı Kanun’un 53.
maddesindeki kıdem sürelerini dikkate alarak: kıdemi 6 ay ile 5 yıl
arasında olan işçi için 4 aylık, 5 yıl ile 15 yıl arasında olan işçi
için 5 aylık, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti
tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmektedir. Fesih
sebebine göre bu miktarlar azami sınır olan 8 aya kadar yükselebilmekte
ancak işletme gerekleri ile fesihte emeklilik nedeninin gösterilmesi ve
davacının emekliliğe hak kazanması halinde işe başlatmama tazminatı alt
sınırdan belirlenmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz; Müjdat ŞAKAR, “İş
Güvencesi İle İlgili Olarak Yargıtay’ın Vermiş Olduğu Bazı Önemli İlke
Kararları”, Yaklaşım, Sayı:229, Ocak-2012, s.177
(7) Resul KURT, “İşe İade Davalarında SGK İşlemleri ve Uygulama Sorunları” Mali Çözüm,
Sayı:112, Temmuz Ağustos 2012, s.111., Müjdat Şakar, “İş Güvencesi
Çerçevesinde İşe İade Edilen İşçiye Yapılan Ödemelerin Vergi Ve Sosyal
Sigorta Primleri Bakımından Durumu”, Yaklaşım, Sayı:194, Şubat-2009., Ali Nazım SÖZER, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul:2013, s. 124
(8) ÇELİK, age, s.221
(9) ŞAKAR, İş Kanunu Yorumu, s. 240
(10) ŞAKAR, İş Kanunu Yorumu, s. 261
(11) Yrg. 9. HD.’nin, 19.01.2004 tarih ve E. 2003/22196, K. 2004/261 sayılı Kararı. Ayrıntılı bilgi için Bkz., ŞAKAR, İş Kanunu Yorumu.
(12) Yrg. 9. HD.’nin, E. 2007/37485, K. 2008/12509 sayılı Kararı.
(13) İş Hukuku Kavramları ve Yargıtay İlke Kararları, s.66
(14) KURT, agm, s.119
(15)
Uygar BOSTANCI, “İşçinin İşe İade Yönündeki Başvurusunun Samimi Olması
Ve Boşta Geçen Süre Ücreti Konusunda Yargıtay’ın Yeni Görüşü”, MESS Sicil Dergisi, Aralık-2009, s.121
(16) KURT, agm, s.127
(17) Yrg. 9. HD.’nin, 20.11.2008 tarih ve E. 2007/ 30092, K. 2008/ 31546 sayılı Kararı.
(18) Yrg. 9. HD.’nin, 18.11.2008 tarih ve E. 2008/ 32727, K. 2008/ 31214 sayılı Kararı.
(19) Müjdat ŞAKAR, “İşe İade Davasını Kazanan İşçinin Alacağı Fark Ödemeler”, Yaklaşım, Sayı: 206, Şubat-2010.
(20)
Yıllık izin ücreti sigorta primine tabi tutulacağı için ödenmesi
durumunda geriye dönük ek aylık prim ve hizmet belgelerinin (APHB)
verilmesi gerekebilir.
(21)
12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. İşten
çıkış bildirgesi verme yükümlülüğü getiren SSİY değişikliği ise
21.08.2013 tarih ve 28742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(22) 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(23) Değişiklik gerekçesi için Bkz., Ali GÜZEL - Ali Rıza OKUR - Nurşen CANİKLİOĞLU, Sosyal Güvenlik Hukuku,
Yenilenmiş 14. Bası, Beta Yayınevi, İstanbul:2012, s.302-303., Ömer
EKMEKÇİ, “Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nın, İşe İade Kararı Alan
Sigortalılar İçin Prim Belgelerinin Verilmesi ve Primlerin Ödenmesi
Sürelerine İlişkin 04.03.2004 Tarih ve 16-330 Sayılı Genelgesi
Üzerine”, Legal İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2005, s.968; KURT, agm, s.112
(24) Prim belgelerinin verilme süresi takip eden ayın 23’ü olarak belirlenmiştir.
(25) KURT, agm, s. 111
(26) Aydın BAŞBUĞ, Sosyal Güvenlik Sisteminde Sosyal Sigortalar, Şeker-İş Yayınları, Ankara 2013, s. 87
(27) İşçi işe davet edilmişse ancak işe başlamak koşuluyla dört aylık boşta geçen sürelerin ücretine hak kazanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder