12 Ağustos 2015 Çarşamba

Fevkalade Amortismana Tabi Kıymetlere İlişkin İndirim Konusu Yapılan KDV’ye İlişkin Değerlendirme

Yazar: İbrahim ERCAN*
E-Yaklaşım / Kasım 2013 / Sayı: 251


I-GİRİŞ
İşletmelerde bir yıldan veya normal faaliyet döneminden daha uzun bir süre faaliyetlerinin gerçekleşmesinde kullanılmak amacıyla edinilen maddi veya maddi olmayan işletme varlıklarına duran varlık denir. Duran varlıklar, zaman içinde, işletme faaliyetlerine bağlı olarak fiziksel ve teknolojik olarak eskime nedeniyle değer kaybına uğrarlar. Ancak, duran varlıkların ekonomik ömürleri bir yıldan fazladır. İşletmede bir yıldan fazla süreyle kullanılan duran varlıklardaki değer kayıplarının bir döneme yüklenmesi, dönemsellik ilkesi ile bağdaşmaz. Vergi hukukumuz bu nitelikteki kıymetlerin bir defada giderleştirilmesine izin vermemektedir. Bu nedenle, bu nitelikteki iktisadi kıymetler için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) amortisman müessesesi getirilmiştir.
Amortisman müessesesi, ilgili olduğu duran varlığın zamana ve kullanımına göre ekonomik değerinde meydana gelen azalmayı gider ve maliyet olarak dikkate almayı sağlar. Duran varlıklarda dönemler itibariyle meydana gelen değer kayıplarının yine dönemler itibariyle hesaplanıp değerlerinden indirilmesine amortisman işlemleri denir.
Mükellefler amortismana tabi kıymetler için yüklendikleri katma değer vergilerini 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun indirim müessesesinin düzenlendiği 29’uncu maddesi kapsamında mahsup etmektedirler. Ancak, amortismana tabi kıymetin zayi olması ve dolayısıyla fevkalade amortismana tabi tutulması durumunda yüklenilen söz konusu KDV’nin KDV Kanunu’nun 30/c maddesindeki düzenleme kapsamında düzeltilip düzeltilmeyeceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Bu yazımızda, fevkalade amortismana tabi kıymetlere ilişkin indirim konusu yapılan KDV’nin düzeltilip düzeltilemeyeceği konusundaki görüşlere yer verilerek değerlendirme yapılmaya çalışılacaktır.  
II-AMORTİSMAN UYGULAMASINDA ÖZELLİK BİR DURUM FEVKALADE AMORTİSMAN UYGULAMASI

A- GENEL OLARAK

Bilindiği üzere, işletmelerde amortismana tabi kıymetler, maddi ve maddi olmayan kıymetlerden oluşmakta olup; maddi kıymetler; bina, makine ve teçhizat, taşıt araçları, demirbaş eşya, maden ocakları ve galerileri, petrol kuyuları, ulaştırma boruları ve benzeri sabit kıymetlerle, sinema filmleri; gayri maddi kıymetler ise; patent, telif, ihtira, imtiyaz hakları, kiracılık hakkı, peştamallık ve bu nitelikteki haklardan oluşmaktadır.
Amortisman, 213 sayılı VUK’un 313. maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun Hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.” şekilde tanımlanmıştır.
Amortisman muhasebesinin konusu ise, SPK mevzuatında da belirtildiği üzere, duran varlıklarda, kullanımdan, belli bir sürenin geçmesinden ve teknolojik gelişmeler nedeniyle varlığın demode olmasından dolayı ortaya çıkabilecek eskime, yıpranma ve tükenme şeklindeki değer kayıplarını dikkate alarak, duran varlıkların faydalı ömürlerini tahmin etmek ve bu süre içinde söz konusu varlıkların elde etme maliyetini gider olarak muhasebeleştirmektir. İşletmelerde bir yıldan fazla kullanılan ve sınırlı bir ömre sahip olan duran varlıklar için amortisman ayrılması şarttır.
B- FEVKALADE AMORTİSMAN UYGULAMASI
İktisadi kıymetler için amortisman miktarı yıllık olarak hesaplanmaktadır. Bir yıl için hesaplanan amortisman yalnız ilgili yıl için kullanılabilir. Bazı durumlarda bu ilkeden sapmalar gerekli hale gelmektedir. Bu hallerden biri de fevkalade amortisman uygulamasıdır.
Normal ve azalan bakiyeler usulüne göre amortisman oranının belirlenmesi iktisadi kıymetin kullanılabilir ömrünün tespitini de gerekli kılmaktadır. İktisadi ömrü önceden tespit edilen bir iktisadi kıymetin, sonradan iktisadi ömründe esaslı değişiklik meydana gelmesi halinde uygulanacak amortisman yöntemi, 213 sayılı VUK 317. maddesinde fevkalade, teknik ve ekonomik amortisman usulü olarak düzenlenmiştir.
213 sayılı VUK’un 317. maddesine göre, amortismana tabi olup, yangın, deprem, su basması gibi doğal afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden, yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen, cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan menkul ve gayri menkullerle haklara, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili Bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca her işletme için, işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen fevkalade, teknik ve ekonomik amortisman nispetleri uygulanır. Bu doğrultuda, amortisman konusu iktisadi kıymetlerin değerinde meydana gelen olağan dışı kayıplar, belli nedenlere dayanmak şartıyla fevkalade ekonomik ve teknik amortisman yoluyla zarar yazılır.
İktisadi kıymetin fevkalade amortisman konusu olacak şekilde tamamen zayi olması halinde, iktisadi kıymetin net değeri tamamen itfa olunur, sonraki dönemlerde normal amortisman uygulaması söz konusu olmaz.
İktisadi kıymetin kısmen zayi olması halinde, önceki dönemlerde ayrılmış amortismanlar ile fevkalade amortismana rağmen itfa edilemeyen kısım kalmış ise, kalan kısım sonraki dönemlerde normal usullere göre itfa edilir.
III- FEVKALADE AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETE İLİŞKİN İNDİRİM KONUSU YAPILAN KDV
A- GENEL OLARAK
3065 sayılı KDV Kanunu’nun amortismana tabi iktisadi kıymetlerin alışı sırasında veya imal ve inşa edilen kıymetler için yüklenilen KDV’lerin indirimine ilişkin özellikli düzenlemeler içeren 31. maddesi, 01.01.1999 tarihinde 4369 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu doğrultuda mükellefler, satın aldıkları veya imal ve inşa ettikleri iktisadi kıymetler için yüklendikleri KDV’lerin mahsubunu 29’uncu madde hükümlerine göre, gerçekleştireceklerdir. Dolaysıyla mükellefler, amortismana tabi iktisadi kıymetler için hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirebilecektir.
Bununla birlikte, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun "İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi" başlıklı 30’uncu maddesinin c fıkrasında; "Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi" nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu doğrultuda, fevkalade amortismana tabi tutulan iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’yi değerlendirecek olursak;
B- FEVKALADE AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETE İLİŞKİN İNDİRİM KONUSU YAPILAN KDV
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30/c maddesine göre, deprem, sel ve Maliye Bakanlığı’nca mücbir sebep ilan edilen yangınlar nedeniyle zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallar için yüklenilen verginin indirim konusu yapılması mümkün değildir. Buna göre, deprem ve sel felaketleri ile mücbir sebep ilan edilen yangınlar nedeniyle zayi olma hali hariç olmak üzere, zayi olan mallara ilişkin olarak yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacaktır.
Ancak, zayi olan ve fevkalade amortismana tabi tutulan iktisadi kıymetlere ilişkin KDV yüklenilen KDV’nin indirilip indirilemeyeceğine ilişkin Vergi İdaresinin ve Yargının farklı görüşleri bulunmaktadır. Bu görüşleri değinecek olursak;
1- Vergi İdaresinin Görüşü
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28/09/2011 tarih ve  B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3:2010-14029-16-790 sayılı “Pert Olan Aracın Usul ve KDV Açısından Değerlendirilmesi” konusunda vermiş olduğu muktezada;
“İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketiniz aktifinde kayıtlı bulunan kamyonun kaza sonrası pert olduğu (kullanılamaz duruma geldiği), kasko şirketinden aracın piyasa değerine yakın bir bedelin tahsil edildiği, kasko şirketinin aracı hurda haliyle üçüncü bir kişiye satarak noterden devir işleminin yapıldığı belirtilmekte ve faturanın kasko şirketine mi kesileceği yoksa noterden satış yapılan üçüncü kişi adına mı düzenleneceği, kasko şirketinden alınan tutara fatura düzenlenmesi gerekip gerekmediği ve kasko şirketine fatura düzenlenmesi halinde faturada KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı sorulmaktadır.
………..
Söz konusu aracın alışında ödenen ve ilgili dönemde indirim konusu yapılan KDV tutarının, indirilemeyecek KDV haline dönüştüğü vergilendirme dönemine (sigorta şirketi tarafından pert olduğunun belgelendirildiği, bir başka deyişle aracın zayi olduğu döneme) ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin "İlave Edilecek KDV" satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması  gerekmektedirdenilmektedir.
Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 12.10.1998 tarih ve 36565 sayılı muktezasında; “… fabrikada çıkan yangın sonucu hasar gören ve tamamen kullanılmaz duruma gelen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin alışında yüklenilen ve önceki dönemlerde indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin adı geçen şirket tarafından indirilmesinin, Kanunun 30/c maddesine göre mümkün bulunmadığı ve indirimi mümkün olmayan bu verginin kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerekmektedir.” şeklinde açıklamada bulunulmuştur.
Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 29.09.2008 tarih ve 53-345/2371 sayılı muktezasında “… mükellefin fabrikasında çıkan yangının mücbir sebep hali olarak sayılması mümkün bulunmadığından;
1.Tamamen zayi olan ve ekonomik değeri bulunmayan emtia, mal, demirbaş, makine, teçhizat, taşınmaz v.b. mevcutların iktisabı dolayısıyla yüklenilen vergiler indirim konusu yapılamayacak, yangının vuku bulduğu dönemde hesaplanan KDV olarak beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılacaktır.
2.Kısmen zayi olan ve ekonomik değeri bulunan mevcutlar için Katma Değer Vergisi Kanununun 30/c maddesi kapsamına göre işlem yapılmayacak, bunların iktisabı dolayısıyla yüklenilen vergiler indirim hesaplarında muhafaza edilebilecektir.”  şeklinde açıklamada bulunulmuştur.
Yukarıda yer verdiğimiz muktezalardan da anlaşılacağı üzere, Vergi İdaresinin benimsediği görüş, zayi olan mallarda olduğu gibi, zayi olan diğer iktisadi kıymetler için de yüklenilen vergilerin indirim konusu yapılmasının mümkün olmadığı, yönündedir.
Buna göre, zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin olarak yüklenilen KDV’nin indirimi mümkün değildir. Dolayısıyla, zayi olan iktisadi kıymete ait KDV’nin indirilemeyecek KDV haline dönüştüğü vergilendirme dönemine ilişkin KDV Beyanında “İlave Edilecek KDV”ye dahil edilerek indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.
Ancak, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde belirtilen, deprem, sel ve Maliye Bakanlığı’nca mücbir sebep ilan edilen yangınlar, yani doğal afetler nedeniyle iktisadi kıymette bir zayi olma durumu gerçekleştiyse, zayi olan iktisadi kıymetler için yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’ler için bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
2- Yargının Görüşü
Zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymet nedeniyle daha önceden indirim konusu yapılan KDV düzeltilip düzeltilmeyeceği hususunda Danıştay tarafından verilen bir kararda şu açıklamalar yapılmıştır.
Danıştay 11. Dairesi’nin 19.02.1998 tarih ve 1998/622 Karar ve 1996/6855 Esas No.lu;  “3065 sayılı Kanun’un zayi olan mallara ait yüklenilen KDV’lerinin indirilemeyeceği hükmüne yer veren 30/c maddesinin amortismana tabi iktisadi kıymetlerin zayi olması olayında uygulanacağı hak.” kararında;
“… Vergi Mahkemesi … gün ve 1996/ 1104 sayılı kararı ile; 3065 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan “Amortismana tabi iktisadi kıymetlere ait indirim” başlıklı 31. maddesinin 1. fıkrasında, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin katma değer vergisinin, bunların aktife girdiği veya kullanılmaya başlandığı vergilendirme döneminden itibaren üç yıl içinde ve üç eşit miktarda indirim konusu yapılacağının hüküm altına alındığı, aynı Kanunun “İndirilemeyen katma değer vergisi” başlıklı 30. maddesinin (c) bendinde ise, zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağının belirtildiği, olayda yükümlü şirketin indirim konusu yaptığı katma değer vergisinin, zayi olan ticari emtiaya ait olmayıp amortismana tabi iktisadi kıymetlere ait olduğunda tartışma bulunmadığı, çünkü yanan araçların 213 sayılı Kanunun 313. maddesinde yer alan, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, aynı Kanunun 269. maddesindeki, gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin amortismanın konusunu teşkil edeceği hükmü uyarınca amortismanın konusuna giren iktisadi kıymetler olduğunda tartışma bulunmadığı, bu niteliğe sahip araçların ise 3065 sayılı Kanunun 30. maddesinin (c) bendinde sözü edilen ticari mal kapsamında kabul edilemeyeceği, dolayısıyla ticari mallar için ödenen katma değer vergisinin tümünün aynı yıl içinde indirim konusu yapılması mümkün olmasına karşın ticari mallar için amortisman ayrılmasının söz konusu olmadığı, bu durumda, yükümlü şirketin yanan araçlarını şirketin ticari malıymış gibi kabul edip şirket adına, 3065 sayılı Kanunun 30. maddesinin (c) bendi dayanak gösterilmek suretiyle yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin etmiştir.
Vergi dairesi başkanlığı, inceleme raporuna dayanılarak ve zayi olan mallar konusunda Danıştay Yedinci Dairesinin 1991/1334 sayılı kararına göre yapılan tarhiyatta isabetsizlik olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine, … Vergi Mahkemesinin … gün ve 1996/1104 sayılı kararının onanmasına karar verildi.” şeklinde açıklamada bulunulmuştur.
Yukarıda yer verdiğimiz Danıştay kararında, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin ticari bir mal gibi kabul edilip KDV Kanunu’nun 30/c maddesinin kapsamında değerlendirilmesini hukuka uygun bulunmamıştır. Bu doğrultuda, söz konusu karara göre KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde belirtilen zayi mallar kapsamına sadece alım satıma konu ticari mallar girdiği, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin bu kapsama girmediği sonucuna ulaşılmaktadır.
3- Düzeltme Yapılmasına Gerek Olmadığı Yönündeki Diğer Görüşler
Ankara YMM Odası Mevzuatı İzleme ve Değerlendirme Komisyonu’nun “muhtelif nedenlerle (trafik kazası vb.) kullanılamaz hale gelen sabit kıymetlerde KDV indirimi yasağının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda” vermiş olduğu bir kararında;
“…..
a) KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde hasara uğrayan sabit kıymetlere ilişkin olarak yüklenilen KDV’lerin indirilemeyeceği yönünde yasal bir belirleme bulunmadığı,
b) Yasada geçen “zayi olma” ibaresinin çalınma ve benzeri nedenlerle tamamen ortadan kalkan, yok olan kıymetleri kastettiği,
c) Kaza ve benzeri nedenlerle hasara uğrayan ve kullanılamaz hale gelen sabit kıymetler için amortisman ayrılmaya devam edileceği; bu kıymetler hasara uğramış olsa bile amortisman yoluyla gider veya maliyet yazıldığı; gider ve maliyetlerin KDV’sinin de indirime tabi tutulabileceği,
d) KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde “zayi olan” ifadesinin yalnızca malları kastettiği; amortismana tabi sabit kıymetleri bu kapsamda değerlendirmenin mümkün olmadığı; Kanunun lafzının, sabit kıymetleri kastetmemesinin de normal olduğu; zira sabit kıymetlerin bedelinin bu kıymetler hasara uğrasalar dahi her halükarda amortisman yoluyla gidere veya maliyete dönüştüğü;
e) Hasara uğrayan sabit kıymetlerin kullanım süreci içinde işletmede bir katma değer yarattığı,
gerekçeleri ile muhtelif nedenlerle hasara uğrayan ve kullanılamaz hale gelen sabit kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergilerinin indirime konu edilebileceği ve katma değer vergisi düzeltilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
4- Kişisel Görüşümüz
KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde geçen zayi olan mallar ifadesinin, yalnızca ticari malları ifade ettiği, söz konusu maddede amortismana tabi kıymetlerin açıkça belirtilmediği, bu konuda açıklamaların yer aldığı 113 No.lu KDV Genel Tebliği’nde, 57 No.lu ve 60 No.lu Sirkülerde zayi olan amortismana tabi kıymetlere ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, dolayısıyla KDV Kanunu’nda ve ilgili tebliğ ve sirkülerde zayi olan amortismana tabi kıymetlere ilişkin olarak yüklenilen KDV’nin indirilemeyeceği konusunda bir belirleme yapılmadığı, bu doğrultuda zayi olan amortismana tabi kıymetlerin Kanun’un 30/c maddesi kapsamında zayi olan mallar gibi değerlendirilerek, indirim konusu yapılan KDV’nin tamamının düzeltilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü, söz konusu iktisadi kıymet işletmede belir bir süre kullanılmış, yıpranma ve aşınmaya maruz kalarak belli bir değer kaybına uğramıştır. Söz konusu iktisadi kıymetin zayi olduğu dönemdeki değeri envantere dahil edildiği tarihteki değer değildir. Bu değerin altında bir değerdir. Dolayısıyla, zayi olan iktisadi kıymete ilişkin KDV ile zayi olan ticari mallara ilişkin KDV’nin düzeltilmesi farklı olmalıdır.
Zayi olan iktisadi kıymetlere ilişkin indirim konusu yapılan KDV’nin düzeltilmesinin, iktisadi kıymetin amortisman uygulamasında kabul edilen faydalı ömrünün, zayi olduğu tarihe kadar geçen süresinin, dikkate alınarak yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyiz.

IV- SONUÇ

İktisadi kıymetler faydalı ömürlerine göre amortismana tabi tutulmaktadır. Söz konusu kıymetlerin inşası veya satın alınması sırasında yüklenilen KDV’ler KDV Kanunu’nun genel esaslarına göre ilgili olduğu dönemde mahsup edilmektedir. Zayi olan iktisadi kıymetlere ilişkin indirim konusu yapılan KDV’lerin, KDV Kanunu’nun 30/c maddesindeki düzenleme kapsamında değerlendirilerek, düzeltilip düzeltilmeyeceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Vergi İdaresi zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetleri, Kanun’un 30/c maddesinde belirtilen zayi olan mallar kapsamında değerlendirmekte ve söz konusu kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’nin düzeltilerek, ilgili dönem “ilave edilecek KDV”ye dahil edilmesi gerektiği görüşündedir. Yargı, zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin ticari bir mal gibi kabul edilip KDV Kanunu’nun 30/c maddesi kapsamında değerlendirilmesini hukuka uygun bulmamış ve dolayısıyla indirim konusu yapılan KDV’nin düzeltilmemesi gerektiği yönünde karar vermiştir. Bize göre, KDV Kanunu’nun 30/c maddesinde geçen zayi olan mallar ifadesi, yalnızca ticari malları ifade etmekte, söz konusu maddede amortismana tabi kıymetlerin açıkça belirtilmediğinden, bu konuda açıklamaların yer aldığı ilgili Tebliğ ve Sirkülerde zayi olan amortismana tabi kıymetlere ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden, dolayısıyla bu konuda bir belirleme yapılmadığından, zayi olan amortismana tabi kıymetlere ilişkin olarak indirim konusu yapılan KDV’nin düzeltilmesinin, iktisadi kıymetin amortisman uygulamasında kabul edilen faydalı ömrünün, zayi olduğu tarihe kadar geçen süresinin, dikkate alınarak yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyiz[1].


*    Vergi Müfettişi
[1]       İbrahim ERCAN, Mevcutlarda Amortisman Uygulaması, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi/Mayıs 2009; Sakıp ŞEKER, Zayi Olan veya Değeri Düşen Mallarda KDV’nin Düzeltilmesi, Yaklaşım Dergisi/Haziran 2011; Uğur UĞURLU, Zayi Olan İktisadi Kıymetlerde KDV İndirim Karmaşası, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi/Ekim 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder